Son olarak AB ülkeleri 750 Milyar Euro tutarında bir teşvik paketi üzerinde anlaştı, üstelik 390 Milyar Euro’su hibe niteliğinde. ABD, 1 Trilyon USD’lik yeni bir destek paketini yürürlüğe koymak üzere.
Ülkeler, doğrudan mali destekler dışında hane halkı ve işletmeleri desteklemek için ayrıca vergi oranlarında indirime gitti, vergi ödemelerini erteledi, KDV iadelerini normal süresinden erkene çekti.
Çok Sayıda Ülke Vergi Oranlarında İndirime Gitti!
Almanya, 1 Temmuz – 31 Aralık 2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yüzde 19 olan genel KDV oranını yüzde 16’ya, temel gıda maddeleri için belirlenen yüzde 7 KDV oranını ise yüzde 5’e indirdi. Ayrıca, 1 Temmuz 2020 - 30 Haziran 2021 tarihleri arası için geçerli olmak üzere restaurant, kafe ve lokantalarda KDV oranını yüzde 19'dan yüzde 7'ye düşürdü. Birçok Avrupa ülkesi de yeme -içme sektöründe KDV oranını aynı şekilde düşürdü. Bulgaristan konaklama, restoran ve catering hizmetleri, bebek ve çocuk gıdaları, kitaplar (e-kitap dahil), bebek bezi ve benzer hijyen ürünleri için KDV’yi yüzde 20’den yüzde 9’a düşürdü. Fransa korucu ekipman ve kişisel hijyen ürünlerinin ithalatında KDV’yi yüzde 20’den yüzde 5,5’e düşürdü. Endonezya kurumlar vergisi oranını yüzde 25’ten yüzde 22’ye indirdi, KDV oranlarında bir değişiklik yapmadı, ancak vergiye uyumlu mükelleflere yapacağı KDV iadelerini erkene çekti. Çok sayıda ülke ise medikal ekipman, hijyen ürünleri, yüksek şekerli içecekler, elektrik ve basılı kitapların KDV oranında ciddi indirimler yaptı.
Türkiye’de Kendi İmkanları Ölçüsünde Çok Sayıda Önlem Aldı!
Ülkemizde ise pandemi ile ilgili olarak mali destek paketinin dışında mücbir sebep kapsamına aldığı mükelleflerin KDV ve muhtasar beyannamelerinin verilme ve ödeme süreleri ertelendi, SGK bildirgeleri süresinde alındı ancak ödeme süreleri ertelendi. Gelir ve kurumlar vergisi beyanname verme ve ödeme süreleri ertelendi. Hava yolu ile yurt içi yolcu taşımacılığı hizmetlerinde KDV oranı 1 Nisan - 30 Haziran 2020 tarihleri arasında uygulanmak üzere yüzde 18’den yüzde 1’e indirildi. KDV iadelerine kolaylıklar getirildi vs. Ülkemizde basılı kitap, gazete ve dergilerde (elektronik olanlar harç) istisna nedeniyle KDV yok, yani KDV sıfır, bu konuda çok şanslıyız.
İş Dünyasının Gözü 250 Milyar TL. Devreden KDV Stokunun İadesinde!
Devreden stok KDV sorunu, kar topu gibi büyüyor. Türkiye’de 2017 yılı sonu itibariyle sonraki döneme devreden KDV tutarı toplamı 167 Milyar TL iken, 2018 yılı sonunda bu tutar 200 Milyar TL. oldu. 2020 yılı Haziran sonu itibariyle ise 250 Milyar TL. civarında.
Stok KDV Sorunu Yeni Değil, 35 Yıllık Bir Sorun!
Devreden stok KDV sorunu 35 yıl önce getirilen ancak güncellenmeyen sistemin işletmelerimiz üzerine getirdiği yapısal bir sorun. Sorun, 1985 yılında yürürlüğe giren KDV Kanununda yer alan “devreden KDV’nin bazı iade hakkı doğuran işlemler dışında iade edilemeyeceğine, indirilmek üzere sonraki aylara devredileceğine” ilişkin özel bir düzenlemeden kaynaklanıyor. Getirildiği dönem itibarıyla doğru ancak günümüz koşullarında olmaması gereken bir düzenleme.
Devreden KDV Sistemi, Artık Sürdürülebilir Değil!
Devreden KDV sistemi, bir anlamda vergi mükelleflerinin devleti finanse ettiği bir sistem haline dönüşmüş durumda. Devreden KDV’nin yarattığı finansman sıkıntısı ve yükünü vergi mükellefleri taşıyor. Artık, devreden KDV sorununun çözülmesi bir zorunluluk haline geldi diyebiliriz. Devreden KDV yükü için işletmelere “Ne yaparsan yap, başının çaresine bak.” diyemeyiz, denilmemeli de. Böyle bir anlayışı kimse kabul etmez, doğru da değil.
“Devletten KDV Alacağım Var, Hiçbir Şey Yapamıyorum”
Hemen herkes “Devletten KDV alacağım var, hiç bir şey yapamıyorum” diye serzenişte bulunuyor. Rakamlara bakıldığında; 15 Bin Lira’nın üzerinde devreden KDV’si olan mükellef sayısı yaklaşık 750 bin, 50 Bin Lira ile 100 Bin Lira arası devreden KDV’si olan işletme sayısı 110 Bin, 100 Bin Lira’nın üzerinde devreden KDV’si olan mükellef sayısı ise 250 bin civarında. 15 Bin Lira’nın altında olanlar, satışlar başladığında bunu tolere edebilirler. Sorun 100 Bin TL ve üzerinde olanlarda. Devreden KDV’si olanlar arasında kamu kurum ve kuruluşları da var, hem de gözardı edilemeyecek kadar. Hem tutar, hem de sayı olarak. Örneğin, en çok devreden KDV’si olanlar arasında belediyeler geliyor.
2018’de Fırsat Kaçtı, Düzenleme Yapılabilseydi Şimdi Böyle Bir Sorun Olmayacaktı!
2018 yılında 7104 sayılı Kanunla ilgili taslak çalışmalarda, devreden KDV’lerin iade edilmesini öngören yeni bir sisteme geçilmesi planlanıyordu, ancak TBMM Genel Kurulu’nda son anda Kanun kapsamından çıkarıldı. Eğer söz konusu düzenleme yasalaşmış olsaydı, reel sektörün (piyasanın) uzun süredir sıkıntı yasadığı bir konu çözüme kavuşturulmuş olacaktı. Ayrıca, bu şekilde mevcut sistemde işletmelerin bilançolarında biriken bu KDV nedeniyle işletmelerin yaşadığı ciddi finansman yükü önlenecek, KDV Kanunu, işletmeler üzerinde finansman yükü oluşturmayan bir yapıya dönüştürülmüş olacaktı. O zaman yasalaşmayan düzenlemeyi hayata geçirmenin tam zamanı.
Peki, Şimdi Ne Yapılmalı? Ne Yapılabilir?
Bu 250 Milyar Liralık devreden KDV’nin yaklaşık 150 Milyar Liralık kısmı reel sektöre ait. Devir KDV’nin bir kısmı 1985 yılından bu yana geliyor. Bu tutar endekslemeye tabi olsa, şu an en az 700 – 800 Milyar Lira civarında olurdu! Mükelleflerin reel anlamda da kayıpları oldukça yüksek.
Reel Sektörün Beklentisi: Devreden KDV’lerin Nakden Kendilerine İade Edilmesi!
2018 yılında 7104 sayılı Kanunla ilgili Taslak çalışmalarda, devreden KDV’nin iadesinin Hazine Bonosu veya Devlet Tahvili ile yapılması ile ilgili bir düzenleme yer alıyordu. Söz konusu düzenlemede, 2019 öncesi devreden KDV’lerin mükelleflere ödenmesinin, Hazine Bonosu veya Devlet Tahvili ile yapılması, bu işleme de, kamu bankalarının aracılık yapması öngörülüyordu.
Merkez Bankası’nın gerekli likiditeyi bankalar üzerinden sağlaması, tam olarak piyasada oluşan ihtiyacı karşılamıyor, karşılamaktan da uzak. Bankalar bu şekilde edindikleri likiditeyle tahsil edemedikleri kredileri yani açık pozisyonlarını kapatıyorlar, geriye kalan ise reel sektörün ihtiyacı olan likiditeyi karşılamıyor.
Hazine’nin tahvil veya bono karşılığında Merkez Bankası’ndan finansman sağlayarak reel sektörün devreden KDV alacaklarını ödemesi mümkün. Bu şekilde bir yandan küçük esnaf, KOBİ, büyük işletmelerin ve şirketlerin likidite ihtiyacı karşılanmış olacak, diğer yandan da talep canlandırılarak harcamalar artırılacak, bu şekilde üretim ve istihdam desteklenmiş olacak. Reel sektöre bu şekilde devreden KDV’leri ödenirken mevcut istihdamı korumak şartıyla vergi ve SGK borçları ile kamu bankalarına olan borçları tahsil edilip, kalan kısmı ödenebilir.
Bu şekilde, mükellefler devreden KDV alacaklarını, Devlet ve bankalar bu mükelleflerdeki alacaklarını tahsil etmiş olacaklar, Devlet birikmiş devreden KDV stokundan uzun vadeye ödemesini yayarak kurtulmuş olacak. Bunun piyasaya etkisi ise, çarpan etkisiyle iadeye konu devreden KDV’nin tutarının en az 3 - 4 katı olacak.
Nakden İade Yapılamıyorsa, Devreden KDV Kademeli Olarak Tasfiye Edilmeli!
Tamamı nakden iade edilemiyorsa (ki bize göre de mümkün değil) devreden KDV stoku; bir kısmı nakden verilerek, bir kısmı devlete olan vergi, SGK ve diğer borçlara mahsup edilerek, bir kısmı bankalara olan borçlara mahsup edilerek, bir kısmı ise hazine bonosu veya devlet tahvili verilerek tasfiye edilebilir.
Sonuç Olarak;
Devreden KDV’nin iade edilmesi şirketleri finansal açıdan rahatlatmasının ötesinde, Kredi Garanti Fonundan sonra yapılan en önemli maliye politikalarından birisi olabilir.