Evler, tarımsal alanlar ve iş yerleri gibi yerlerde kullanıldıktan sonra oluşan sular atıksu olarak tanımlanıyor. Hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayideki hızlı gelişmenin su kirliliğine neden olduğunu belirten uzmanlar, su kirliliğinin tifo, kolera, hepatit gibi bulaşıcı hastalıklarla insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini söylüyor. Uzmanlar, atıksuların uygun tekniklerle arıtılarak yeniden kullanımının mümkün olduğunu ifade ediyor.
Birleşmiş Milletler Kurulu tarafından 1993 yılında 22 Mart günü ‘Dünya Su Günü’ olarak ilan edildi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Çevre Sağlığı Program Başkanı Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, atıksuların insan ve canlı hayatında yol açtığı sorunlara ve geri kazanım yöntemlerine değindi.
Atıksular salgın hastalıklara yol açıyor
Atıksuların evler, tarımsal alanlar ve iş yerleri gibi yerlerde kullanıldıktan sonra oluşan su olarak tanımlandığını belirten Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, “Atıksular uygun yöntemlerle arıtılmadıklarında doğal kaynak sularının kirlenmesine neden oluyor. Hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayinin hızlı gelişmesini su kirliliğine neden olan başlıca unsurlar olarak sayabiliriz. Su kirlenmesi sonucunda oluşabilecek en büyük tehlike ise salgın hastalıkların oluşumudur. Tifo, kolera, dizanteri, ishal, hepatit ve sıtma gibi bulaşıcı hastalıklar su kirliliğine bağlı hastalıklar olarak ortaya çıkıyor ve toplumda hızlı bir şekilde yayılarak insan yaşamını ciddi anlamda tehdit ediyor.” dedi.
Suya karışan kimyasal maddeler canlı hayatını tehdit ediyor
Su tüketiminin artmasıyla doğal kaynak sularının azaldığına ve atıksu miktarının arttığına dikkat çeken Karakaş, “Atık suların içindeki kimyasal maddeler ya da tarımda kullanılan zirai ilaçlar da doğal kaynak sularına farklı yollarla karışarak kaynak sularının doğal yapısını bozuyor. Bu durum insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor, zehirlenmelere hatta ölümlere yol açabiliyor. Ayrıca atık sudaki kimyasal ve organik bileşenler suda çözünmüş olan oksijenin miktarını etkileyerek çözünmüş oksijenin azalmasına neden oluyor ve suda yaşayan canlıların yaşamını tehdit ediyor. Doğal dengenin bozulmasına neden olan bu durum suda yaşayan bitki ve hayvanların ölmesini de beraberinde getiriyor.” ifadelerini kullandı.
Evsel ve endüstriyel olarak 2’ye ayrılıyor
Atıksuların evsel ve endüstriyel olmak üzere çeşitlendirileceğini belirten Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, “Evsel atıksular; evler, siteler, konutlar ve oteller gibi yerleşim birimlerinde kullanım sonucu oluşan atıksulardır. Evsel atıksuları da kendi içerisinde sınıflandırabilmek mümkün. Evsel atıksuyun bir bölümünü oluşturan siyah su fosseptik atığı içeren su olarak tanımlanırken, gri su ise, fosseptik atığı dışında duştan, küvetten, lavabolardan vb. toplanan evsel atık suyu oluşturuyor. Endüstriyel atıksu ise herhangi bir ticari ya da endüstriyel faaliyetin yürütüldüğü alanlardan, evsel atıksu ve yağmur suyu dışında deşarj edilen atıksulardır.” dedi.
Bekletilen atıksularda mikroorganizmalar artıyor
Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, atıksuları en zararlı şeklinde nitelendirebilmek için içeriklerinin bilinmesi gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:“Hastalık oluşturabilecek mikrobiyal yükü çok fazla ve toksik birçok bileşen içeren atıksular çok tehlikeli olup, çevre ve insan sağlığını tehtit ediyor. Arıtılmadan alıcı ortamlara bırakılan atıksularda mikrooganizmaların faaliyetleri sonrasında H2S, CH4, CO2 ve CO gibi bazı zararlı gazlar oluşuyor. Atıksular birçok hastalığa neden olan mikroorganizmaları barındırıyor ve atıksuların bekletilmesi esnasında da mikroorganizmalar sayıca artmaya devam ediyor. Atıksu ayrıca zararlı kimyasalları ve ağır metalleri de içeriyor. Bu sebeple atıksular çeşitli çevre ve sağlık sorunlarının nedenidir. Arıtılmış veya arıtılmamış atıksular nehirlere, akarsulara, göllere, denizlere ve okyanuslara, bazen de yeraltı suyuna veriliyor ve oradan da içme ve kullanma maksatlı kuyu suyuna kadar giriyor. Arıtılmamış atıksu veya iyi arıtılmamış atıksuyun, yüzeysel ve yüzey altı suyuna karışması durumunda önemli sağlık riskleri meydana geliyor.”
Sızıntı suları evsel atıksulardan daha tehlikeli
Güvenli içme suyu sağlamak için atıksu arıtımının uygun tekniklerle yapılması gerektiğini vurgulayan Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, “Ayrıca tekniğine uygun olarak bertaraf edilmemiş katı atıklardan meteorolojik şartlara bağlı olarak sızıntı suları oluşuyor. Bu sızıntı sular da yüzeysel ve yeraltı sularına karışabiliyor. Sızıntı suları da evsel atıksudan çok daha büyük kirliliğe sahip olup böcek oluşumunu artırıyor.” diye konuştu.
Atıksuların arıtılarak kullanılması mümkün
Atıksuların uygun tekniklerle arıtılarak yeniden kullanımının mümkün olduğunu da ifade eden Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, “Geri kazanılmış su, suyun tekrar kullanımı için uygun kalitede olduğu kabul edilen işlenmiş bir atık sudur. Atık suyun tekrar kullanımı, atıksuyun arıtma verimliliğini artırıyor ve doğal ortamlarda kirletici emisyonu azaltıyor. Atıksuların arıtılması ve geri kazanılmasındaki amaç, var olan su kaynaklarının korunumu ve temiz su kaynakları üzerine düşen yükün azaltılmasıdır.” dedi.
Atıksuyun geri kazanımında standartlara dikkat edilmeli
Öğretim Görevlisi İnci Karakaş, atıksuların geri kazanılması ve yeniden kullanılmasında atıksuyun belli standartlara getirilmesi ve belli parametrelerin göz önünde tutulması gerekmektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:“Arıtılmış atık suyun kalitesi ile suyun geri kullanım amacına göre istenen su özellikleri birbiriyle uyumlu olmalı. Arıtılmış atık suyun geri kullanımı için seçilecek teknoloji; arıtılmış atık suyun özellikleri, geri kullanım amaçları için kalite kriterleri, güvenilirlik, işletme kolaylığı ve ekonomik imkan konuları göz önüne alınarak belirlenmeli. Bir evsel atıksuyun tarımsal sulama amacıyla yeniden kullanımında bitkide meydana gelebilecek birikme, hastalık yapıcı mikroorganizmaların yaşama riski ve kimyasal maddelerin birikmesi gibi olumsuzlukların gerçekleşmemesi istenir. Yeşil alanların arıtılmış sularla sulanması durumunda ise halkın bu bölgeye girmesi, eser elementlerin birikmesi gibi riskler göz önüne alınmalı. Arıtımda uygun tekniklerin kullanılması halinde suların birçok alanda kullanımı mümkün olabiliyor.”
Arıtma, hastalıkları önlemede büyük öneme sahip
Uygun tekniklerle arıtılan atıksuların tarımsal sulama, yangın söndürme, yer altı suyu beslemesi, park bahçe gibi alanların sulanmasında kullanılabildiğini belirten Karakaş, “Arıtma, su kaynaklarının korunmasında etkili rol oynuyor. Aynı zamanda atıksuların uygun yöntemlerle arıtımı çevre ve insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Kolera, tifo, paratifo gibi su yoluyla bulaşabilen hastalıklar etkin ve doğru artımla birlikte engellenmiş olacaktır.” dedi.