Yerli ve milli bir gencin yılbaşı hikâyesi..

"Adidas" ayakkabılarını giyip, sokağa çıkarken, "İphone'unun Vodafone" hattından arkadaşlarını aradı.

Arka camında tuğra olan "Wolksvagen Scirocco" marka arabasına binerek arkadaşlarıyla sözleştikleri yere geldi.

Bir miktar nakit paraya ihtiyacı vardı.
"HSBC"nin "Nautilus Hyosung" firması tarafından üretilen ATM makinesinden bir miktar para çekti. "Whatsapp"tan yazdığı "Ben geldim" mesajını "Huawei"in oluşturduğu altyapıdan 4,5G internet bağlantısı kullanarak arkadaşlarına ulaştırdı.

Yarım saat sonra buluştular.
Elindeki kağıtları arkadaşlarına bölüştürdü.
Bileğindeki Casio saatine baktı.
"Ray-Ban" güneş gözlüğünü takıp, yoldan geçenlere, ithal kağıtlara basılan duyuruları dağıtmaya başladılar.
Kağıtların üzerinde şu cümle vardı: Yılbaşı Kutlaması Gavur Adetidir "Gavur!"

BİR ÇİFTİN YILBAŞI HİKAYESİ
Lora'yla Tim birbirlerine deli gibi aşıktılar.
Üç yıl önce evlenmişlerdi.
Liseden beri çıkıyorlardı.
Birbirlerinin ilk göz ağrılarıydılar.
Durumları çok iyi değildi.
Tim, küçük bir yol üstü restoranında ızgaracılık yapıyordu.
Lora ise aynı yerde servis elemanıydı.
Tim, liseyi bitirdikleri yıl, çok sevdiği babasını kaybetmişti. Babasından hatrına bir gümüş köstekli saat kalmıştı.

Saate gözü gibi bakıyordu ama kösteği yoktu.
Deri bir sırımla takıyordu ceketine ve gururla taşıyordu.
Bir gün babasının hatırasına yakışan saf gümüş bir köstek alacaktı o saate.
Faturalardan, kiradan ve çok sevdiği karısının tedavi masraflarından fırsat bulamıyordu.
Karışı Lora'nın altın sarısı upuzun saçları vardı, beline kadar uzanan.
Özene bezene uzatmıştı saçlarını ve evlendiklerinden beri kestirmemişti.
Gözü gibi bakardı Lora saçlarına. Her gece ve sabah, dakikalarca fırçalardı.
Kocası Tim bayılırdı karısının saçlarına ve teli yere düşse içi giderdi.
Saatlerce okşar sever, koklardı karısının saçlarını.
Lora’nın en büyük arzusu ise; saçlarını toplayacak gümüş, işlemeli bir tokaydı... hani şu patronun karısının mısır püskülüne benzeyen saçlarına taktığı gibi.

Yılbaşı geldi çattı.
O gün çalıştıkları restoranda geçireceklerdi yılbaşını.
Lisa, sabahtan izin almış ve akşama kadar da görünmemişti.
Akşam, gece için hazırlıklar yapılırken geldi Lisa.
Dışarıda kar, fırtına vardı ve Lisa kabanının başlığını bile çıkartmadan, heyecanla kocasının yanına koştu; "Mutlu yıllar aşkım" diyerek kocasına hediye paketini uzattı...
Kocası Tim; "Sana da mutlu yıllar sevgilim" diyerek, kendi hediye paketini Lisa’ya uzattı.
Her sene, böyle ufak tefek kravattı, eşarptı, bütçelerine uygun hediyeler verirlerdi birbirlerine.
Her yıl olduğu gibi heyecanla açtılar paketleri.
Tim'in paketinden saf gümüş bir köstek, Lisa'nın paketinden ise gümüş işlemeli bir saç tokası çıkmıştı.
Bir süre ellerindeki hediyelere baktılar öylece.
Lisa kapüşonun indirdi yavaşça, Tim elini cebine attı... donup kalmışlardı.
Zaman gökyüzünde bir yerde, yağmur bulutları gibi asılmış kalmıştı sanki.
Sonra gök gürledi ve ikisinin de gözlerinden sağanak yağdı.
Birbirlerine şaşkınlık içinde "Seni seviyorum, seni seviyorum" diyorlardı durmaksızın.
Tokayı alabilmek için Tim, babasından hatıra kalan saati, Lisa da kösteği alabilmek için bir perukçuya, güzelim saçlarını kestirip satmıştı.
OGÜNhaber