Piyasalar özellikle KOBİ ler nakit akışlarında zor günleri aşamadıkları için yakınmaya devam ediyorlar. İş çevresi ilerisi için güvenli ortam arayışı içindeler.
Bir taraftan da bakıyorsunuz piyasaların lokomotif işlerinden inşaat sektöründe hareketlilik devam ediyor. Peki, bunca yapılan inşaat ürünlerinin talipleri var. Bu ortalama şartlara göre yüksek olan miktarlarda satın alma gücü olan kesim de var mı acaba? Bu ne belirsizlik; bir taraftan piyasada daralmadan söz ediliyor, bir taraftan yatırıma yönelik teşebbüsler hız kesmeden devam ediyor.
Bence ekonominin gidişatını etkileyen faktörler sadece ülkenin siyasi ve sosyal yapısından değil tüm dünya da gelişen olaylardan da etkileniyor. Ekonominin nazlı hassas bir yapısı vardır. Zaman zaman kaprisli zaman zaman kompleksli zaman zaman kendini beğenmiş bir yapısı olduğu şeklinde yorumlayabiliriz. En çok ta siyasi kaos var mı hemen etkilenir.
Ne oluyor siyasiler mi ekonomiyi yönlendiriyor, piyasaları oluşturuyor. Tabi ki ekonomi istikrar ve güven içinde yeşerir, büyür, serpilir. Yarını görebilmek güvenebilmek çok önemli.
Piyasaların nabzını tutan sektörlerin başında petrol gelmektedir. Hemen hemen tüm sektörlerle ilişki halindedir.
Petrole gelen zam ihtimal dahi olsa hemen diğer sektörlere yansır ve dalgalanma halinde piyasaları etkiler. Hadi bakalım yine kaos. Para piyasası rüzgardan nem kapar. Önemli olan puslu havayı sevenlerin ortamına düşmemek. Ekonomiden sorumlu olanların bu gibi durumlarda piyasaları rahatlatacak iş hayatına güven oluşturacak politikalar üretmesidir.
Dünya ülkeleri kendi çaplarında ekonomik sorunlar yaşıyor. Kimi ülkeler gıda sektöründe
Sıkıntı yaşıyorlar. Tarım sektörü ehemmiyetini kaybetti mi nedir. İthal gıda ihtiyacı olduğu duymak hepimizi incitiyor. Anlaşılan o ki dünya nüfusu ekonominin dengesini zorluyor. Bu da başka bir sorun.
Geçmişteki Ekonomi filozoflarının nüfusun azaltılması ile ekonominin rahatlama noktasında tezleri umarım en son başvurulan olur. Zira bazı filozoflar işi ülkeler arası anlaşmalı savaşlara, veya bulaşıcı hastalıkların yayılarak çözüm bulunabileceğini belirtmişlerdir. Lafzı bile tüyler ürpertici.
EMLAK VERGİSİ 1. TAKSİTİ ÖDEMEYİ UNUTMAYALIMDaha önce bu konu ile ilgili bahsetmiştim . Şimdi verginin ödeme zamanı geldiği için tekrar hatırlatmakta fayda olacağını düşünüyorum .
Genel Tebliğ uyarınca mükellefiyetleri 2008 yılında başlayan mükellefler bina, arsa veya arazilerinin Emlak Vergisini hesaplarken 2005 yılında Takdir komisyonları tarafından tespit edilen asgari ölçüde metrekare birim maliyetine önce 2006 yılında açıklanan Yeniden Değerleme oranı % 7,8 in yarısı % 3,6 ; daha sonra 2007 Yılında açıklanan yeniden değerleme oranının yarısı olan % 3,2 nispetinde arttırılarak bulunan değerleri esas alarak
Hesaplanacaktır.
Bu konuyu bir örnekle açıklayalım,
İstanbul ili Çorlu'da 1000 m2 ölçüde bir arsası olan Adil Bey bu arsa için Emlak Vergisi Beyannamesini Çorlu Vergi Dairesine verecektir. Arsanın bulunduğu sokak için takdir komisyonları 2005 yılında 1000 YTL asgari ölçüde birim değeri takdir etmişlerdir.
Şimdi bu arsanın Beyan Edilecek asgari değeri önce 2006 yılı için % 3,6 sonra hesaplanan tutara %3,2 oranında arttırılması sureti ile hesaplanan değer esas alınacaktır.
2005 Yılında takdir edilen asgari ölçüde metrekare birim değeri 1000,00YTL
2006 Yılı Yeniden değerleme oranının yarısı % 3,9
Hesaplanan değere ( 1000,00% 3,9=1003,9 ) 1003.9 YTL
2007 Yılı Yeniden değerleme oranının yarısı % 3,2
2008 Yılı vergi değerine esas asgari ölçüde arsa metre kare birim değeri: 1007,23 YTL
(1003,9%3,2=1007,23)
Ahmet Bey 2008 yılında aldığı arsanın beyan edeceği Vergi değeri 1007,23 YTL olacaktır.
Ahmet Bey'in söz konusu arsa için beyan edeceği değer yukarıda hesaplanan değerden fazla bildirmesi her zaman mümkündür.
asmokukcu@ogungazetesi.com.trOGÜN/25-31.Mayıs.2008/Sayı:74/Sayfa:10