Türk Amerikan İş Adamları Derneği (TABA/AmCham) Genel Başkanı Ali Osman Akat, OGÜNTV'ye önemli açıklamalarda bulundu.

Ali Osman Akat, Türk Amerika ticari ilişkilerini OGÜNTV'ye anlattı

OGÜNTV ÖZEL - Türkiye ile Amerika arasındaki ticari, ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirme amacı ile 1987 yılında kurulan Türk Amerikan İş Adamları Derneği’nin Genel Başkanı Ali Osman AKAT, ofisinde OGÜNTV’ye özel açıklamalarda bulundu.

Derneğin etkinliklerinden, Türkiye-Amerika ticari ilişkilerinin mevcut ve olması gereken durumundan ve TABA yatırım ajansından bahseden AKAT, ‘Olması gereken ticari hacmin çok altında ticaret yapıyoruz’ dedi.

Dernek başkanı olduğunuzdan beri yapılan çalışmaları merak ediyoruz.  Nasıl ilerliyor, istediğiniz gibi mi, beklentilerinizi karşıladı mı?

Dernek başkanı olduğumuzdan beri iyi bir ekip kurduk, yönetim kurulumuzla beraber. Fakat başlangıçta bizim çalışmalarımızın hızına birdenbire fren veren bir vize krizi başladı. Biz de tamamen olağanüstü hal varmış gibi aramızda toplandık. Bununla ilgili neler yapabiliriz diye, stratejimiz, belirledik. Vize krizinin Amerikan markasına, Amerika'nın kendi olgularına zarar verdiğini, ticarete zarar verdiğini, bu sistemin içinde vize krizinin daha yükselmemesi için neler yapılabilir, bunların stratejilerini geliştirdik. Ve bu bağlamda çalışmalarımızı başlattık. Ardından da biliyorsunuz ciddi bir çalışma yaptık. Amerika seyahatlerimiz oldu, Türkiye'deki Amerikan firmalarıyla, Amerika'daki Türk yatırımı olan firmalarla ciddi görüşmeler yaptık. Bunun devamında senatoya kadar uzadı çalışmalarımız.

Amerika - Türkiye arasında yaşanan son siyasi olaylardan sonra, Amerika ile olan ticaretimiz etkilendi mi?

Şimdi, etkilendi gibi piyasada ve basında hissedilse bile, aslında ticari hacmimiz %50 arttı ve artmaya da devam ediyor. Tabi bu olay olmasaydı belki daha da iyi konumlara gelecektik, çünkü normalde olması gereken bir ticari hacmin çok altında ticaret yapıyoruz, işte bunun için de e-ticaretimiz çok zayıf, işte tamamen katma değeri yüksek ürünleri çok az satılıyor, genelde bitmiş mamullere yönelik satışlar çok düşük. Bir algı var işte “Biz Made in Turkey ile çok zor satarız Avrupa’ya” gibi. Ama Amerika'da ‘Made in Turkey’, ‘Made in China'ya bakmıyorlar, 'Ürün Amerikan standartlarına uygun mu? Beğendim mi? beğendim, o zaman alıyorum' diyorlar. O yüzden bu önyargıları yıkmak için biz detaylı çalışmalar yürütüyoruz.

İstanbul Ekonomi Zirvesi kapsamında konuşmanızda "İhracatı artırıcı ürünler geliştirmeliyiz" demiştiniz. Bu kapsamdaki ürünler için çalışmalar yapılıyor mu?

Tabi şuan KOBİ’lere yönelik daha büyük çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle, işte Mardin'deki bir tel karı üreticisinden tutun da, küçük takı üreticileri, işte kozmetik sanayisindeki üreticiler, bunların Amerika'ya öncelikle küçük bir depo açıp, direk internet üzerinden satışlarını başlatıp, daha sonra büyümelerini sağlayacak altyapı çalışmalarını yürütüyoruz. Bununla ilgili de deneme çalışmaları da başladı. 

Dövizdeki hareketliliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dövizin, işte sürekli inip çıkması, stabil olmaması, işadamı iş dünyasını müthiş bir şekilde etkiliyor. Şimdi döviz birdenbire işte belli bir seviyeye çıktı, işte vize krizinin öncesinde bir top seviyeyi gördü, şimdi düştü, bu arada tedarikçiler fiyatları yükseltiyor, sonra düşüm istiyorsunuz, 'ya yükselirse' diye bir korku var ortada. O yüzden stabil olması, iş dünyası için en önemli şey. Dövizin çok çok yüksek olması veya çok düşük olması önemli değil, önemli olan stabil bir şekilde aynı seviyelerde devam etmesi. Belli bir oranda, uçuk rakamlarda inip çıkması, bunlar inanın iş dünyasını çok etkiliyor, yatırımcıyı korkutuyor, borsadan tutun da en küçük imalatçıyı bile etkiliyor bu.

Amerikan şirketleri daha çok savunma ve yazılım üzerine. Peki ülkemizde bu sektörler ile ilgili yeni girişimler yapılacak mı?

Zaten Amerikan firmaları Türkiye'ye geldiği zaman, bir 'know how' da getiriyorlar. Yani işte ‘Amerikan sermayesi Türkiye'ye geldi. Türkiye'den faydalanıyor’ gibi değil. Türk ekonomisine de fayda sağlıyor bunlar, know how veriyor, Türkiye'de yan sanayiler oluşuyor bununla ilgili. Bugün bir savunma sanayi firması bir yedek parçasını Türkiye'de üretmeye başladığı zaman, ki bunun birçok örneği de var. Skorski'nin bazı parçaları Türkiye'de üretiliyor. Bu inanın altında 100-150 tane ufak atölyeye iş veriyor bunlar. Veya kendi içinde ayrıca fabrikasyon bir üretim yapıyor.

Bu alt sanayiye de destek vermiş oluyor. Bunun gibi sırf yazılım veya sırf savunma sanayi değil biz diğer üreticilere de , know how'ı olan, teknolojisi olan üreticileri de Türkiye'ye çekmek istiyoruz. Çünkü, Türkiye'nin stratejik konumunun uygun olduğunu, 3.5 saatlik uçuş içerisinde, düzgün bir merkez olduğunu, bunları düzgün bir şekilde Türkiye'nin reklamını Amerika'da yapıyoruz bu bağlamda. 

Amerika'da ülkemiz aleyhine lobi faaliyetleri oluyor, Siz bu lobi faaliyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnanın bütün dünyada, değişik ülkelerde her zaman için bu lobi faaliyetleri oluyor. Türkiye'nin şu anki konjonktürde yaşamış olduğu 15 Temmuz krizi, başka krizler, oradaki FETÖ olgusu, biz bunların hiçbirine bakmıyoruz. Biz, ticareti nasıl arttırırız, nasıl ticaret yaparız, gümrükte mobbing uygulanıyor mu uygulanmıyor mu gibi. İnanın bu vize krizi sürecinde hiçbir Türkiye firmasının malı, Amerika'da takılmadı. Biz buna bakıyoruz. İhracatı etkilemedi. İşte Amerika'dan Türkiye'ye giderken vize krizi yaşandı veya gelirken vize krizi yaşandı ama ürünlere vize krizi yaşattırmadık. Yani bunun olmaması için her türlü konjonktürü zorladık, ve hiçbir şekilde olmadı. Ve biz de işin başından beri bu iş en fazla 3 ay sürer dedik, 3 ay içinde bitti.

'Bununla ilgili mücadele yaptık mı?' yaptık. Onunla da uğraştık. İnanın, hem dışişleri bakanlığımız hem ekonomi bakanlığımız, başbakanımız ve cumhurbaşkanımızın katkısıyla, Amerika seyahatlerinde de bulunduk. Orada başbakanımızla, dışişleri bakanımızla, onlar politik bağlamda görüşmeler yaparken, biz ticari kanalda görüşmeler yaptık. U.S. Chamber'la görüştük. Ticaret bakanlığıyla görüştük. Oradaki iş dünyasıyla, bu işin bu problemin daha fazla devam etmemesini sağladık. Oradaki bütün Türk kökenli sivil toplum örgütleriyle bir araya geldik, bunun toplantılarımıza veya birleştirme konusunda zarar vermemesi için neler yapılabilir gibi daha çok yapıcı ve birleştirici konulara girdik biz. 

TABA Yatırım Ajansı oluşturulma süreci nasıl gidiyor?

TABA Yatırım Ajansı, zaten bu söylediğim konjonktürde, en önemli şey bir yatırımın nasıl yönlendirilmesiyle ilgili bizim danışmanlığımız. Amerika bağlantılı diğer Avrupa firmaları da Türkiye'ye geldiği zaman yatırımın nasıl yönelmesi gerektiğiyle ilgili biz destek veriyoruz. Fakat burada biz Türk küçük KOBİ’lerinin Amerika'ya nasıl ihracat yapması gerektiğini, ve Amerika'da serbest bölgeler üzerinden nasıl ürünlerini satabileceklerini, bunların danışmanlığını da vererek, Türk ihracatının Amerika'ya artmasını, Amerika'daki Türk olgusunun, oradaki Türk yatırımcıların da üretim yapıp satabilecekleri konjonktürü oluşturmaya çalışıyoruz. Örnek vereyim bir ürünün son paketlenmesini Amerika'da yaptığınız zaman, FDA onayı, oradaki satışın daha iyi şekilde oluşturulup 'Made in USA' mantığıyla, bir Türk markasını Amerika'ya sokabiliyorsunuz. Bununla ilgili de çalışmaları sürdürüyoruz tabi.




OGÜNhaber