Sanatsal Gerçekler'den herkese merhaba. Sizleri şaşırtacak sanatsal bilgilerle dolu programımızın bu haftaki bölümünde Foley Sanatı'nı anlattık..

Sanatsal Gerçekler | Etkileyici Foley Sanatı

Hayatın yansıması , birçok yaşamın aynasıdır 7.sanat … Filmlerin gerçeklik algısını en yüksek dereceye getirebilmek için, tarih boyunca gelişmesini sürdüren bir sanat dalıdır sinema. Gerçeklik algısı, hayatla birebir uyumlu hale getirilmiş filmler izleyicileri etkileyebilir ve unutulmaz olurlar. Bu nedenle filmde kullanılacak olan her detay ne kadar özenli ne kadar profesyonel uygulanırsa, senaryo o derece kalıcı etki bırakabilir. 7. Sanatın bugün geldiği yerde sadece görüntünün değil, seslerin , müziklerin hatta efektlerin bile bir matematiği ve amacı vardır. Öyle ki; diyalogun sınırlı olduğu ancak hayatta karşılaştığımız seslerin birebir formunu kurgusunda uygulayan filmler, sinema tarihine adını yazdırmayı başarmıştır.

Teknik gelişmelerle paralel ilerleyen sinema, kreatif düşüncenin de etkisiyle ilerlemiştir. Tek bir makaraya kayıt yapılmasından dolayı, sinemanın ilk yıllarında, filmler sessiz olarak çekilmiştir, izleyici etkisini arttırabilmek için ek olarak canlı piyano çalınmıştır. 1920’lerin sonundaysa, nihayet ayrı bir banda kaydedilen sesin; görsel kayıtla senkronizasyonu sağlanmış ve sonunda sesli filmlere geçiş gerçekleşmiştir. 

Ses ve müzik, sinema ontolojisi bakımından birbirlerinden tamamen farklıdırlar. Müzik, duygu durumuna hitap eden bir yapıdayken ses, bizzat gerçeklikle ilişkide açığa çıkmaktadır.

1923 yılında Amerikalı Jack Donovan Foley tarafından ortaya çıkartılan doğal ses kaydı çalışmaları, bir filmde bulunması gereken sesleri, stüdyo ortamında üretip kaydetme işlemi olan ‘Foley Sanatı’nı doğurmuştur. Bu işi yapan kişilere de ‘Foley Artisti’ ya da ‘Foley Sanatçısı’ denilmiştir.

Bir filmi izlerken aklımıza gelip gelmeyecek her türlü sesin, çekim sonrası post prodüksiyon aşamasında, doğru materyalleri kullanarak görüntüyle senkronize bir şekilde foley sanatçısı tarafından dublaj yapılarak kaydedilmesi oldukça zor ve yaratıcılık isteyen bir işlemdir. Çünkü istediğiniz efekti elde etmek için farklı objeler kullanmanız gerekebilir. Örneğin, küçük bir leğene kum doldurup, iki büyük kahve fincanı yardımıyla dörtnala koşan bir at efekti yaratmak gibi.
Foley, bütün görüntülü prodüksiyonlarda kullanılması gereken bir tekniktir. Fakat zahmetli ve zaman alan bir iş olduğu için, film bütçesinden ödenek ayrılması gerekir, bu nedenle de bazı küçük bütçeli prodüksiyonlarda foley yapılmaz. Bu işlem film post prodüksiyonlarının ses aşamasının en önemli işlemlerinden birisi olmakla beraber Foley tekniği 1940’lı yıllardan bu yana hemen hemen aynı kalmıştır diyebiliriz. Günümüz foley sanatının tarihine baktığımızda tek farkın günümüzde kayıtların analog bantlara değil de dijital ortama yapılıyor olmasıdır.

Foley çalışması yaparken sahnedeki diyalogların ve oyuncudan çıkan her türlü sesin en iyi şekilde kaydedilmesine yoğunlaşılır. Bu sırada ortamda oluşan sesler , istenilen kalite ve güçte kaydedilmeyebilir. Çünkü oyunculardaki mikrofonunun giysinin altında olması nedeniyle konuşma sesi bile istenilen parlaklık ve doğallıkta olmayabilir. Giysinin mikrofona sürtünmesi ile diyalogların üzerine istenmeyen (artefact) sesler kaydedilmiş olabilir. İki oyuncunun örneğin kucaklaşmak için birbirlerine sarıldıklarında yaka mikrofonlarından çok boğuk bir ses kaydedilmiş de olabilir. İşte bunlar için post-prodüksiyon aşamasında ses tasarımı yapılırken bu bölümler tamamen sıfırdan yaratılır. Bu aşama da Foley işlemini gerekli kılar.

Var olan sahnelerin tüm diyalogları tekrar kaydedilir, o anda ne oluyorsa o anın ses efektleri de stüdyoda kaydedilir. Yani; yürüyen kişinin ayak seslerinden kapı seslerine, en ufak bir anahtar sesinden saçını kaşımasına kadar her şey sonradan stüdyoda kaydedilir Ve en sonunda filmle senkronizasyonu sağlanarak kurgusu yapılır. Foley stüdyolarında aklınıza gelen gelmeyen birçok eşya,nesne mevcuttur. Çünkü herhangi bir filmde herhangi bir objeye ihtiyaç duyulabilir.
Bu sanatı icra edenler , ilgili sesi oluşturmak için hangi materyalleri kullanacakları konusunda zamanla deneyim kazanır. Mesela, bir foley sanatçısını izlerken bir tişörtü hızlıca gerip bırakmasını anlayamayabilirsiniz ama o, filmdeki kalp atışı sesini çıkarmanın yöntemini bulmuş olabilir. Ya da aksiyon sahnelerindeki kemik kırılma sesi için pırasa ve havuç kırabilir. Foley sanatında bir nesne birden çok amaçla da kullanılabilir, bunun yanında su sesleri için küvet veya küçük havuz, ayak sesleri için de tahta, mermer ve benzeri yüzeyler bulunur. Bunlardan dolayı foley için orta ve büyük kayıt odalarına ihtiyaç vardır.
Bu nedenle, foley yapan bir kişinin doğayı ve ortamı iyi gözlemlemesi, dinlemesi, duyduğu sesleri en ince ayrıntılarına kadar analiz edebilmesi, o seslerin benzerini, hatta daha iyisini nasıl bir yöntemle yeniden oluşturulacağı konusunda vizyon sahibi olması gerekmektedir. Kısaca foley ustaları gerçek birer sanatçıdırlar. Foley sanatçısı olmanın yolu usta çırak ilişkisine dayanır.

Bu sanatın Türkiye’deki temsilcilerinden Ali Ören, foley sanatının ülkemizdeki başarılı bir temsilcisidir.

Foley sanatı sadece sinema da değil klip ve reklam filmlerinde de izleyiciyi etkilemenin en temel yoludur.

Pek bilinmeyen ancak beyaz perdeye büyük katkısı olan foley sanatı başarılı bir filmin ana unsurudur. Oscar ödüllü filmlerin ses tasarımcısı ve yönetmen Walter Murch’ün dediği gibi ‘Ses ne kadar iyiyse görüntü de o kadar iyidir! ‘.
OGÜNhaber