Sanatsal Gerçekler'den herkese merhaba. Sizleri şaşırtacak sanatsal bilgilerle dolu programımızın bu haftaki bölümünde İkonografi sanatını anlattık..

Sanatsal Gerçekler | İkonografi

İnsanoğlu etkilendiği her konuyu sanat ile anlatma gereksinimine girer. Dünya tarihi sanatsız hiçbir zaman var olmamıştır.Sanat, insanın inanç sistemlerinden doğarak gelişmiştir. İnsan inandığı her şeyi sanat eserine dönüştürerek anlatmak istemiş, inancının gerçekliğini gözler önüne sermek için kalıcı eserler bırakarak belki e ispat yoluna gitmiştir. İkonografi olarak adlandırılan kutsal sayılan kişi ve olayların; duvar, mozaik veya ahşap üzerine yapılmış temsili resimleri bu fikrin en belirgin türüdür. İkonalar ikonografi sanatının görselleridir. İkona, Doğu Roma İmparatorluğu’nun yarattığı bir tarzdır. İstanbul’dan Batı’ya ve Doğu’ya yayılmıştır. İkona yapımı çok hızlı bir gelişim gösterdiğinden aslında Bizans resim sanatı Hıristiyan resminin öncülüğünü yapmıştır.  Bu resimler kilisenin ve şehrin din anlayışı ile sosyal yönetimini yansıtan birer aracı olmuştur yani ikonalardan dönemin sosyolojik yapısını ve toplumsal kurallarını okuyabilirsiniz. Kiliselerin var oluşundan bu yana İncil sahneleri, İsa’nın yanında yer alan azizler ve Meryem tasvirleri ikonaların vazgeçilmez temaları olmuştur. Hemen hemen her ikona incil’den bir kesiti sunar bize, bazı ikonalar da kliseyi ,imparatoru,şehri,savaşı,barışı anlatır.  Bir kiliseyi ziyarete gittiğinizde çevrenizdeki ikonalar tarihin kapısını aralayarak sizİ geçmişte yolculuğa çıkarır. Bizans İmparatorluğu’nun kuruluşundan İstanbul’un fethine kadar geçen süre içerisinde İstanbul ikona yapımının merkezi olmuştur.BU nedenle sadece İstanbul ‘da değil Anadolu’nun bir çok yerinde sanat eseri formunda yüzlerce ikona vardır. Her ikona bir hikaye bir olay anlatır. İkonaların anlatımlarına hakim olursak gezimiz tam bir zaman yolculuğuna dönüşür.

Örneğin; Günümüzde Kariye Müzesinde üst örtüde yer alan “Son Yargı” ikonası. Bu ikona, tonozlu üst örtüde yer alır. Tonozun tam ortasında “Gökyüzünün dürülmesi” sahnesi bulunur. Ve bu sahnenin çevresindeki seçilmişlerin koroları daire biçiminde tüm kompozisyonu çevreliyor. Bu gökyüzü rulosu bir melek tarafından taşınıyor ve beyaz renkte boyanmış, altın yaldızlarla bezenmiş. Bu rulo, zamanın sonu geldiğinde göklerin dürülerek toplanacağını sembolize eder. Melek dürdüğü bu gökleri iki eliyle başının üstünde taşımaktadır ve gökyüzünde altın yaldızdan yıldızlar, güneş ve ay tasvir edilmiştir.
İkonografinin önemli eserlerini Ayasofya’da görebilirsiniz.

İmparator Kapısı üzerinde yer alan 6.Leon İkonunda; İsa, arkalıklı bir taht üzerinde oturmakta, sağ eliyle takdis eder durumda, sol eliyle sayfaları açık bir İncil tutmaktadır. İncilin üzerinde Grekçe " Barış Sizinle Olsun. Ben Dünyanın Nuruyum" ibaresi yazılıdır. Sağ tarafta madalyon içerisinde Başmelek Cebrail (Gabriel), sol tarafta ise madalyon içerisinde Hz. Meryem tasvir edilmiştir. İsa'nın ayakları dibinde ona secde eder durumda Doğu Roma İmparatorlarından VI. Leon ( 816- 912) yer almaktadır.Bu ikon 10. yüzyıla tarihlenmektedir.
 Ayasofya'nın en önemli figürlü ikonalarından olan , Sunu İkonası; Fossati tarafından Ayasofya'da yapılan onarımlar bitmek üzereyken 1849 yılında ortaya çıkartılmıştır. Simetrik bir düzene sahiptir. Panonun zemini yine altın varaklı mozaiklerden meydana gelmiş, ortada arkalıksız bir taht üzerinde Hz. Meryem ve başının iki yanındaki madalyonlarda METER ve THEOU yani "Tanrı Anası" olduğunu ifade eden kelimelerin kısaltılmış monogramları bulunmaktadır. Hz. Meryem'in kucağında Çocuk Hz. İsa tasvir edilmiştir. Hz. Meryem'in solunda kentin kurucusu olan İmparator I. Konstantinos, elinde İstanbul kentini temsil eden maket tutmaktadır. İmparator I. Konstantinos'un yanında yukarıdan aşağıya doğru koyu mavi harflerle Grekçe; "Azizler Arasında Büyük İmparator Konstantinos" yazılıdır. Hz. Meryem'in sağında ise İmparator Justinianos, elinde Hz. Meryem ve Hz. İsa'ya takdim ettiği Ayasofya maketini tutmaktadır. Yanında yukarıdan aşağıya doğru koyu mavi harflerle Grekçe; "Hatırası Ünlü İmparator Justinianos" yazmaktadır. Bu mozaikte, İmparator I. Konstantinos ve İmparator Justinianos'un ellerinde tuttukları maketleri Hz. Meryem'e sunmaları ile Hz. Meryem'in, şehrin ve kilisenin koruyucusu olduğu vurgulanmak istenmiştir.

Göreme Açık Hava Müzesi’nde yer alan Tokalı Klise ,dönemin Bizans imparatoru tarafından yaptırılan ikona içerikleri kadar kullanılan boyanın değeri ve teknik ustalıklarıyla da eşsiz sayılır. Resimlerin bir bölümü İsa peygamberin yaşamına ait tüm kutsal olayların 31 farklı sahneyle resmedildiği dünyadaki tek örneği oluşturuyor. Kliseyi gezdikten sonra incil’i sayfa sayfa okumuş gibi olursunuz. İncil’i anlatan duvarlarında Hristiyanlık tarihi kronolojik olarak resmedilmiştir.

XI. yüzyılda yapılan ve Göreme Açık Hava Müzesi’nde bulunan Karanlık Kilise, Kapadokya’nın en iyi korunmuş kiliselerinden. Küçük bir pencereden sızan ışık dışında başka ışık almaması da günümüze bozulmadan gelmesinin en önemli sebeplerindendir. Merkezi kubbesinde bulunan sahneler; Hazreti İsa’nın bir elinde İncil tuttuğu, diğeriyle ise kutsama işareti yaptığı İsa tasviri, birçok şekilde betimlenmiş melek tasvirleri, ortadaki apsiste bir yanında Vaftizci Yahya, diğer yanında Hazreti Meryem’in insanlığı bağışlaması için yalvardığı Hazreti İsa’nın olduğu Deesis sahnesi, Hazreti İsa’nın doğumu, Hz. İsa’nın öldükten sonra ölüler diyarı Hades’e gidişi ve şeytanı ayağının altına alışını gösteren Anastatis sahnesi, son akşam yemeği, kiliseye bağışta bulunanların portreleri, İncil yazarları ve Tevrat sahneleri.klisenin duvarlarında sıralanır.

Bu ikonaların anlatımları gibi her ikonanın bir dili bir ruhu vardır. Zamanın ruhunu anlayabilmek için sanatsal okumalara hakim olmak ve her sanat eserinin içinde var olan yaşanmışlıkları yakalamak gerekir. Tarih boyunca her millet her toplum bir sonraki nesline izler bırakır ,İzleri, takip ederek sanatsal gerçeklere ulaşılabilir. Sanatsal gerçekler dünyayı anlamamıza yeter.
OGÜNhaber