Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün (DKMP) sosyal medya hesabından geçtiğimiz günlerde paylaşılan Anadolu parsının fotokapan görüntüleriyle ilgili açıklama yapan Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Karataş, "Son 30-40 yıldan beri soyu tükenmiş sanılırken ilk defa şüphe bırakmayacak şekilde benekleriyle, eniyle, boyuyla, kuyruğuyla görüntüler elde ettik" dedi.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Karataş, geçen yıl yaptıkları araştırmalarda Şırnak’ta Anadolu parsını fotoğrafladıklarını söyledi.
Karataş, "Geçtiğimiz yıl nisan ayında Almanya’da bilimsel bir dergide Türkiye’de Anadolu parsının ilk defa doğada çekilmiş görüntüsünü yayınladık. Son 30-40 yıldan beri soyu tükenmiş sanılırken ilk defa şüphe bırakmayacak şekilde benekleriyle, eniyle, boyuyla, kuyruğuyla görüntüler elde ettik. Bunlar fotokapan görüntüleri. Otomatik kurulmuş kameralarla hayvanların geçeceği yerlere yerleştirdik. Şırnak yakınlarında 3 adet görüntü elde ettik. Şırnak, Mardin ve Siirt illerinde Tarım ve Orman Bakanlığının ’biyolojik çeşitlilik izleme çalışması’ çerçevesinde Dr. Şafak Bulut ve Dr. Burak Akbaba’dan oluşan ekibimizle çalışma yaptık. Kurulan fotokapanlarımıza bu görüntüler geldi. Dişi bir Anadolu parsı bu da bize ürüyor olabileceği izlenimi verdi. Geçtiğimiz yıllardan sonra yavruları ile birlikte de görüntüler gördük, bu da ürediğini kanıtladı’’ dedi.
TÜRKİYE’DE O NADİRLİKTEKİ BİR CANLIYI FOTOKAPAN OLMADAN GÖRMEMİZ MÜMKÜN OLMUYOR
Sözlerine devam eden Karataş, "Tarım Bakanı 4 ayrı noktada parsın tespit edildiğini duyurdu. Biz de bekliyorduk. Yer söyleyemiyoruz ancak Anadolu parsı 1856 yılında ilk kez keşfediliyor. İzmir’e yakın Nif Dağları’nda vurulan bir örnekle başlıyor. Keza Anadolu yaban koyununu da aynı kişi buluyor, bir Rus bürokrat. O günden bu yana İzmir, Aydın tarafı yoğun olmak üzere Türkiye’nin daha çok güneyinden doğusuna doğru, dağlık alanda bulunuyor. En son vurulanlardan bir tanesi, Ankara Beypazarı’nda 1974 yılında vuruluyor. Ankara, Eskişehir ve Bolu üçgeninde birkaç tane daha 70’li yıllarda vurulma var ve en sona Aydın’da vurulma var. Parsın bol olarak yaşadığı yerler bunlar. Hayvan tek yaşıyor. Kediler böyledir, aslanlar gibi sosyal aile olarak yaşamazlar. Çiftleşme zamanı haricinde tek yaşıyorlar. Sadece erkek ile dişi o zaman bir araya geliyor. Anne yavruları büyütüyor, büyütünce yavruları kovuyor. Belirli bir alanda olan av, anca ona yetiyor. 15 kilometre kadar bir alanı kullanıyor. Erkeklerde bu rakam 35 kilometre kadar olabiliyor. Dağlarda yaban keçileri, koyunlar, keklik gibi kuşların hayvanın yiyeceği avların sayıları azalıyor. Yaşam alanı kaybı yaşanıyor. Nüfus artışına paralel olarak tarım alanlarının artması, madencilik faaliyetleri dağlarda oluyor. Niğde’de Bolkarlar, Aladağlar parsın eski yaşadığı coğrafyalar. İnsan baskısı her yerde var. İlle vurması gerekmiyor, insanı gördüğünde çekip gidiyor. Bakan Bey, hayvanların topluluk sayısının yüzde 60’ı kaybolmuş durumda. Dolayısıyla her geçen gün daha fazla yiyeceğe ihtiyaç duyan parslar geniş alanlara dağılıyor ve bu sebeple birkaç yüz kilometre karede bir tane görüyoruz. Türkiye’de o nadirlikteki bir canlıyı fotokapan olmadan görmemiz mümkün olmuyor’’ diye konuştu.