Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’nün baskıcı bir eğitim politikasının ürünü olduğunu söyledi.

FETÖ baskıcı bir eğitim politikasının ürünü

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile mücadele kapsamında görevden almaların olduğunu, görevden almalarda at izinin it izine karışmamasını istediklerini belirtti.

FETÖ mensuplarının kendilerini çok iyi sakladıklarının altını çizen Erdoğan, “Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil” dedi.

“PKK, DHKP-C, DEAŞ, FETÖ gibi yapıların en büyük istismar alanı eğitim-öğretimdeki hatalardır”
Öğrencilerin dinamik, açık fikirli, üretken, aynı zamanda sorumlu fertler olarak yetiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz terör örgütlerinin kanlı eylemlerinde kullanacağı sarf malzemeleri değil, ülkemizin istikbalini kurtaracak Asım’ın nesli gibi gençler yetiştirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Batı'ya özenen, kendi milletinden tiksinen sömürge ajanları değil, kendini ve tarihini bilen, medeniyet değerlerini özümsemiş fikir işçileri yetiştirmeyi hedeflediklerinin altını çizen Erdoğan, “Marjinal ideolojilerinin kalıplarına sıkışmış, zihni formatlanmış, at gözlüğü ile dünyaya bakan gençlerin hangi okulu bitirirse bitirsin ne bu ülkeye ne de bu millete sunacağı katkı yoktur. Milli ve manevi değerlere yabancı, evrensel olmaktan uzak bir eğitim anlayışının toplumumuzda ne tür sıkıntılara sebep olduğuna hepimiz şahit oluyoruz. Gerek PKK ve DHKP-C gibi etnik ve mezhebi farklılıkları kaşıyan örgütlerin, gerekse DEAŞ ve FETÖ gibi dini kavramların arkasına saklanan yapıların en büyük istismar alanı eğitim-öğretimdeki hatalardır. Bu ülkenin yüzlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimine yabancı eğitim-öğretim politikaları maalesef çatışmacı, hastalıklı, çift kişilikli nesillerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Özellikle FETÖ, zamanın gerisinde kalan, toplumun temel değerlerinden uzak, jakoben, baskıcı bir eğitim politikasının ürünüdür. Sorgulayan bir nesil değil, acze düşen. Çok enteresandır, sıfatı profesör, ‘o bize şah damarından daha yakın’ diyor. Senin her yerin profesör olsa ne olur. Sen kalkıp da Pensilvanya'dakini kendine şah damarından daha yakın görürsen sen bitmişsin, sen bir ilim erbabı olamazsın. Bize şah damarımızdan daha yakın olan, bir Müslüman olarak bunu söylüyorum, bunlar böyle geçiniyorlar, o da Rabbimizdir. Ayeti kelimede ifade edildiği gibi ‘Ben size şah damarınızdan daha yakınım’ diyor Rabbimiz. Hiçbir güç yok. Bu bizim dinimize göre, kim ki Allah’tan başka bir gücü şah damarından daha yakın olarak ilan ederse o küfürdedir, bu ifade şirktir” dedi.

“FETÖ yüzünden bugün ülkemizde kayıp bir nesil oluştu”
FETÖ’ye beklediği fırsatı sunan sebebin uzun dönem belli okulların, belli makamların ülkenin asli evlatlarına kapatılmış olması olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu çarpıklık meydanı kapıdan alınmayınca bacadan girmeye çalışan FETÖ gibi simsarlara bırakmıştır. 12 Eylül darbesinden sonra özellikle 28 Şubat müdahalesinin akabinde milletimizin zeki ve başarılı evlatları adeta bu örgütün kollarına zorla itilmiştir. Sınav kazandırma, iyi eğitim, başarılı kariyer gibi göz boyayan sloganlarla ailelere nüfuz eden FETÖ yüzünden bugün ülkemizde kayıp bir nesil oluştu. Kopyacılık bunlarda var. Bunların hepsi ortaya çıktı. Bunlar o kopyacı bir nesli devletin belli makamlarına yerleştirmek suretiyle oralarda böyle bir ele geçirme operasyonunu, bir işgal hareketini gerçekleştirdiler. Devletin imkanları ile okumuş binlerce FETÖ militanı yurt dışında edindikleri tüm yetenekleri, mesailerini Türkiye’yi karalamaya sarf ediyor. Milletimizin rızkından keserek verdiği hayır-hasenatla okuyanlar, 15 Temmuz’da milletin kanını dökmekte hiçbir sakınca görmediler. F-16’larla milleti bombalayanlar, Külliyeyi bombalayanlar bunun eğitimini, öğretimini mi aldılar? FETÖ’yü tabulaştırmak suretiyle böyle bir eğitim öğretim aldılar” diye konuştu.

“Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım”
15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları hatırlatan Erdoğan, “Şimdi de bedelini ödüyorlar. Görevden alınanlar vesaire, bunları da alacağız, mümkün olduğunca da istiyoruz ki at izi it izine karışmasın. Ama bu tür şeyler olur mu? Tabi o kadar da olur. A’dan Z’ye kendilerini acayip saklıyorlar. ‘Ağlarım ağlatamam, hissederim söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım’ diyor şair. Şuanda bildiklerimi söylemeyecek durumdayım. Günü geldiğinde inşallah onlarda belki kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her yerde her zaman söylemek doğru değil. Sabır gerekiyor. Bu acı tablodan hepimizin çıkartacağı önemli dersler olduğunu düşünüyorum. Teröristle mücadele güvenlik birimlerinin, terörle mücadele tüm toplumun görevidir. Bir tek evladımızın dahi bu tür insanlık düşmanı yapıların eline düşmesine gönlümüz razı gelmez. Hangi terör örgütü tarafından devşirilirse devşirilsin hiçbir evladımızın kaybolmasına, vatanına, milletine, devletine, anne-babasına ihanet etmesine gönlümüz razı değil. Bu şer odaklarına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Öğretmenlerimiz sorumlulukları ve meslekleri itibariyle bu mücadelenin en ön safında yer almalıdır, zaten yer alıyorlar. Şahsen yaptığı işin bilincinde olan bir öğretmenin herhangi bir terör örgütüne sempati duyabileceğine asla ihtimal vermiyorum. Daha genç, yeni öğretmen olmuş birçok kardeşimizin, belki şuan içimizde de var, Güneydoğu’da, Doğu’da o dağlık bölgelerde öğretmenlik yaptığını biliyorum. Hatta sağolası anneler de evladını yalnız bırakmamak için kızı ile beraber oraya gidip eşlik edenleri de biliyorum. Teröre sempati ile bakan, hatta farklı örgütlerin dağ ve şehir kadrosuna militan kazandıran Milli Eğitim Bakanlığı mensupları var. Bu tarz hainler diğer kurumlarımızda da var. Bunlar kimliğinde ne yazarsa yazsın öğretmen değildir, olsa olsa öğretmen kılığındaki insan müsveddeleridir. Bizim öğretmenlerimiz, başta Gazi Mustafa Kemal Başöğretmen olarak neyin mücadelesini verdiler, bu toprakların vatan kılınması mücadelesini verdiler. Bu milletin bu topraklarda millet olma mücadelesini verdiler. Bizim buralardan bir şey almamız gerekmez mi?” şeklinde konuştu.

“Memuru olduğu devlete kılıç sallayan kim olursa asla affetmeyeceğiz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletin dişinden tırnağından artırdığı kaynak ile maaş alırken memuru olduğu devlete kılıç sallayan kim olursa olsun affedilmeyeceğini söyledi.

24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öğretmenler Korosu tarafından sunulan mini konseri izledi. Erdoğan, öğretmenlere yönelik yaptığı konuşmada, “Sıfatı ne olursa olsun bu milletin dişinden tırnağından, çocuklarının rızkından ayırdığı kaynaktan maaş alırken, memuru olduğu devlete kılıç sallayan kim olursa asla affetmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasının sonunda ise yeni Türkiye’nin doğuşunu kimsenin engelleyemeyeceğinin altını çizdi.

“Öğretmenler eğitim sistemimizin temel yapı taşları, istikbalimizin de mimarlarıdır”
Tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü tebrik eden ve hayatını kaybeden öğretmenlere rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi göğsünü kurşunlara siper ederek darbeci hainlerin heveslerini kursaklarında bırakan öğretmenlerimize şahsım ve milletim adına şükranlarımı ifade ediyorum” ifadelerini kullandıktan sonra kendi öğretmenlerini de unutmadı.

“Kutsal olduğu kadar mesuliyeti ağır bir mesleği icra ediyorsunuz” diyen Erdoğan, öğretmenlerin kendilerine emanet edilen çocukları adeta bir nakkaş titizliği ile işlediklerini, onlara bilgileri ile birlikte kişiliklerini de kattıklarının altını çizdi. Erdoğan, “Öğretmenlik mesleği sadece eğitim-öğretim sürecinde edinilen bilgileri öğrencilere aktarmak değildir. Öğretmenlik bilgi yanında tecrübe ve irfanla çocuklarımızı geleceğe hazırlama mesleğidir. Öğretmenler eğitim sistemimizin temel yapı taşları, istikbalimizin de mimarlarıdır. Muallimlerine, müderrislerine gerekli hürmeti sunmayan, onların fedakarlıkları karşısında ahde vefa göstermeyen bir ülkenin geleceği karanlıktır. Öğretmenlerini yoksulluğa, çaresizliğe sevk eden bir milletin benlik bilinci de medeniyet tasavvuru da gelişmez, gelişemez. Böyle ülkelerin yerinde sayması mukadderdir. Biz medeniyetlere beşiklik yapmış, her bir şehri adeta açık hava müzesi olan mümbit bir coğrafyada yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz topraklar kültürel ve tarihi olarak zengin olmaları yanında aynı zamanda birer devletler kabristanıdır bu topraklar. Bu topraklarda bırakın devlet olarak gelişmeyi, mevcudiyetinizi korumak için bile büyük bedeller ödemeyi göze almanız gerekir. Anadolu’nun kapılarını kendimize ebediyen açtığımız 1071’den beri çetin mücadeleler yürüttük, hala yürütüyoruz. Bu mücadelede sadece cenk meydanlarında olaylar olmadı, yalnızca siyaset sahnesinde, diplomaside, ticarette yaşanmadı, esas mücadele ilim hayatında, bilimde, eğitimde gerçekleşti. Üstat Necip Fazıl’ın ifadesi ile gittiği yerlere çil çil kubbeler serpen bir orduya sahip olan atalarımız, süvarilerinin ayak bastığı her şehirde kalıcı eserler bırakmak, orayı bir İslam beldesine dönüştürmek için mücadele etti. Medreseler, rasathaneler, camiler, kervansaraylar, şifahaneler, hanlar, kümbetler gibi Türk İslam mimarisinin en nadide eserleri ile tüm Anadolu’yu, akabinde Rumeli’yi ilmek ilmek işlediler. Geçtiğimiz hafta ziyaret Özbekistan’da gördüğümüz o muhteşem medrese bizim bu geleneği nereden tevarüs ettiğimizi gösteriyor. İnşallah Milli Eğitim Bakanlığımız buralara da özel ziyaretler düzenlemek suretiyle sadece hitabi olarak değil, aynel yakin olarak oraları görmek, yerinde incelemek suretiyle biz nerelerde ne tür eserler bırakmışız bunu ortaya koyma bakımından isabetli olacaktır. Ecdadımız sadece iftihar edilecek yapılan inşa etmekle kalmadı, aynı zamanda güçlü ekonomisi, adil yönetimi, bilim ve teknolojiye verdiği önemle büyük bir medeniyet kurdu. Gerek Büyük Selçuklu gerek Türkiye Selçuklu gerekse Osmanlı şehirlerinde, hatta Sultan 2. Abdülhamit Han tarafından sınırlarımız dışında yaptırılanlar dahil 3 kıta, 7 iklimde medreseler ecdadımızın ilme, alime ve eğitime verdiği önemin en güzel ifadesidir” diyerek, önceki Türk devletlerinde eğitime verilen öneme değindi. Erdoğan, Fatih Sultan Mehmed Han ve Yavuz Sultan Selim’in hocalarına verdikleri değeri anlatan bilgiler aktardı.

“Yitik kaybedildiği yerde aranır”
Türk tarihinde kılıç ile kalemin hep birlikte yol aldığını ve Türk milletinin kökü mazide olan ati bir millet olarak tanımlandığını söyleyen Erdoğan, “Bu şuurla hareket eden bizlerin, siz öğretmenlerimizin tarihimizi bu zor coğrafyada nasıl ayakta kaldığımızı öğrencilerimize iyi öğretmemiz gerekiyor. Yitik kaybedildiği yerde aranır. Bunu unutmayacağız. Gerilememiz, çöküşümüz hangi alanda başladıysa gelişmemiz, dirilişimiz de oradan olacaktır. İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin ileriye gitmesi imkansızdır. Hele hele üretmeyen, çalışmayan, kendini tekrarlayan bir ülkenin içinde bulunduğumuz bu zor coğrafyada bırakın ilerlemesi, ayakta kalması dahi mümkün değildir. Burada durmak, duraksamak, gerilemekle değil, yıkılmakla eşdeğerdir. Bizi bu günlere ulaştıran Peygamber Efendimizin ‘iki günü bir birine eşit olan ziyandadır’ bu gerçektir. Bizim iki günümüz bir birine eşit olmayacak, olursa zarardayız. Bu millet zarar eden bir millet olmayacak, sürekli kar eden bir millet olacak. Atalarımız kendi hayatlarına hem de vazifelerine bu bilinçle yaklaştıkları için devlet yönetiminden ticarete, diplomasiden eğitime kadar her alanda çığır açan işlere imza atmışlardır” dedi.

“Eğitimi 4 ana önceliğimizden birisi yaptık”
Eğitimi 4 öncelik arasına aldıklarını belirten Erdoğan, “Son 14 yılda hem ülkemizi ileriyi taşımaya çalıştık hem de geçmişin sıkıntılarını çözmenin gayreti içinde olduk. Göreve geldiğimizde ülkemizin eğitim-öğretim altyapısı çok kötü durumdaydı. Şimdi ben öğrenciliğimi hatırlıyorum, bizim sınıfımızdaki öğrenci sayısı 75’ti. Ben öyle sınıflar hatırlıyorum ki ülkemizde 100’ün üzerinde öğrencisi olan sınıflar vardı. Başbakanlığım döneminde bir hedef koydum, bu 30 ve altına inecek. İkinci hedef etap, tek tedrisata yürüyeceğiz. Şimdi buna doğru yürüyoruz. Ben saygıdeğer hocalarımdan bir şey istirham edeceğim ‘ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır’ bunu başarmamız lazım. Eğitimi 4 ana önceliklerimizden birisi yaparak hedefimizi belirledik. Birinci sıraya eğitimi koyduk, ikinci sıraya sağlık, üçüncü sıraya adalet, dördüncü sıraya güvenlik emniyet dedik. Yola böyle çıktık. Türkiye’yi kalkındırmanın 4 temel esası dedik. Yapılacak atamalarda yüzde 50 Milli Eğitime atama yapacağız dedik. Çünkü öğretmen açığımız büyük, bunu gidereceğiz dedik. Bütçe payında aslan payını eğitime vereceğiz dedik, 14 yıldır bu gerçekleşiyor. Biz göreve geldiğimizde Osmanlı döneminden kalanlarla birlikte tüm cumhuriyet tarihimiz boyunca sadece 346 bin derslik inşa edilmişti. Biz bu rakama 2002 ile 2016 arasında 270 bin yeni derslik ilave ettik. 2002 yılında 506 bin öğretmenimiz hizmet verirken, aynı dönemde biz 561 bin yeni öğretmen ataması yaptık. Şuanda emekli olanlar var, bunları çıktığımız zaman 904 bin öğretmen okullarımızda görev yapıyor. Eksiğimiz var mı? Tabi ki var. Bunları peyderpey aşacağız. 81 vilayetimize anaokulundan ilkokula, ortaokuldan liseye, üniversiteye çok sayıda eğitim-öğretim kurumu kazandırdık. Yurtları ve pansiyonları ile spor salonları, laboratuvarları ile ülkemizin eğitim altyapısını yeniledik. Kitapları ücretsiz dağıtarak maddi durumu sınırlı ailelerimizin üzerindeki yükü ortadan kaldırdık. Burs ve kredi imkanlarını genişleterek, şartlı nakil transferleri gibi yeni imkanlar getirerek okumak isteyen evlatlarımızı destekledik. Çocuklarını okullara göndermeyenlere ‘haydi kızlar okula’ kampanyasını sağolsun eşim başlattı, bu süreci devam ettiriyoruz. Bu süreçte öğretmenlerimizi ihmal etmedik. Müfredatımızda eksiklerimiz oldu, hala var. Temenni ederim ki şuan bunlar da gideriliyor. Öğretmenlerimizi her açıdan güçlendirmeyi, onlara huzurlu çalışma ortamı sağlamayı kendimize en büyük görev addediyoruz. Ülkemizin şartları genişledikçe, imkanlarımız arttıkça bunları öncelikle öğretmenlerimizin istifadesine sunmaya devam edeceğiz. Sizlerin emeğinin özverisinin maddiyatla ölçülemeyeceğinin bizler farkındayız. Öğretmenlerimizin de mesleğine gönül eksenli yaklaştığına inanıyorum” diye konuştu.

“Öğretmenlerimiz sadece öğrencilerimizin akıllarına hitap etmiyor, onların kalplerine de hitap ediyor”
Bir öğretmen yaptığı mesleğe sadece iaşesini sağladığı iş olarak bakması durumunda o öğretmenin insan yetiştirmesinin çok zor olduğunu kaydeden Erdoğan, “Öğretmenlerimiz sadece öğrencilerimizin akıllarına hitap etmiyor, onların kalplerine de hitap ediyor. Hepimizin geçmişine baktığı zaman aklımızda kalan bazı hocalarımız var, bütün hocalarımız aklımızda değildir. O kalanlara baktığınız zaman onlar gönlümüze hitap edenler olmuştur. Benim bir hocam vardı ki, Allah rahmet etsin, o bizi her Cumartesi ders bitince alırdı üst düzey profesör hocamızla 15 günde bir gayet güzel bir yerde sohbet yaptırırdı. Ben o hocayı unutabilir miyim. Şuanda öldü, yine unutmuyorum. O bizi o hafta sonunda da bir nakkaş gibi kendi hocasını getirmek suretiyle işliyordu. Şimdi yeni bir kavram var rolmodel, öğrencilerine örnek olan öğretmenlerimiz evlatlarımızın kişiliğini, hayata bakış açısını da şekillendiriyor” şeklinde konuştu.

“Memuru olduğu devlete kılıç sallayan kim olursa asla affetmeyeceğiz”
Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet vurgusunu yineleyen Erdoğan, PKK’ya kucak açan Avrupa ülkelerini eleştirdi. Özellikle Almanya’nın PKK’lılara yönelik tavrını eleştiren Erdoğan, “Bu can bu tende olduğu sürece biz hakkı her yerde söylemeye devam edeceğiz. Sıfatı ne olursa olsun bu milletin dişinden tırnağından, çocuklarının rızkından ayırdığı kaynaktan maaş alırken, memuru olduğu devlete kılıç sallayan kim olursa asla affetmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Müfredat başta olmak üzere sistemdeki güncellemeleri süratle yaparak yolumuza devam edeceğiz” diyen Erdoğan, Türkiye üzerinde kimsenin operasyon düşünmemesi gerektiğini, bunun bedelini ağır ödeyeceğini söyledi. Erdoğan, “Yeni Türkiye’nin doğuşunu artık kimse engelleyemez. Yeni Türkiye’yi eğitimle, öğretimle, hikmetle, topyekûn kalkınma hamlesi ile inşa edeceğiz. Üstat Nurettin Topçu veciz bir ifade ile şunu söylüyor ‘bin yıllık irade, bin 400 yıllık karakter ile yeni Türkiye’yi inşa edeceğiz.’ Mesleğinizi yaparken aşkınız, sevdanız daim olsun” açıklamasında bulundu.
OGÜNhaber