DEİK Başkanı Olpak, 'Seçim dönemleriyle ilgili (döviz) spekülasyonu her zaman duyuyoruz. Bu ülke 1-1,5 aylık dayaklarla yıkılacak bir ülke değil.' dedi.
24 Haziran seçimlerinin ekonomi üzerine etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Olpak, seçimin demokratik hayatın vazgeçilmezi olduğunu, şeffaf şekilde yapılmasının arzu edildiğini belirterek, bu anlamda Türkiye'nin seçim karnesinin de genel itibarıyla olumlu olduğunu söyledi.
Olpak, seçimlerin çok sık olmasının iş hayatının sevmediği alanlardan birisi olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Her seçim döneminin öncesi ve sonrasının ekonomide kayıpları olur. Seçim konuşulmaya başlandığında 'bürokratik çarklarda benim üstünde, onun üstünde mekanizmalarda nasıl değişim olacak' diye beklenti oluyor. Normalde 2019'un ilkbahar ve sonbaharında beklediğimiz seçimlerin bu yılın sonuna doğru olabileceği konuşulmaya başlanınca beklenti oluşmaya başladı. 'Şüyuu vukuundan beter'dir hikayesi çok konuşulur. Bence bu seçim yapılacaksa olabildiği kadar hızlı yapılması iş dünyasının tercih ettiği bir şeydi. Sonucu milletimizin kararıdır. Hayırlı olsun."
Sermayenin belirsizlikten hoşlanmadığını ifade eden Olpak, Türkiye'de 24 Haziran'da bir kararın verilecek ve uzun süredir üzerinde tartışılan sistem değişikliğinin fiilen devreye girecek olmasının Türk iş dünyası ve yurt dışındaki muhatapları tarafından pozitif olarak karşıladığını dile getirdi.
Olpak, seçim sonrasında kurumlar arasındaki uyumun sağlanması, bürokraside hızlı bir değişim sürecinin geleceği beklentisinin bulunduğunu aktararak, "25 Haziran sabahı her şey değişecek' dersek mutsuz oluruz ama o değişimin ciddi bir başlangıcı olacaktır." dedi.
"(Zeytin Dalı Harekatı) Yabancı yatırımcılar sorun olarak görmedi"
Zeytin Dalı Harekatı'nı yabancı yatırımcının nasıl karşıladığına ilişkin soru üzerine Olpak, yabancı yatırımcı açısından bakıldığında bunun dün başlanan bir operasyon olmadığını, uzun süredir devam ettiğini ve ticari hayata bir etki yapmadığının görüldüğünü aktararak, "Yatırımcı gözüyle bunu yabancı yatırımcılar sorun olarak görmedi." diye konuştu.
OHAL'e ilişkin soru üzerine Olpak, Avrupa Birliği (AB) denildiğinde ilk akla Brüksel'in geldiğini, ana caddelerinde belki 100 adımda bir tam teçhizatlı askerlerin görüldüğünü belirterek, "Biz bunları sorduğumuzda 'Bu OHAL'den daha ileri bir durum değil mi?' diye, böyle anlattığınızda 'Haklısınız' diyorlar. OHAL ilanından bugüne kadar baktığınızda neredeyse 2 seneye gelmek üzereyiz, o günden bugüne kadar doğrudan yabancı yatırım artışında aşağı giden bir grafik yok. Portföy yatırımları açısından da dengesiz giden bir tablo yok. Demek ki yabancı yatırımcı fotoğrafı gayet güzel bir şekilde okuyor. Para getirmeye devam ediyor. Para korkaktır, tedirgindir, para bir yerde sıkıntı varsa kalmak istemez." şeklinde konuştu.
"Bugünkü 4,30'lara gelen seviyeden mutlu musun Nail?' Mutlu değilim"
Olpak, Türkiye'de dövizden anlaşılanın dolar olduğunu aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
"Dış ticaretinin yarıdan fazlasını avro ile yapan bir ülkede biz döviz deyince önce dolar anlıyoruz. 'Dolardaki hareket her şeyi belirliyor' diye aslında değil. Dolar mantığıyla baktığımızda 'Bugünkü 4,30'lara gelen seviyeden mutlu musun Nail?' Mutlu değilim. Günlük döviz hareketleriyle yorum yapan birisi de değilim. Geçen yıl Türk lirasının dolar karşısındaki değişimi kamuoyu algısının tam tersine çok sınırlı. 2017'de dolar karşısında TL ne değer kaybetti, ben yüzde 7,8 diye hatırlıyorum. Bunun sebeplerinden birisi avronun dolar karşısında değer kazanmasıydı. Seçim dönemleriyle ilgili (döviz) spekülasyonu her zaman duyuyoruz. Dış piyasalardan rakamı da fazla olmayan meblağlarla oynanarak bunun yapıldığını duyuyoruz. Eğer sırf seçim dönemleriyle ilgiliyse ben bunun çok problem olmayacağını düşünüyorum. Bu ülke 1-1,5 aylık dayaklarla yıkılacak bir ülke değil. Biz bunu test ettik, yaşadık. İnşallah sadece orayla sınırlı kalan bir hadisedir. Biz de 24 Haziran sonrasında devam ederiz."
İş adamlarına yönelik tavsiyelerde bulunan Olpak, "Üretim ve ticaretten para kazananlar, kendinizi riske atacak, paradan para kazanma gibi yollara gitmeyin. Hangi para biriminden geliriniz varsa o para biriminden borçlanın. TL geliriniz var ve dolar bazında ödeme yapmak zorundasınız o zaman hedge mekanizması veya farklı mekanizmalar kullanmaya çalışın. Maliyeti minimize edin. Piyasanın altın kuralı bu." dedi.
"(Merkez Bankası'nın faiz açıklaması) Sadeleştirilmesi gerektiğine inananlardanım"
Olpak, Merkez Bankası'nın tavrına da işaret ederek, Merkez Bankası uzmanı olmadığını ancak sonuçlarından etkilenen birisi olduğunu, Merkez Bankası'nın açıklamalarında faizle ilgili 4 ayrı politikanın bulunduğunu söyledi.
"4 ayrı faiz politikası indirilemez mi?" diye soran Olpak, "Yok 'gecelik geç likidite, politika faizi' diye başlayan bizim bile anlamakta zorlandığımız yerler var. Bunun sadeleştirilmesi gerektiğine inananlardanım. Ben anlayamadığım için inanıyorum. Merkez Bankası yetkililerinin belki başka gerekçeleri vardır ama ben daha kolay anlamak istiyorum. 'Sokaktaki vatandaş' o da daha kolay anlamak istiyor. Dünkü müdahale kurları oynatmadı ama muhtemeldir ki belki başka bir oynamanın önüne geçme şeklindeydi. Bir miktar daha hızlı gidilmesini bekleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
"Ekonomide kırılgan bir nokta görmedik"
Türkiye ekonomisi için bu yılın ilk çeyreğinde 2017’nin son çeyreğine uygun bir büyümenin gelebileceğini aktaran Olpak, Orta Vadeli Plan'da (OVP) yüzde 5,5 olarak açıklanan 2018 toplam büyümesinin de bunun en az 1 puan üzerinde, yüzde 7 bandında gerçekleşmesini beklediğini söyledi.
Bu yıl için ekonomide kırılgan bir nokta görmediğini belirten Olpak, şunları kaydetti:
“Tam tersine, hükümet bir kısmı 2018’e, bir kısmı daha sonraki süreçlere yansıyacak bazı paketler açıklıyor. Özel teşvik paketleri, yatırım olduğu için 2018’e yansımasını hemen beklemeyiz ama bu yıla onun rüzgarı, pozitif havası yansır. Bu da önemlidir. Çünkü ekonomi beklenti yönetimidir. Ekonomi düne değil yarına, geleceğe yatırım yapar. O pozitif rüzgar bizim açımızdan önemli. Ayrıca geçen hafta sayın Başbakan’ın açıkladığı paketlerin de piyasaya yansımalarına bakıldığında, ben 2017’ye göre 2018’in toplam ekonomik değerlendirmesinde herhangi bir sıkıntı ve kırılganlık olacağını düşünmüyorum. Hatta daha da iyi olacağı kanaatindeyim.”
"Türkiye Sahraaltı Afrika'da avantajlı"
Nail Olpak, her bölgenin sunduğu fırsatlara ayrı ayrı odaklanarak çalıştıklarını, imkanlar barındıran ve kendilerinin de yoğunlaştığı Sahraaltı Afrika'nın, Türkiye açısından hem bugün hem orta hem de uzun vadede sonuç verecek bir bölge olduğunu söyledi.
Türkiye’nin bu bölgede avantajlı olduğuna işaret eden Olpak, “Gittiğimizde bize bizzat ‘Siz sadece kendiniz kazanmak için buraya gelmiyorsunuz, bizim de kazanmamıza fırsat veriyorsunuz. Biz sizi bu yüzden tercih ediyoruz” diyorlar. Bu önemli.” ifadelerini kullandı.
"Türkiye’de her şeye rağmen çarkların dönmesiyle ilgili sıkıntı yok"
Olpak, erken seçim kararı alınması üzerine 29 Nisan’da planlanan Özbekistan seyahatinin ertelenebileceği beklentisi oluştuğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Nisan’da katıldığı DEİK Genel Kurulu’nda kendisine ilk olarak “Özbekistan ve Kore’ye çok güçlü gidiyoruz değil mi?” diye sorduğunu anlattı.
Bu seyahatlerin devam etmiş olmasının iş dünyası açısından önemini vurgulayan Olpak, şunları kaydetti:
“20 gündür seçim atmosferine girmiş ve Türkiye’de siyasal sistemin değişiminin uygulanacağı bir süreç var. Klasik bir politikacının şunu demesini bekleyebilirdik; ‘Arkadaşlar, bu yurt dışı seyahatler sizin işleriniz için önemli. Bizim siyasi görüşmelerimiz açısından da önemli ama 24 Haziran hepsinden önemli. Bunlar biraz kenarda kalsın. Gelin buna 25 Haziran’dan sonra bakalım.’ Ama böyle denmedi. Sayın Başbakan’la İspanya’daydık. Sonrasında Cumhurbaşkanımızla iki ülkeye gittik. Devamında Sırbistan Cumhurbaşkanı’nı biz pazar günü burada ağırladık, pazartesi günü Ankara’daydı. Bir değişiklik olmazsa yarın sayın Başbakan’la Kuveyt seyahati söz konusu.
Bunun anlamı şu; iş dünyasının takvimi çalışmaya devam ediyor. Ülke yönetiminin bu konudaki kararlılığını, biz iş dünyası olarak son derece önemsiyoruz. Bu dış dünyanın algısı açısından da önemli. Demek ki Türkiye’de her şeye rağmen çarkların dönmesiyle ilgili çok ciddi bir sıkıntı yok. Demek ki bu kadar önemli bir seçim ortamına rağmen, ki rastgele bir seçimden bahsetmiyoruz. Sistem değişikliğinin olacağı bir seçime rağmen buralara bu idareciler zaman ayırıyorsa, bunun sağladığı pozitif algı ölçülemez. Ben bunu çok önemsiyorum. Böyle yaptıklarından dolayı da sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın Başbakanımıza iş dünyası adına teşekkür ediyorum. O seyahatlerde hem devlet kurumları hem de özel şirket anlaşmaları imzalandı. İşte bunlar 2018’i, 2019’u kazandıracak adımlar."