Ne işe yaradığını merak etmişimdir bu bayrakların.
Sanırım bizi etkileyerek, oy almaya çalışıyorlar.
Ben de kararımı verdim. Sayacak ve hangisi fazlaysa ona verecektim oyumu.
Bir de bir kahvede oturup, gün boyu, hangi partinin ya da bağımsız adayın otobüsü, konvoyu daha çok geçer ve daha yüksek sesle müzik yaparsa tercihimde etkili olacaktı.
Tam bayrakları saymaya, otobüs, konvoy istatistiklerini tutmaya başlamıştım ki o da ne; yasaklar başladı ve bayraklarla konvoylar kayboldu.
Şimdi ben ne yapacağım?
İstanbul mitingleri de bitti gibi.
Bizim kuşağın gençliğinde, o ilkel ve cahiliye dönemlerindeki gibi televizyonda liderlerin karşılıklı tartışmaları da yok.
Kime oy vereceğim?
AK Parti Dinci, gerici.
CHP Ulusalcı, romantik.
MHP Baskıcı, çatık kaşlı.
HDP Bölücü, terörist.
Bir de ‘ Paralel Yapı ‘ var.
Kiminde açık açık, kiminde ‘Kripto ‘.
Allah’ım yardım et. Hangisine oy vermeli.
HDP barajı geçerse ülke bölünecek.
CHP iktidar olursa din elden gidecek.
MHP eşittir darbe (Ne de olsa kuruluşunu 27 Mayıs darbesinin bildirisini okuyan Albay Türkeş yapmıştır, onunla da yetinmeyip bir de cunta girişiminde bulunmuştur. Keşke Davutoğlu bunu hatırlasaydı.)
AK Parti devam ederse modernliğe elveda.
Oğlumun doğumgünü partisinden daha az taraftarı olan particikleri saymıyorum bile.
Pensilvanya’dan da bir işaret gelmiyor.
Uf ki ne uf.
Kafamın içi bulaşık teli gibi.
Bazen şeytan diyor ki oy verme.
Sonra diyorum ki Şeytana en kötü tercih, tercihsizlikten iyidir.
Ve sandık eninde sonunda herkese dersini verir.
Yukarıdaki satırlar sizin, benim, herkesin etrafında konuşulanlar.
Tamamen tarafsızca aktardım.
Köşemin adı gibi ‘Hiç kimsenin adamı’ olarak.
Ve yine ‘Hiç Kimsenin Adamı’ olarak diyorum ki;
Tercihinize göre oy verin gitsinler ya da oy verin kalsınlar.
Yeter ki oy verin !