‘Aç vatan göğsünü İlah'ına aç! Şühedanı çıkar da ortaya saç!‘
"Namık KEMAL"
‘’…İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır….’’
(Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair-Erdem Bayazıt)
‘Türkiye sevgisi imandadır’ dediğimizde bir kısım arkadaşımız bizi faşist, ulusalcı ve hatta abartarak kafatasçı vs. olmakla suçlamıştı. Onların aklına Türkiye denilince sadece bir ırk ya da sınırları çizilmiş bir toprak parçası gelmektedir.
Oysa Türkiye dediğimiz zaman bir büyük tarihi, bir büyük ruhu ifade ederiz. Biz Türkiye deyince, Nizamı Alemi,İlayı Kelimetullah’ı anlarız.
Türkiye, tarih boyunca umudun adı olmuştur,dünya mazlumları için. Türkiye, şarktan, garba kuzeyden güneye, diriliş muştusunu, umudu, kurtuluşu anlatır ezilen halkların yüreğine.Afrika’dan, Asya’ya insanlar namaz kılarken kıble olarak Kabe’ye döner, ancak yüreklerindeki umudun kıblesi hep Türkiye olmuştur.
Ve belki de 15 Temmuz denilen bir açıdan tarihimize kara bir leke olarak sürülen ama gerçek manada her sokağında ayrı bir kahramanlık destanı yaşanan o gece de, belki de daha iyi anlamışızdır, ‘Türkiye Sevgisi İmandandır.’ derken ne kastettiğimizi.
O gece FETÖ’cü satılmış, Yezid’in askeri kıyafet giymiş Haşhaşileri, umudun adı olan Türkiye’ye ve bu millete kurşun sıktı. Bu mübarek topraklarda aynı dili konuştuğu milletin üzerine tank sürdü. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladı, bu milletin seçtiği ‘Reis’ diye namlandırdığı Cumhurbaşkanımız Recep tayyip Erdoğan’ın canına kastetti.
Çünkü Reis, ‘Dünya beşten büyüktür.’ demişti, modern dünyanın Firavunlarının karşısında. O’nu öldürmek, Türkiye’yi sindirmek; dünya mazlumlarının umudunu söndürmek demekti. Millet irfanı, millet vicdanı, Modern Firavunların, amacını anında kavradı. Sokaklara düştü, tankların önüne yattı, kurşunlara göğsünü siper etti, Skorsky helikopterlere parmak salladı, F16 savaş uçaklarına meydan okudu. Hiçbirinin elinde ne bir silah ne bir bomba vardı. Göğsünde iman dolu serhaddinden ve elinde ay yıldızlı al bayraktan başka hiçbir şeyi yoktu.
FETÖ’cü haşhaşilere karşı kamyonuyla Taksim'e giden 50 yaşındaki Şerife Boz’da Nene Hatun’u gördük, komutanını rehin almaya Fetö'cü haini alnının ortasından vuran Ömer Halisdemir’de Şehit Şahin Bey’i gördük.
Erol Olçak 16 yaşındaki oğlunu yanına alıp Boğaziçi Köprüsünde, İlhan Varank Sarçhane’de, Halil Kantarcı Çengelköyde ve 237 kişi çeşitli yerlerde şehit edildi, bu milletin ekmeğini yiyen, bu toprağın havasını soluyan kanı bozuk, imanı bozuk FETÖ’cü haşhaşiler tarafından.
Bir millet bir gece direndi ve ruhu,beyni,yüreği,imanı satılmış Fetöcü hainlerden bu vatanı kurtardı.
Sadece Türkiye’yi mi kurtardı, bir umudu kurtardı. Şayet bu dediğimiz bir abartı olsaydı, püskürtülen hain işgalden sonra kutlamalar için Gazze’de baklavalar, Beyrut sokaklarında lokumlar dağıtılır mı idi? Bakü de halk sokaklara dökülür mü idi? Burkina Faso’da Saraybosna’da, Somali’de, Etiyopya’da ve Kabe’de dualar edilip, Kuran okunup, hatimler indirilir mi idi?
Türkiye, sadece Türkiye değildir. Türkiye, mazluma karşı umut, zalime karşı bir tehdittir.
İşte tam da bu nedenle, bir kez daha en yüksek sesle haykırıyoruz ki, ‘Türkiye sevgisi imandandır’