Balık her mevsimin yıldız ürünüdür. Yaz kış yenebilir yenmelidir de…
Üç tarafı denizlerle kaplı bir ülkede yaşıyoruz. Çok bereketli sular bunlar o kadar çok deniz canlısını barındırıyor ki. Çeşit çeşit fayda fayda, anlatmakla bitmez.
Tabii ki türlerin göç zamanları ve mevsimleri var, belli süreler avlanma yasakları oluyor ki türleri korumak adına önemli bir adımdır bu; ama yılın 12 ayı balık bulmak mümkün halde. Biz büyük şehirlerde yaşayanlar hem kültür hem deniz balığı (tercihimiz deniz, bulabildiğimizde ne mutlu bize) tüketebiliyoruz. Ama sahil kasabalarında yaşayanlar sık sık neler çıkarsa alabilir durumdalar. Çok şanslılar…
Bu ürünlerde neler var? Levrek başı çeker, çipura, istavrit, sardalya, hamsi, İstanbul'un kıymetlisi lüfer, palamut, kırlangıç, fener, karides, midye, kum midyesi, ahtapot, kalamar ilk aklıma gelenler. Özellikle kabuklu deniz ürünleri mutfakta çok ayrı gelenekleri olan özel bir mutfağı içinde barındırır. Fatih Sultan Mehmet'in de deniz ürünleri yemeyi sevdiğini biliyoruz. Ama kayıtlara göre sadece hünkâr ve yakın çevresi ile sınırlı imiş yani sarayda yaygın bir beslenme modeli değilmiş. Bunun yanında halk özellikle gayrimüslimler zaten biliyorlar ve yiyorlar o zamanlar…
Bizim ailede de kışın hafta sonları hamsi, istavrit, sardalya çok severek yediğimi hatırlıyorum. Yanında bol kıvırcık salata ile. Salata malzemesi çok olacak sosu da kıvamında olacak. Çünkü yeşil bitkiler yağ ile alınmalı vücuda emilim ve fayda açısından. Lezzet de cabası …
İlk büyük balık yeme tekniğimi de rahmetli Bahattin Dedemin bana öğrettiğini hatırlıyorum. Yüzgeçleri al, sırt kemiğini çıkar, ikiye ayır orta kemiği al şeklinde idi. Ama benim her zaman en sevdiğim balığın kafası olmuştur :)
Oğluma da 3 yaşından itibaren küçük lokmalarla yedirmiştik balık. O yüzden çocuklar balık sevmiyor diyenlere soruyorum: Siz balık yiyor musunuz, çocuğunuza yedirmeyi denediniz mi, çocuğunuz sizi balık yerken izledi mi? Bunlar olduğu sürece bu kültür çocuklarda gelişecektir inanın bana.
Ben gene uzattım konu yemek olunca duramıyorum :)
Bu hafta balık reçetesi getirdim sizlere…
SEBZELİ BADEMLİ LEVREK
(Burada fileto levrek kullanacağız ama ikiye bölünmüş kemikli bir levrek de olur sadece pişme süresi uzayacaktır sebzelerin yanmamasına dikkat etmek gerekiyor)
1 Fileto levrek
1 tane soğan (yarım ay doğranmış)
1 tane yeşil köy biberi (jülyen doğranmış)
1 tane çarliston biber (jülyen doğranmış)
1 tane kırmızı kapya biber (jülyen doğranmış)
Bir iki diş sarımsak (ayıklanmış)
1 avuç kadar kabuksuz iç badem (file badem de olur)
Deniz tuzu (rafine tuz kesinlikle kullanmıyorum bir başka gün sadece tuz ile ilgili paylaşım yapabilirim) ve değirmende çekilmiş karabiber.
Öncelikle soğanı zeytinyağında biraz yumuşatın. Sonra biberleri atın biraz onlar da yumuşuyor. En son sarımsakları atın, deniz tuzu ve değirmen karabiber ilave edin.
Bu karışım bizim tabanımız olacak.
Fırın tepsisine yağlı kâğıt koyup sebzeleri yerleştirin.
Üzerine levrek filetoyu koyun.
Tuz, karabiber ve zeytinyağ gezdirin.
Önceden 180 derece ısıtılmış fırında alt üst ayarda (her fırının pişirme derecesi ve gücü farklı olabilir. İzleyerek kontrollü pişirmekte yarar var.) 20-25 dakika pişirin.
Balık yumuşak olsun ama dikkat edin kurumasın. Sebzeler önceden piştiği için sadece balığı gözetmek yeterli olacaktır. (Ayrıca bu tarifi başka balıklar için de deneyebilirsiniz.)
Ayrı bir tavada bademleri kısık ateşte yağı çıkana dek kavurun. File badem kullanıyorsanız dikkat edin çok çabuk yanabilir. Rengi biraz dönse yeterlidir.
Servis tabağına sebzeler altta, balık üstte olacak şekilde alın yanına bademlerle servis edin.
En son bu reçeteyi yaptığımda fırın patates ve ılık fasulye salatası ile sunmuştum. Mevsime göre salata veya sebzeleri değiştirebilirsiniz.
Afiyetle yenilsin, keyifli sofralar olsun, sevgilerimle…
Belkıs Erden TUNCAY
Belkıs’ın Mutfağı’nın Kurucusu & Sosyolog