Bir yılın bilançosu

Yeni bir yıla girerken, güzel şeyler yazmak adettendir. Ancak, ben bu modaya uymayacağım.

Yapılan güzel şeyler elbette yapılması gerekenlerdir. Ben yapılması gerekilenleri yaptı diye burada şakşakçılık yapmayacağım. Yapılmayan, yapılamayan, eksik ve yanlış gördüğüm şeylere dikkat çekeceğim.

Değişen bir şey yok çünkü buralarda. Şiddet aynı şiddet, soygun aynı soygun, kan dökmede geri adım yok; gene pahalılık, gene açlık, gene eğitimsizlik, gene sağlıksız milyonlar…

Yanı başımızda patlayan Suriye krizi ocağımıza sıçradı, milyonlarca Suriye’li mülteci, kamplarda, sokaklarda, köprü altlarında yaşıyor. İnsanlığın vicdanı kararmış ve tüm külfeti bizim üzerimizde.

İŞİD denilen bir bela kapımıza dayanmış, İslam adına can alıp, köle pazarları kuruyor meydanlarda. Birileri, sınırlarımız dışındaki bu zalim terörist örgütün katliamlarını bahane ederek kana buluyor ülkemin sokaklarını…

Çünkü bu ülkede, şiddet için her zaman bir bahane bulundu.

Adı konulmamış bir ekonomik kriz yaşanıyor ülkemin pazarlarında, esnafı can çekişiyor, ülkemin. Adı global kriz olan bu krizden en az etkilenen belki de biziz ülke olarak ancak yine de, işyerleri kapanıyor, işsizler ordusuna yeni neferler katılmaya devam ediyor.

Devlet içinde çetelerin cirit attığını öğrendik. Her geçen gün yeni bir yüzü ile tanıştık deruni güçlerin. Bir takım deruni güçler tasfiye edilirken, sessiz sedasız yepyeni deruni güçler oluşturuluyormuş, bilemedik.

Kendilerini Sivil Toplum Örgütü zanneden oluşumların Hükümet üzerinden Devlet’le ilişki kurması ve hatta  Devlet’ten nemalanan bir sivil toplumun oluşmasını demokratlıkla ve sivil toplum örgütü olmakla karıştırmışız.

Meğerse onlar, tasfiye edilen deruni güçlerin yerini almak için yıllardır hazırlanıyorlarmış. Bu ülkede bir kumpas tezgâhı kurarak binlerce insanın hayatına girmişler, hayatlarına kast etmek için.

Meğer Can Dündar, Defne Samyeli, Banu Güven, Şule Perinçek azılı bir Tevhid-Selam örgütü militanıymış haberimiz yokmuş. Aynı adam aynı gün hem Kudüs-Selam hem PKK hem İBDA-C hem de DHKP-C militanı olmuş. Siyasetçiler, işadamları, mankenler dinlenmiş yıllarca, bu ülkenin Başbakan’ının makam odasına girmişler, evini mahremini dinlemişler de biz uyumuşuz. Ahhhh İlahi komedya, sen ne kadar komiksin… Ya da
biz bu kadar salak mıyız?

Velhasıl…

Yine bir hesaplaşma yaşıyoruz, yüzyıllık bir kısır döngünün sonunda. Ama tarih gösteriyor ki, bu ülkede her tür hesabın en ağırını vatandaş öder.

Ama şairin şiirinde de anlattığı üzere, biz acılarımızla büyürüz. Hüzünler diri tutuyor belki de bizleri. Kim bilir bu yüzdendir belki de en çok ağıt dolu türküler sevmemiz, hep hüzünlü filmler izlememiz.

Ancak yine de bu millettir, yüzyıllar boyunca en olmadık zamanda feraseti ile her zaman düştüğü yerden en iri ve en diri biçimde kalkmasını bilen.

Ben bu milletin işte bu sessiz ferasetini severim ve ona güvenirim.İşte bu yüzdendir ki; her şeye rağmen yeni yılın milletimize ve tüm insanlığa huzur, barış ve esenlikler getirmesini diliyorum.
OGÜNhaber