Yaşanılan yüzyılda, görüntünün ve görmenin saltanatı hüküm sürmektedir. Küresel bir köye dönen dünyada tv, sinema, cep telefonu, görüntülü telefonlar, bilgisayar, internet ve diğer ileri teknoloji sayesinde insanoğlu, 'homo saphiens (düşünen insan) yerine 'homo videns (gören insan) haline gelmiştir.
Çocuklarımız gün boyu maruz kaldıkları görsel bombardıman sonucunda 'ekran çocukları' haline gelmiş durumdadır.
Aslında belki de koskoca bir insanlık üzerinde büyük bir 'uyku imparatorluğu' hüküm sürmektedir. Ve hepimiz bu imparatorluğun bilinçsiz vatandaşları durumundayızdır.
Ünlü Filozof Focault'un şu sorusu bugün kaçınılmaz olarak cevaplamamız gereken, en önemli sorulardan biri haline gelmiştir.
'Gören mi iktidardır, görülmeyen mi, yoksa görülmeden gören mi? Aristo acaba ta ilkel çağlarda dahi gözü, askeri bir stratejiste benzetirken, bugünü mü hayal etmişti? Aristo'ya göre görmek fiziksel ve saldırgan bir eylem olarak, farklı ve fark edilebilir bir güç oluşturmaktadır.
Tv ve internet gibi görsel teknolojiler sadece masum birer iletişim aracı değildirler. Aynı zamanda yeni bir insan tipi oluşturan araçlardır da.
Doğru ve yanlışı ayırt edecek bir mantık kapasitesine ulaşmamış bir çocuğun, gördüğü her şeyi bir sünger gibi çekip, içselleştireceği açıktır.
Çocuk, gördüklerini anlamasa dahi tv ve internette gördüğü şiddet vs davranışları olgun bir yaşa geldiğinde, kabul edilebilir normal bir şeymiş gibi içselleştirebilir.
Okumayan, araştırmayan sadece görsel yollarla kendisine ulaşan bilginin tüketicisi ve bilgisayar oyunları ile büyüyen bir nesil tehlikesi ile karşı karşıyayız. Tüketilen bilginin doğrulanabilir bir bilgi olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.
Gelişen iletişim teknolojisi sadece kötü müdür? Hiç iyi bir yanı bulunmamakta mıdır? Kitap kültürünün sadece dar ve elit bir kesime hitap etmesine rağmen bu teknoloji sayesinde bilgi büyük bir hızla ve hemen her eve girmektedir.
Ancak sorun, hızla yayılan bu bilginin kime ve neye hizmet ettiğidir? En başta da sorduğumuz gibi, bildiklerimiz, gerçekliğin kendisi değil de birilerinin bizim bilmemizi istedikleri ise?
Giovanni'nin İncil'i, 'önce söz vardı' diye başlar. Batı dünyası kendi kutsal kitabını inkâr edip, dünyayı 'önce görüntü vardı' noktasına getirmiştir.