Kocaeli’de 2 buçuk yaşına kadar konuşamayan ve çeşitli davranış bozuklukları olan atipik otizmli Ömer Faruk, annesinin durumu fark etmesi üzerine aldığı eğitimle kısa sürede konuşmaya başladı, değişimiyle ailesini sevince boğdu.
Kocaeli’nin Derince ilçesinde yaşayan Kübra ve Ahmet çiftinin 5 yaşındaki oğlu Ömer Faruk Acar, 2 buçuk yaşındayken tanısı konulan atipik otizmi yenerek anne ve babasına büyük sevinç yaşattı.
2 buçuk yaşına gelmesine rağmen konuşmayan, çeşitli davranış bozukluklarına sahip olan Ömer Faruk’un davranışlarından şüphelenen anne Kübra, yaptığı araştırmalar sonucunda oğlunun otizmli olabileceğini öğrendi. Durum üzerine hastaneye giden çift, Ömer Faruk’un otizm tanısına sahip olduğunu öğrendi. Yaşadıkları durum karşısında büyük hüzün yaşayan Acar çifti, durumu kabullenmeyerek Öner Faruk’un sağlığına kavuşması için çeşitli araştırmalar yapmaya başladı.
Çift yaptıkları araştırma neticesinde Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bulunan Atlantis Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde daha önce aynı durumda olan birçok çocuğun sağlığına kavuştuğunu öğrendi.
Ömer Faruk’un sağlığına kavuşması annesini sevince boğdu
Kurumda bulunan farklı türdeki hayvanların da çocukları için faydalı olabileceğini düşünen aile, burada devlet desteği ile eğitime başladı. Ömer Faruk aldığı bireysel, duyu bütünleme ve at terapisiyle kısa süre sonra takıntılı davranışlarından uzaklaşarak konuşmaya başladı. 5 yaşındayken sağlığına kavuşarak atipik otizm tanısı kalkan Ömer Faruk, ailesini sevince boğdu.
Oğlunun iyileşerek yaşıtlarıyla aynı düzeye gelmesi sonrasında büyük yaşayan anne Kübra Acar, son umut olarak başladıkları eğitim sonrasında Ömer Faruk’un sağlığına kavuşmasının kendisi için en büyük mutluluk kaynağı olduğunu ifade etti.
“Ömer Faruk şu anda yaşıtları ile aynı seviyededir”
Ömer Faruk’un aldığı eğitim ve sağlık durumun hakkında bilgiler aktaran Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi Müşerref Demir, “Ömer Faruk kurumumuza 3 yaşında atipik otizm tanısı ile geldi. Kurumumuza geldiğinde hiç konuşmayan, tepki vermeyen, iletişim kurmayan bir çocuktu. Yapılan planlamalar doğrultusunda bir eğitim sürecine başlandı. Bu süreçte yoğun bireysel eğitim, at terapisi, havuz terapisi kullanıldı. Özel eğitimde motivasyon çok önemlidir. Bu motivasyonu da küçük hayvanat bahçesinde sağlamaktayız. Çocukların hayvanlarla kurmuş olduğu iletişim, hayvanlara gösterdikleri sevgi ile oluşan motivasyonları eğitimin bir parçasıdır. Vermiş olduğumuz eğitim, doğal yaşam ortamıyla Ömer Faruk’u tekrar hayata kazandırdık. Ömer Faruk şu anda yaşıtları ile aynı seviyededir.” dedi.
“Arkadaşlarımın çocuklarıyla karşılaştırdığım zaman onda bir farklılık olduğunu hissettim”
Oğlundaki durumu ilk fark ettiğinde büyük bir üzüntü yaşadıklarını belirten anne Kübra Acar, daha sonra umutlarını yitirmeyerek Ömer Faruk’un iyileşmesi için araştırmalar yaptıklarını dile getirerek, “Oğluma bu teşhis 2 buçuk yaşındayken konuldu ama ben önceden oğlumu arkadaşlarımın çocuklarıyla karşılaştırdığım zaman onda bir farklılık olduğunu hissettim. Kendim gözlemledim ve bunun üzerine bunu yene bilmek için internet üzerinden araştırmalar yaptım. Benim de bu tarz hastalıklara dair bilgilerim vardı. Ama ben bunu en başta kabullenemedim, her anne gibi bunu kabullenemiyor insan. Tabi ki zaman geçtikten sonra kabullendikten sonra çaresini aramak için araştırmalar yapmaya başladım. Daha çok internet üzerinden araştırma yaptım. Bu konuda yardım alabileceğim çok fazla insan ve etrafımızda bu tarzda hastalığa sahip olan çocuk yoktu. Buna hastalık demeyelim, bunlar çok özel insanlar.” diye konuştu.
“İlk eğitime başladığımda oğlum Ömer Faruk konuşamıyordu”
Oğlunun en iyi bir şekilde eğitim alabilmesi için kilometrelerce yol kat etmeyi göze aldığını kaydeden Kübra Acar, “Bu durumu ilk yaşadığımızda çok yıprandım. Ben olayım, eşim olsun tüm aile çok üzüldük. Sonradan biz de kabullenerek, ‘Her şeyin sonu değil’ dedik. Biz de üzerimize düşen görevle bunun çaresini bulma kararı aldık. Bir komşum vardı. O burada çocuğu için eğitim almıştı. Burası da evime çok uzaktı. İlk geldiğimde görmek amacı ile gelmiştim. Uzaklıktan dolayı çok da niyetim yoktu. Daha sonra buraya geldiğimde kurum içerisindeki personelin iletişimi, doğası, öğretmenlerin sıcak kanlılığı beni cezbetti. Her anne gibi oğlum için en iyisi olmasının istedim. Buranın da oğlum için en iyi yer olduğunu düşünerek, burada eğitim almaya karar verdik. İlk eğitime başladığımda oğlum Ömer Faruk konuşamıyordu ama daha önceden ben de kendisine eğitim vermiştim, bunun sayesinde tepkileri vardı. Ama konuşmasında sadece, ‘Anne’ kelimesi vardı” şeklinde konuştu.
“Şu an bir annenin yaşayabileceği en güzel şeyi yaşıyorum”
Oğlunun hayata tutunması sonrasında yaşadığı tüm sorunları aştığını ifade eden anne Acar, “Burada eğitime başladıktan sonra gözle görülebilecek şekilde oğlumda ilerleme gördüm. Sadece buradaki eğitimle başaramayacağımızı biliyordum. Çünkü evde de desteklemem gerekiyordu. Burada eğitim veren öğretmenlerimiz evde yapmamız için çeşitli önergeler verdiler. Ondan sonra bu süreci atlattık, tanımız kalktı. Özellikle bu röportajı benim gibi çaresiz olan ve kırılan anneler burayı görsünler, çocuklarının iyileşmesini görsünler diye veriyorum. Bu durumdan dolayı hiçbir şey beni mutlu etmiyordu. Sadece dünyamda oğlum var gibiydi. Ama oğlumun bu gelişimi beni çok mutlu etti. Şu an bir annenin yaşayabileceği en güzel şeyi yaşıyorum.” ifadelerini kullandı.