NATO’ya üye ülkelerden birine yapılan saldırı hepsine yapılmış sayılır. Bu anlamda “toplu bir mücadele ve müdahale edilir” denmektedir.
GLADİO: İtayla ile görünürlük arz eden, bu ülkede yaptıkları eylemlerle ismi kamuoyunca bilinmeye başlanan bir NATO gizli eylem örgütü.
Güya NATO adına ve Birliğe mensup ülkelerin menfaati için çalışan “Kontgerilla” örgüt.
İsim olarak bakınca faydalı, yararlı ve barışı tesis için kurulmuş iki örgüt.
Ama eylemlere bakınca ülkeleri istikrarsızlaştırmak, yönetimleri değiştirmek, coğrafyalarda hükümranlık kurmak için “demokratik yönetimler yanlısı” kılıfla toprakları terörize ederek, kaoslar oluşturarak, dünya hakimliğine soyunanların menfaatini maksimize
etmeye çalışmaktan başka bir işlevi olmayan iki örgüt.
Aslında iki değil tek örgüt demek daha doğrudur.
Nato Gladio, Gladio Nato…
Birinin diğerinden farkı yok.
NATO Gladio’nun görünür, legal ve bilindik isminden başka bir şey değil.
Artık geldiğimiz noktada NATO; kendi misyonuna aykırı şekilde, kendi üyesi ülkelere bile saldırılar düzenleyen, yönetimleri yıkmak isteyen, kan ve terörle beslenen, terör örgütleri üzerinden “Hibrit Savaş” yapan, küresel ve ülkesel terör örgütü haline gelmiştir.
Artık GLADO’laşan bir NATO ile karşı karşıyayız.
Ve bir başka deyişle; NATO’laşmış bir GLADİO ile yüz yüzeyiz.
Konuya ülkemiz düzleminde bakarsak;
Başta FETÖ olmak üzere, PKK, PYD/YPG, İŞİD gibi terör örgütleri NATO tarafından kurulmuş, beslenmiş ve şuanda sahaya sürülmüş terör örgütleridir.
Özellikle Obama yönetimindeki sekiz yıl içinde “CIA-NATO” ittifakı daha da pekişmiş, NATO CIA’nın coğrafyamızı karıştırmak için kullandığı en verimli bir enstrümana dönüşmüştür.
CIA NATO’nun içindeki gizli terör örgütü GLADİO’yu revize ederek, “Yeni Nesil Terör Örgütü”ne dönüştürerek; ülkemiz ve ülkeler için kargaşa, karmaşa, kaos, bıkkınlık, bezginlik yaratarak el koyma, istediği gibi yönetme veya destabilize etme amacına hizmet
eder hale getirmiştir.
Irak’ın da, Suriye’nin de, Ukrayna’nın da, Mısır’ın da, Tunus’un da, Cezayir’in de karşımasının en büyük sorumlusu CIA’dır, NATO’dur ve dolayısıyla, bu ikilinin ittifakıyla oluşan “Küresel Terör Örgütü” NATO GLADİO’sudur.
15 Temmuz Darbe Girişimi CIA-NATO eylemidir,
Ülkemizde son iki yıldır olan patlamalar, terör saldırıları, FETÖ, PKK ve İŞİD eylemlerinin arkasında yine bu örgüt vardır.
FETÖ’yü İslami bir kılıfla yıllarca besleyip, büyüten yine bu zihniyettir.
Dikkat edelim; ne zaman Suriye savaşıyla ilintili, İŞİD’le mücadele için İncirlik Üssü NATO müttefiklerimizin kullanımına açıldı, ülkemizde terör olayları çığırından çıktı.
Söylenen hedef İŞİD idi, ESAD idi, Suriye idi,
Ama gizli hedef Türkiye idi, istikrarımız idi, devletimiz idi…
Ülkemizde olan her eylemde parmakları var,
Doğu-Güneydoğu illerimizde PKK’nın Hendek saldırılarında yine bu örgüt var,
Beşiktaş’da, Kayseri’de, Rus elçisinin öldürülmesinde de bunlar var,
En son yaşadığımız Reina saldırısı yine bu örgütün A’dan Z’ye organize ettiği profesyonel bir katliamdır.
Ama ellerinin altında kullanacakları hep “Paravan Terör Örgütleri” var.
FETÖ bunun en başlıcasıdır.
Çünkü farklı örgütlerce sahiplenilen olayların bile “joker” oyuncusu hep FETÖ hainleri olmuştur.
CIA-NATO ittifakı olarak ortaya çıkan bu “yeni nesil terör örgütü” kendi ülkesinde bile “psikolojik terör” estirmekten imtina etmeyecek noktaya gelmiştir.
Seçimle işbaşına gelen Trump’ı tehdit etmekten, onu acizleştirme çabalarından, etkisizleştirme gayretlerinden uzak durmayacak kadar gözünü kan bürümüş haldedir.
Çünkü; Trump işbaşına geçtiğinde yıllardır ve özellikle son sekiz yıldır kurdukları “Terörize Nizam” akamete uğrayabilir. Trump geldiğinde, kan gölüne çevirdikleri Müslüman topraklarda çatışan “teröristcikleri” imha edilebilir.
Bunların en temel amacı İslam coğrafyasında İslami referansla Terörist yetiştirmek, İslam adına katliamlar yaptırmak, Müslümanları birbirine kırdırmaktır.
Bunların amacı uzun yıllardır emek vererek, “el bebek, gül bebek” büyüttükleri “terör örgütleri” kanalıyla oluşturdukları “Kancıl ve kancık küresel güç oluşumları”nın sona erdirmemektir.
Bu yüzden de; bırakın ülkemizdeki eylemleri, ekonomik ve siyasi müdahaleleri; kendi vatandaşlarının oylarıyla Başkan’lığı kazanmış birini bile tehdit edebilmektedirler.
Şuanda Suriye’de, El-Bab’da İŞİD’le savaşmıyoruz. Karşımızdaki güç “İŞİD Görünümlü” CIA-NATO’dur.
İçerde verdiğimiz mücadele Avrupa-CIA karışımı NATO isimli GLADİO’dur.
PKK, FETÖ, PYD/YPG, İŞİD aslında CIA’dır, Avrupa ülkeleridir, yani NATO’dur.
Artık silahlı diplomasinin başladığı, haritaların önemsizleştiği, kartların yeniden karıldığı, “hibrit soğuk savaşların” yaşandığı bir dönemdeyiz. Başta BM olmak üzere, Uluslararası ekonomik ve savunma örgütlerinin amacından saptığı, önemsiz ve etkisizleştiği, bazı “Küresel Gruplar”a hizmet için, kanın, gözyaşının, katliamların görmezden gelindiği bir süreçteyiz.
Gerçeklerin yok sayıldığı, “Gerçek Öteciliğin” öne çıkartıldığı, olanın değil, “yaratılan algı”nın “gerçekmiş” gibi gösterildiği, soyutlukların gerçekleri yok ettiği, güçlü olanın haklı olduğu, hakkın ezildiği, güçlünün vahşice yüceltildiği bir dünyadayız.
Bu acımasız “Sanal Gerçekliğin” farkında olmaya mecbur ve mahkumuz.
Çünkü bunlar durmayacak ve “hayasız akınlarına”, saldırılarına, terörle üzerimize gelmeye devam edeceklerdir.
Bu durumda tek silahımız:
Birlik ve beraberliğimizdir, aramıza nifak ve ihtilaf tohumları sokmamaktır.
Ölümden korkmadan ölümüne bir yaşam mücadelesi vermektir.
Ölümse ölüm diyerek inadına yaşamak, inadına ülkemize sahip çıkmak ve inadına mücadeleye devam etmektir.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.