Son iki yıldır ve özellikle 2017 başından beri Akşener’in yeni bir parti kuracağı sürekli konuşuluyor.
Ama sadece konuşuluyor,
Hareket mi olsun,
Oluşum mu olsun,
Parti mi olsun..
Bugünlerde iyice dillendirilmeye başlandı. Kamuoyunca popüler isimlerin de adı, bu 'müstakbel'(!) partiyle anılmaya başlandı.
Kapalı kapılar ardında,
"Hangi tarlaya yağmur yağsa oraya çadır kuracaklar" tarafından saf değiştirme dedikoduları almış başını gidiyor.
Ve kapalı toplantıların temel konusu ve bilinmezi şu;
"Akşener ABD’den icazet aldı mı..?"
Bu soru kafaları kemiriyor,
Kimisi;
"Yok henüz alamadı, o yüzden parti gecikiyor",
Kimisi;
"İcazeti aldı ama seçici davranmak için bekliyor",
Kimisi;
"Ortalık olgunlaşsın, AK Parti yıpransın biraz daha ve öyle deklere edilecek" diyor..
Çok merak ediyorum; bir hareket çıkar da, gerçekten bağımsız ve özgün reflekslerle siyasi arenamıza dahil olur mu..
Manidar değil mi..
'Milli, milliyetçi, bağımsız' vurgusu yapan lider ve kadroların böyle bir icazet bekliyor olmaları..
İnanmak istemiyorum,
Çünkü Akşener’in 'ideal ve iddiasıyla' muvafık bir refleks değil…
İşin ilginç ve trajik yanı ise; AK Parti döneminde, gelemeyeceği noktalara gelmiş, bürokratik ve siyasi kişiliklerin bile,
"Yahu bu hareketi de gözardı etmeyelim, ne olur ne olmaz.." kabilinden bu tarafa da mavi boncuk dağıtması…
AK Parti sayesinde edindiği kimlikle, kimlik bulanların, bu yeni hareket söylentisiyle bile, safından çekileren ortaya doğru kayması,
Ne kadar ilginç ve manidar değil mi..!
Bürokrasimiz ne zaman Milli-Yerli ve Devlet-Millet emrinde olacak?
Devletlerde bazı kritik anlar safların belirlenmesinde en önemli süreçlerdir.
Şuanda da böylesi bir vetiredeyiz. Tam da bu sırada bürokrasiye bakıyorum; durum fecaat…
Görevini rölantiye almış, otomatik pilota devretmişlik felsefesi hakim.
"Ya 2019’da Erdoğan kaybederse.." şeklinde bir düşünceyle gelmesi muhtemel yönetime şimdiden göz atanlar arttı.
İnanın şuanda bürokrasinin % 50'si rahvan ve kendiliğinden bir tavır içine girmiş, oportünist-ortayolcu’luk yapıyor.
"Aman, suya sabuna dokunmayayım da yarın başka birisi gelse beni Erdoğan’cı gibi düşünmesin" görüntüselliği gayretinde.
Yahu kardeşim, net ol, pek ol, dik ol, safın belli olsun.
Ki; adam gibi adam desinler,
Boşu boşuna da beklentiye girme,
Sen gibilerin ne olduğunu da, olmadığını da herkes biliyor.
Yaranmaya çalıştığın gelmemiş, gelemeyecek olanlar da biliyor.
Senin devşirme, derleme, kişiliksiz olduğunu yaranmak istediğin kişiler de biliyor.
Hem İsa’cı, hem Musa’cı olduğunu, İsa da biliyor, Musa da…
Kuş kadar beyninle göz boyamaya çalışma,
Yahu bir saat olsun, bir yıl olsun, bir dönem olsun delikanlı ol ve yiğit gibi işini yap.
Bre sen düne kadar, Erdoğan diye takla atıyordun,
Oturduğun koltuğa gelene kadar dalkavuklukta sınır tanımıyordun,
Koltuğa oturunca bir anda kendini ne sandın, kerametini kendinden menkul mü sanıyorsun..
Yalakalık laçkalığı getirir, laçkalık yılışıklığı ve kişiliksizliği. Kişiliksiz de, hiçbir kapıda müreccah olmaz, olamaz.
(Her devrin adamı devşirme kişiliksizler istisna. Ne hikmetse onlar hep kedi gibiler, dört ayak üstünde görünüyorlar)
Böylesi omurgasız bürokrat ve siyasetçilere kızıyorum,
Kızmamak mümkün değil zaten.
Ama en çok da kendimize kızıyorum,
AK Parti’ye kızıyorum,
Cumhurbaşkanı’na sitem ediyorum…
Yahu dün başkalarına takla atanlar bugün bize yalakalık peşindeler,
Biz ise bunların dününü unutup bugünüyle tasvipkarlık içindeyiz.
Neden sözümüze hakim Milli-Yerli düşünceyi bürokrasiye de hakim kılmıyoruz!
Neden kişilikli kişileri siyasi figürler haline getirmiyoruz!
Neden dün kendini getirenleri satanların, bugün de bizi satacaklarını görmezden geliyoruz!
Neden ideal ve iddiası olan insanları yetki ve sorumluluk makamlarına getirmiyoruz!
Neden bürokrasiyi devletin-milletin adamları olacak şekilde organize etmiyoruz!
Neden devşirme kişiliksizlerin, omurgasızların süslü bilgi reveranslarına aldanıyoruz!
Neden kişiliksizliği görmeyip sadece CV’leri göreve getiriyoruz!
Neden fakında değiliz; adam, adam değilse CV’sinin ihtişamının bir önemi olmaz. Hatta tam tersine zararlı haşeratlıkta başarılı olup, ülkenin dibine dinamit koyabilir.
Görmedik mi FETÖ’cüleri; hepsi afilli, fiyakalı ve müthiş CV’lere sahiptiler,
Müthiş CV sahiplerinin nasıl kahpe, kalleş ve ihanetle davrandıklarını görmedik mi!
Devlete sadakati olan ehil değilse hata yapar. Ama Devlete sadakati olmayan ehliyetli, ihanet işler. Ehliyet sahibi kişi liyakatsiz ise, yönetsel acziyet oluşur.
Bu bağlamda yapmamız gereken; Devlete-Millete sadakati esas alan ehliyet ve liyakat sahiplerini görüp, gözetip, bulup kamu görevlisi yapmak değil midir..!
Biz neden bunları göz ardı ettik ve hala ediyoruz…!
Uyanalım beyler, bayanlar uyanalım..
Uyanalım devletlüler uyanalım,
Uyanalım ey millet, ey devlet, ey yetkililer uyanalım…
Aklını yabancıya, bilgisini ihanete, kişiliğini hiçliğe vermişlerden devlet olmaz,
Omurgasız ve ipi birinin elindekilerle liyakat olmaz,
Emri dışardan alanla sadakat olmaz,
Sıkıyı görünce kaçan leblebi karakterliyle dava adamlığı olmaz,
İdeal ve iddiasız, silik kişilikli ve onurunu yok etmişlerle haysiyet mücadelesi olmaz,
Birilerinin önüne eğilen devşirmelerle bağımsız devlet olunmaz.
Olunmaz, olunmaz, olunmaz..
(Milli- Yerli inançla, ideal ve iddia ile çalışan, vatanperver, ehil ve liyakat sahibi bürokrat ve siyasetçilerimizi bu yazıdaki eleştiriden istisna tuttuğumu hassaten belirtmek isterim)
Bir sonraki
Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.
Not: Benim yazılarımdan, sözlerimden ve varlığımdan rahatsız olan, özellikle AK Parti’li bazı belediye başkanları ve AK Parti bürokratı geçinenlere sesleniyorum; Ufak oyunlara tevessül etmeyin, işinizi yapın, millete ve devlete hizmet edin. Benim üzerimden söz ve kelam etmeye vakit ayırmayın. Ben işimi yapıyorum hakkıyla. Siz de benim kadar yapın yeter… Aksi takdirde, dün bunun bedelini ödeyenler gibi sizler de ödersiniz. Bunları söylerken de, kimseden hiç bir şey istemeyen birisi olmanın rahatlığı ve huzuruyla söylüyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.