Bayramı kutlamamak..

Öyle baştan savar şekilde değil ama. 

Bir uyduruk, başında isim bile yazmayan mesajla değil ama. 

Şöyle kapıdan uğrayıp, ateş alır gibi, el öpüp, görevi savıp, bir an önce tatil programına başlamayı düşünerek değil ama. 

Ya da yiyecek, içecek reklamlarındaki gibi sahte, duyarsız ama kalabalık sofralar gibi değil ama. 

Mikro dalgada mısır patlatır gibi, adettendir diye bayram namazına, oradan da kabir ziyaretine giderek değil ama. 

Tatile gidecek bütçe olmadığı için, memlekete akrabaların yanına kapak atıp, bayram ziyareti ayağına beleş tatil yapmak değil ama. 

Samimi olun, dürüst olun, çalıların arkasına saklanmayın ama. 

İçinizle konuşun. 

“Ben yaptım” demeden önce kendinizle sohbet edin. 

Kimse duymaz kendinize fısıldadıklarınızı korkmayın. 

Yapan olmuştur elbette. Tenzih ederim. 

Ama kaçımız ha kaçımız?

Şöyle içten,
Şöyle gönülden,
Şöyle sımsıcak,
Şöyle koklayarak kucaklaşıp, öperek karşıladık bayramı?

Kaç kişinin yüreği günler önceden bayram coşkusuyla çarpmaya, sevdiklerini kucaklamanın heyecanıyla atmaya başladı?

Kaç kişi çeşitli bahaneler uydurup en yakın kalabalıklarından kaçıp, hiç tanımadığı kalabalıklara tatil diye koştu?

Gördünüz mü yeni kurulan bilmem ne city’lerin sokaklarında bayramı?

Çaldı mı kapınızı komşular bir avuç şekerle ya da çocukları el öpüp harçlık koparmaya geldiler mi?

Bir gün önceden 100 lükleri, 50 likleri 5 lik 10 luk yaptırdınız mı?

Mahallede bayramlaşacak kasap Muhsin, Bakkal Tahsin, Manav Yasin kaldı mı?

Migros’un, Şok’un v.s nin sahipleriyle mi bayramlaştınız?
En yeni, en temiz kıyafetler giyildi mi sokağa çıkarken?
Yoksa şort tişört, eşofman mı takıldık?

Sokaklar, en çok da sokaklar
Yaşadımı bayramı, coşkusunu ?
Hissettiniz mi sokaklarda bayramı, coşkusunu?
Hissedebildik mi?
Yoksa sıradan bir hafta sonu muydu bu 9 gün ilk günün dışında?
Çoluk çocuk şenlendi mi, coştu mu sokaklarda?
Cıvıltıları çığlıkları duyuldu mu?

Bunca babasız çocuk bayramı bildi mi?
Çünkü çok şey annedir ama bayram ‘Baba’ dır. 
Babam gitti ve benim bayramlarım bitti. 
Çocuklarıma devrettim öksüz bayramlarımı. 
Yarım yamalak. 
Bayram yeri heyecanı olmadan. 
Sokaksız. 
Heyecansız. 
Motivasyon gerek yeniden canlandırmak için. 
Artık belediyeler mi olur,
Valilikler mi olur bilmem. 
Milli bayramlar gibi dini bayramlar da kutlanmalı sokakta. 
Şenlikler olmalı. 
Şenliktir bayram. 

90’ların başında, İstanbul Valisi iken rahmetli Hayri Kozakçıoğlu’na önermiştim bir kutlama komitesi oluşturmayı ve Taksim’de ilk sivil Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamıştık konserlerle, şenliklerle. 
Tanksız, topsuz, tüfeksiz, resmi geçitsiz. 
Ama orada kaldı. 

Amacım İstanbul’un Fethi’ni de, Kurtuluşu’nu da, Cumhuriyet’i de, Kurban’ı da o komite kutlasın, düzenlesin idi. 

Fikri verdim, başlattım, yürümedi. 

Geleneğin güzelini yaşatmaya çalışan biz modern oluyoruz, öldüren, engelleyen muhafazakar. 

Bakın şu gavur dediğinize, küçümsediğiniz Noel’e nasıl şehirlerin, mahallelerin, evlerin damarlarında yaşıyor. 

Yaşatılıyor çünkü. 
Öyle içine kapanık olmaz bayram. 
Dışa dönüktür. 

Çocuklara önümüzdeki bayram ‘Bayram’ ı hediye edelim İnşallah. 
En çok da çocuklarındır bayram. 
Bayramlar çocuksuz, çocuklar bayramsız kaldı ne zamandır. 
Ben kısa yazdım, siz okurken uzatırsınız. 
Geçmiş (deki !) Bayramlarınız Kutlu olsun.
OGÜNhaber