Son yıllarda şehirlerdeki afet riski taşıyan alanların belirlenerek, sağlıklı ve yaşanılabilir hale getirilmesi, ekonomik ömrünü tamamlamış, depreme dayanıklı olmayan ve yıkılma riski taşıyan binaların devletin sağladığı kredi, kira yardımı, harç - vergi avantajlarından da yararlanılmak suretiyle yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesi, kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, yerleşim yerlerinin kongre ve kültür merkezleri, park ve eğlence alanları gibi modern ihtiyaçlarının karşılanması bir devlet politikası haline gelmiş bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Kartal’da yıkılan bina dikkate alındığında, bu işlerin neden devlet politikası haline gelmesi gerektiği daha iyi anlaşılabilr. Ülkemizde kısaca kentsel dönüşüm olarak da adlandırabileceğimiz bu konuya ilişkin olarak aşağıdaki iki Kanun ihdas edildi ve kentsel dönüşüm işlemleri bu iki Kanun çerçevesinde yürütülüyor:
- 775 sayılı Gecekondu Kanunu,
- 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun.
Yaşanan sorun ne?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, maalesef ve maalesef bu iki Kanunda düzenlenen vergi ve harç istisnalarının uygulaması konusunda hak sahipleri, müteahhitler ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında ciddi ihtilaflar yaşandı ve halen de yaşanıyor.
İhtilafların nedeni ise, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın istisna düzenlemelerini daraltarak, müteahhitler ve hak sahiplerinin ise olabildiğince geniş ve esnek olarak uygulamak istemeleridir. Böyle olunca da, çok sayıda ihtilaf ve uyuşmazlık yaşandı ve yaşanıyor.
Bu konuda yaşanan ihtilafların büyük bir kısmını ise, 6306 ve 775 sayılı Kanunların uygulaması sonucunda yapımı tamamlanan bağımsız bölümlerden müteahhitlere kalanlarının üçüncü kişilere satışı ve hak sahiplerine kalan bağımsız bölümlerin bunlar tarafından üçüncü kişilere satışının harç istisnasından yararlanıp yararlanamayacağı oluşturmakta.
Yargı organları ise, uyuşmazlıkların tamamına yakın bir kısmını Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine, müteahhitler ve hak sahipleri lehine sonuçlandırıyor. Müteahhitler, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görüşü çerçevesinde tapu harcı ödemelerini ihtirazi kayıtla yaparak, bilahare dava açıyor, dava sonucunda da yatırdıkları tapu harçlarını yasal faiziyle geri alıyorlar. Olay bununla da bitmiyor, Hazine bir de bunların üstüne ayrıca mahkeme masrafı ve avukatlık vekalet ücreti ödüyor. Yani, bu şekilde açılan davaların Hazine’ye maliyeti bir hayli fazla. Yargı kararlarının Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine sonuçlanması, idareyi yüksek tutarlarda avukatlık vekalet ücreti ve dava masrafı ödemesi ile karşı karşıya bırakıyor.
Kaybedilen davalar, ödenen yüksek mahkeme masrafları ve vekalet ücretleri yeni düzenleme yapılmasına neden oldu!
7153 sayılı Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, 6306 sayılı Kanunun 7. Maddesinin 9. Fıkrası yerleşik hale gelen yargı kararları çerçevesinde değiştirilerek, 6306 sayılı Kanun kapsamında yer alan vergi, resim ve harç istisnalarının kapsamı, neler olduğu, istisnalardan yararlanacak olanlar ve faydalanma şartları açıkça düzenlenerek, uygulamada yaşanan tereddütler giderildi, Hazine’nin yüksek tutarlarda avukatlık vekalet ücreti ve dava masrafı ödemesine de engel olundu.
Yapılan düzenleme ile, 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak uygulamalar neticesinde meydana gelen yeni yapıların işi yüklenen müteahhitler tarafından 3. kişilere ilk satışı, devri, tescili ve ipotek tesis edilmesi işlemleri tapu harcından istisna tutuldu. Bu istisna sadece müteahhitlere yönelik değil. İstisna, müteahhitlerden bu kapsamdaki yeni yapıları satın alan alıcılara da uygulanacak, onlarda tapu harcı ödemeyecek. Yine, bu kapsamda yapılan yeni yapıların hak sahiplerine teslimi tapu harcından istisna, hak sahiplerinin bu yeni yapıları 3. Şahıslara satışı ise tapu harcına tabi olacak.
Yapılan düzenleme olumlu ancak eksik. Aynı düzenlemenin 775 Sayılı Gecekondu Kanunu için de yapılması gerekiyor.
6306 sayılı Kanunda 7153 sayılı Kanunla yapılan söz konusu değişiklik doğru ve yerinde. Çünkü, bir yandan uygulamada ortaya çıkan tereddütleri giderilirken, diğer yandan 6306 sayılı Kanun uygulaması ile ilgili olarak açılacak çok sayıda dava da önlendi.
Ama yapılan bu düzenleme eksik. Neden mi? Çünkü, aynı düzenlemenin 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde de yapılması gerekiyordu. Bu düzenleme yapılmayarak, bir anlamda hem 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında işlem yapan müteahhitler hem de bunlardan yeni yapı alan 3. Kişiler cezalandırıldı. Bunlar yine uğraşacaklar, önce tapu harçlarını ihtirazi kayıtla ödeyecekler, daha sonra dava açarak yasal faizleriyle geri alacaklar. Yani, 775 sayılı Kanun yönünden, Hazine’nin tapu harcı iadesi, yasal faiz, mahkeme masrafları ve avukatlık vekalet ücreti ödemesine devam.
Yeni düzenleme Kentsel Dönüşüm Kanunu’nda yapılırken, Gecekondu Kanunu’nda neden yapılmadı? Yoksa unutulup atlandı mı?
Hayır unutulmadı ve atlanmadı. Ancak, 7153 sayılı Kanunla söz konusu değişiklik yapılırken çok büyük bir yanılgının içine düşüldü, 6306 sayılı Kanunda yapılan değişikliğin 775 sayılı Kanun açısından da geçerli olacağı, bu Kanunu da kapsayacağı şeklinde yanlış değerlendirmelerde bulunuldu.
Ama kazın ayağı hiç de öyle olmadı. Zira, Hazine ve Maliye Bakanlığı, 6306 sayılı Kanunda yapılan değişikliğin sadece 6306 sayılı Kanun açısından geçerli olduğu, 775 sayılı Kanun açısından bir geçerliliğinin olmadığı görüşünde. Kanun sistematiği açısından bakıldığında, Maliye’nin yaptığı yorum doğru.
Gerçekten inanılır gibi değil.
Peki, iki Kanun arasındaki haksız durumun önlenmesi bakımından ne yapılabilir?
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göre 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33. Maddesinde yer alan istisna düzenlemesi, açık değil, Yargı Kararlarına göre ise son derece açık. Bu kapsamdaki yeni yapıların satışında Maliye’nin ısrarlı ve yanlış yorumuna göre tapu harcı istisnası satış aşamasında uygulanamıyor. Tapu harcının önce ödenmesi, daha sonra ise dava açılarak yasal faiziyle geri alınması söz konusu.
Müteahhide ve vatandaşa bu kadar eziyete ne gerek var! Bunlar her işlem için neden dava açsın? Ki, aynı durum 6306 sayılı Kanun için söz konusuydu ve bu durum yapılan değişiklikle giderildi.
Bu sorunun yargıya taşınmadan çözümü, ortaya çıkan haksız durumun önüne geçilmesi ve Hazine’nin yüksek tutarda faiz, mahkeme masrafı ve avukatlık vekalet ücreti ödemesinin önlenmesi bakımından, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 33.
Maddesinde de, 6306 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle aynı mahiyette bir değişikliğin yapılması gerekiyor. Konunun aciliyeti ve önemi dikkate alındığında, bu değişikliğin bir an önce yapılmasında fayda görüyoruz.
Buradan Hazine ve Maliye Bakanımız ile Çevre ve Şehircilik Bakanımıza seslenmek istiyorum:
Gelin şu an TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülecek olan Torba Yasa’ya bir madde ekleyerek bu durumu düzeltelim, herkes karlı çıksın, vatandaş eziyet çekmesin, mahkemeler bu davalarla kilitlenmesin, Hazine yüksek tutarda faiz, mahkeme masrafı ve avukatlık vekalet ücreti ödemesin, müteahhitler kendi işlerine odaklansınlar.
Hadi, son bir hamle zamanı.