TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 'Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki güven bunalımının derinleşmesine katkı yapacak kararlara imza atılmayacağını ümit etmek isterim.' dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Doğu Akdeniz Sorunlarına Hukuki ve Siyasi Yaklaşım ile TBMM'nin Çözümdeki Muhtemel Rolü Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, "Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki güven bunalımının derinleşmesine katkı yapacak kararlara imza atılmayacağını ümit etmek isterim." dedi.
Toplantı boyunca çok sayıda değerli akademisyen ve alanında yetkin isimlerin Doğu Akdeniz bağlamında pek çok uluslararası hukuk ve siyaset konularını derinlemesine ele alacağını belirten Şentop, "Onların ifade edecekleri fikirler ve ortaya koyacakları görüşler, tezler inanıyorum ki Türkiye'nin sözüne katkıda bulunacak, gücüne güç katacaktır." ifadesini kullandı.
Uluslararası ilişkilerde hangi başlık ele alınırsa alınsın onu diğer sorunlardan, başlıklardan bağımsız olarak anlamanın ve ortaya koymanın mümkün olmadığına işaret eden Şentop, "Hele hele küreselleşen yeni dünyamızda sorunlarda tam manasıyla küreselleşmiştir. Dolayısıyla bu sempozyumda ele alınan ana meselenin yani Doğu Akdeniz'in onu etkileyen ve şekillendiren bütün hadiseler ve süreçlerle ilgisini dikkatle anlamak, hepimizin ortak derdi ve değeri olan Türkiye'nin geleceğine dair öngörülerimizi bu çerçevede ortaya koymak durumundayız." diye konuştu.
İlgilisi fazla, sorunları karmaşık ve enerjisi son derece yüksek olan bölgenin, ülkeler arasında çatışma ve çekişme konusu olması sebebiyle uzun süredir uluslararası gündemin ilk sıralarında bulunduğunun altını çizen Şentop, "Bunun en önemli sebeplerinden biri de Türkiye'nin bölgedeki varlığıdır. Türkiye’nin, satın aldığı sondaj gemilerini petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri için göndermesi ve Libya ile imzalanan mutabakat, Doğu Akdeniz meselesini yoğun bir şekilde gündemimize getirmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin attığı adımlar öncesinde de Doğu Akdeniz'in birçok sorunun yaşandığı önemli bir bölge olduğunu anımsatan Şentop, Kıbrıs sorununun bunların başında geldiğini, İsrail ile Filistin arasında yaşanan anlaşmazlık, Suriye iç savaşı ve Lübnan sorununun da aslında Doğu Akdeniz'in sorunları arasında olduğunu dile getirdi. Şentop, aynı şekilde Libya iç savaşının da Doğu Akdeniz sorunları denildiğinde akla gelenlerden birisi olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, şunları kaydetti:
"Türkiye ile Yunanistan arasında adalar denizinde, karasuları, kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması, hava sahası gibi konularda yaşanan anlaşmazlıklar da esasen Doğu Akdeniz sorunları içinde mütalaa edilebilir. Bütün bunlar, Doğu Akdeniz tabanında yer alan enerji kaynaklarının paylaşımıyla olduğu kadar, Kıbrıs, Suriye ve Lübnan gibi ülkeler bağlamında bir nüfuz mücadelesi, Libya gibi zengin doğal kaynaklara sahip ülkelerdeki iktisadi değerler üzerinde kimin veya kimlerin karar verici olacağıyla da yakından alakalıdır. Sömürgeci imparatorluklarının bugünkü varisi olan Batı ülkeleri, bu geçmişten beslenen klasik emperyal dış politikasını hala küresel düzeyde sürdürme çabası içindedir. Sorunların temelinde esasen Batı'nın kendini hala bu eski yaklaşımlarla konumlandırması; Türkiye, Çin, Rusya gibi yeni küresel ve bölgesel oyuncuların varlığını kabullenememesinde yatmaktadır.
Batı'nın bu politikasının hedefi sadece Türkiye'de değildir. Başta Rusya olmak üzere dünyanın diğer yükselen ve etkili olmaya çalışan güçleri de Batı'nın hedefi halindedir. Konu Avrupa Birliğinin de gündemindedir. Bugün toplanan Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nin gündemi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü faaliyetler ile Türkiye’ye karşı alınacak önlemler. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Yönetimi’nin kışkırtmalarıyla bölgesel meselelerde sınırlayıcı ve kısır bir yaklaşıma mahkum olmakla Türkiye gibi Avrupa kıtasını Avrasya'ya dönüştüren büyük bir ufku ve geleceği dönüştürücü imkanlar arasında bir tercih yapmak zorundadır Avrupa Birliği. İngiltere gibi siyasi renk ve tesir unsuru bir ülkenin ayrılmasıyla ortaya çıkan bir kimlik bunalımını aşma mecburiyetiyle karşı karşıya olan Avrupa Birliği'nin, Türkiye'ye yönelik tutumunun bir taraftan da kendi geleceğine dair temel tercihler bakımından da belirleyici olacağını akıldan çıkartmamak gerekmektedir. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki güven bunalımının derinleşmesine katkı yapacak kararlara imza atılmayacağını ümit etmek isterim."