Başbakan Yardımcısı Babacan, Bank Asya'nın TMSF'ye devredilmesine ilişkin, siyasi bir şey olsa 1,5 sene niye beklensin de bugün yapılsın? dedi.

Siyasi bir şey olsa 1,5 sene niye beklensin?

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Bank Asya'nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla TMSF'ye devredilmesi kararına yönelik sorular üzerine, bir süre önce ortaklık yapısıyla ilgili belirsizlikler nedeniyle bankanın yönetim kurulu üyelerinin TMSF tarafından belirlendiğini, bir bakıma sadece yönetim değişikliğine gidildiğini anımsattı.

Babacan, Konuya ilişkin olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) açıklaması dışında bir yorum yapmayı doğru görmediğini dile getirdi.

Kararda, "katılım fonu sahiplerinin haklarıyla mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike oluştuğunun" belirtildiğine dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:
"Bu sadece bir kurulun, BDDK'nın kararı değil, bunun arkasında teknik çalışmalar, raporlar vardır. Çok sağlam bir denetim raporu olmadan kurul bu tür kararları almıyor."

"Farklı bir düşünce doğru olmaz"
Babacan, kararın siyasi olup olmadığı yönündeki soru üzerine, "Siyasi bir şey olsa 1,5 sene niye beklensin de bugün yapılsın? Siyasi bir şey olsa herhalde çok önceden bütün bunlar yapılır geçilirdi, bu kadar uzun süre niye beklensin? Yapılan işlemin mutlaka hukuk zemininde yürümesi, bankacılık temayüllerine uygun olması gerekiyor. Hem BDDK hem de TMSF bunlara dikkat eden kuruluşlarımız. O konuda herhangi bir farklı düşünce doğru olmaz" diye konuştu.

"Eğer farklı bir şey olsa çok daha erken aşamada, çok daha farklı kararlar çıkardı" diyen Babacan, Bu kararların mümkün olduğunca tam incelenerek, konuyu anlayarak, raporlar oluşturarak ve sağlam bir hukuk zemininde alınması gerekiyor. Zannediyorum ki BDDK bu işin hukuk zeminini güçlü şekilde oluşturmuştur" dedi.

AK Parti iktidarları döneminde pek çok alanda mesafe alındığını anımsatan Babacan, ancak mücadele edilmesi gereken daha çok şey olduğunu söyledi.

"Türkiye'yi Yunanistan'a götürür"
İktidarları döneminde sabit gelirlilerin alım gücünün arttığını ifade eden Babacan, "Ekonomimizin gelişme hızıyla, Türkiye'nin kalkınma hızıyla ve devletin imkanlarıyla beraber mutlaka hem asgari ücretimiz hem de emekli maaşlarımız ilerlemeye, vatandaşlarımızın satın alma gücü artmaya devam edecektir. Aksi halde hayali, gerçekçi olmayan bir politikayla geçici refah oluşur. Ondan sonra gelecek bir ekonomik kriz ya da enflasyon bunların hepsini siler süpürür" diye konuştu.

Ali Babacan, "muhalefetin bu vaatleri Türkiye'yi Yunanistan'a mı götürür" sorusuna, "Kesinlikle. Hayali refah ya da hayal üreten politikalar o ülkeyi bataklığa götürür" yanıtını verdi. 

Babacan, son dönemde dış basında yer alan Türkiye'ye yönelik eleştirilere ilişkin, Gezi olaylarından önce Türkiye'yi öven yayın organlarında daha sonra tersi bir rüzgar esmeye başladığını söyledi.

Aynı yayın organlarının dönem dönem kendi hükümetlerini de eleştirdiğine işaret eden Babacan, asıl Türkiye'nin kendi içinde neler yaptığının önemli olduğunu belirtti. Babacan, bu tür yayınlardan etkilenmeden, doğru bilinenlerin yapılmaya devam edilmesi gerektiğini kaydetti.

"Kamu görevinde duygularla yönetim olmaz"
Ali Babacan, görev süresi boyunca bir küskünlüğü olup olmadığı sorusuna, "Kamu görevinde, devlet işinde duygularla yönetim olmaz. Duygular çok ağır basmaya başladığında sonuçlar iyi olmaz. İşin, o günün gereği neyse o yapılır. Bu dönem Türkiye için artıları, eksileri olmuştur ama bilançosu ortaya konulduğunda 12,5 yıllık AK Parti iktidarı Türkiye'nin hemen her alanda ilerlediği bir dönem olmuştur. Bu başarıya bir katkımız varsa, bir tuzumuz varsa, geride bir de hoş seda kalırsa bu bizim için en büyük mutluluktur" yanıtını verdi.
OGÜNhaber