Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 'Ölçümüz Kur'an ve sünnettir. Kur'an'ı sünnetten, sünneti Kur'an'dan ayırmak amaçlı bir takım çalışmalar var, bunları tasvip etmiyoruz.' dedi.

Ölçümüz Kur'an ve sünnettir

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı ise, müftülerin kıydığı nikahlarla ilgili şunları kaydetti:
“Başvurular var fakat şuana kadar 7 nikah kıyılmış. Henüz az sayıda. Çünkü biz böyle bir görevlendirmenin arkasından müftülerimize dikkat etmeleri gereken hususlara dair hukuk müşavirliğimiz tarafından hazırlanan bir genelge göndereceğiz. O genelgeden sonra ona uyarak nikah kıymaları gerekeceği için beklemedeler.”
Kurul tarafından şu anda incelemeye alınan kaç Kur'an meali olduğunun sorulması üzerine Erbaş, “Meallerin sayısı şu anda 19-20 kadar meal var. Ama bunların özellikle yabancı dilden tercümelerini de dikkate alacağız. Hem tercüme noktasında hem de aslına uygun olup olmama noktasında mutlaka buna dikkat edilmeli. Bu konudaki çalışmalarımız devam edecek” şeklinde konuştu.

"Şu anda Türkiye’de tespit edilen meal sayısı 350"

Türkiye’deki mevcut meal sayısına ilişkin Erbaş, 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre şu anda Türkiye’de tespit edilen meal sayısının 350 olduğunu bildirdi. Dini yapılanmalarla ilgili soru üzerine Erbaş, yaklaşık 3 aydır hız verdikleri çalışmalardan birisinin bu olduğunu belirterek, “Onlarca, yüzlerce ne kitaba, ne sünnete uygun olmayan anlayışlar var bizim tespitlerimizde. Komisyonlarımız çalışıyor. Bunlar üzerinden gidiyoruz zaten. Sağlıklı, İslam'a uygun mu değil mi bunlar çalışılıyor” ifadelerini kullandı.

"Ölçümüz Kur’an ve sünnettir"

FETÖ’nün farklı metotları olduğunu anlatan Erbaş, “Biz bu konuda çok hassas, titiz davranıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının her zaman milletimize, devletimize faydalı işler yapanların olduğunu biliyoruz. Ölçümüz Kur’an ve sünnettir. Kur’an'ı sünnetten, sünneti Kur’an'dan ayırmak amaçlı bir takım çalışmalar var, bunları tasvip etmiyoruz. Bununla ilgili hem imamlarımızı hem milletimizi bilgilendirme noktasında bütün vasıtaları kullanıyoruz. Kullandığımız en önemli vasıtalardan birisi de hutbelerdir. Önümüzdeki cuma gününün hutbesi Kur’an ve sünnettir. Her zaman faydalıyı faydasızdan ayırma noktasında çok hassas davranıyoruz. Biliyoruz ki pek çok kardeşimiz dini mübini İslam’ı Kur’an ve sünnet çizgisinden sapmadan anlatıyor. Biz onlara destek oluruz. Yeter ki o çizgiden sapmasın. Derdimiz o çizginin dışında olanları tespit etmek ve rehabilite edebileceğimiz varsa rehabilite etmek, bizi aşan devletin ilgili kurumlarını ilgilendirenler varsa onu da devletle işbirliği yaparız” diye konuştu.

Hadisi şerifler üzerinden bir tartışma yapıldığının hatırlatılması üzerine Erbaş, “Hadislerin sahihliği konusu Diyanet İşleri Başkanlığı öteden beri hem yayınladığı hadis kitaplarını hem de tavsiye ettiği hadis kitaplarında bu noktaya dikkat etmiştir. Sahih hadislerin dışında herhangi bir hadis kitabı basmamıştır” dedi.

Erbaş, bir soru üzerine Diyanet İşleri Başkanlığın her biriminin kendi alanlarıyla ilgili konularda devletin çeşitli kurumlarıyla protokoller yaptığını anlattı. Bu kapsamda cami mimarisi standartları konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile 5. çalıştayı yaptıklarını ifade eden Erbaş, “Cami mimarisi standartları konusunda en kısa zamanda çalışmalarımızın sonucunu göreceğiz. Gazi Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi yapmış olduğumuz çalıştaylarla ilgili bir rapor hazırlıyor. Nisan ayına kadar süre verdik” dedi.

FETÖ konusunda din adamlarının yanılmasının kabul edilemez olduğu eleştirisi üzerine Erbaş, “Hizmet dediler, inançlı gençlik yetiştirme noktasında yapmış oldukları gözle görülür çalışmalar herhalde bunlar onu kapattı. Böyle bir karartma politikalarıyla bizim bile gözümüzün görmememize sebep oldu. Çok yoğun bir çalışma içinde olmaları ve milleti bu şekilde adeta çizgiye sokmuş olmaları. Dindar insanların gittiği okullar değildi onların okulları, dine biraz uzak olan insanlar bile çocuğum terbiyeli yetişsin diye onların okullarına çocuklarını veriyorlardı. Bu anlayışın arka planında yaptıklarını hepimiz görememişiz” dedi.

“O televizyonu kapatma yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığında değil ki, yetki kimdeyse onun kapatması lazım"

FETÖ’nün dışında kendisine cemaat, hoca diyen grupların olduğu kaydedilerek, “İnşallah maşallahı çok kullanıp bir yandan önüne Kur’an-ı Kerim’i koyup, bir yandan da önünde dansöz oynatanlar var. Kur’an-ı Kerim’i önüne alıp dansöz oynatanlara karşı ne yapacaksınız?” sorusu üzerine Erbaş, “Bizim de gördüğümüz zaman tüylerimizi diken diken eden, zaten bakmakta doğru değil öyle bir kanala. Bu kişi vaktiyle Yahudilik, Masonluk kitabını hazırlayan bir grubun başındaydı o kişi. Şimdi kendisi Mason olduğunu söylüyor. Tamamen akli dengesi herhalde bozulmuş. O konuda ceza aldı. Yahudilere ve Masonlara hakaretten ceza aldı. Şimdi öyle. Cezaevinde yatış sebeplerinden birisi de Atatürk’e hakarettir. 90’lı ya da 80’li yıllarda ben çok iyi biliyorum Atatürk’e hakaretten cezaevinde kaldı ama şimdi en büyük Atatürkçü olarak kendisini söylüyor. Dengesi bozulmuş bir insan. Biz bunun doğru olmadığını söylüyoruz. Ama o televizyonu kapatma yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığında değil ki, yetki kimdeyse onun kapatması lazım. İnşallahlar, maşallahlar havada uçuşuyor, dini bir takım referanslar ve orada dansöz oynatıyorsun böyle bir şey olabilir mi?” değerlendirmesinde bulundu.

“Rapor üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor”

Diyanetin FETÖ raporunun derleme kısmının iyi yapıldığı ancak raporlama kısmının zayıf yapıldığı ve bu raporu güncellemeyi düşünüp düşünmedikleri, bundan sonra FETÖ ile ilgili nasıl bir yol izleyeceklerinin sorulması üzerine Erbaş, “Şu anda bunun üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Rapor üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. Bitmiş değil, nerede eksik var o konuda kurulumuz çalışıyor. Bunları son haline getirdikten sonra alana da yaymaya çalışıyoruz. Hizmet içi eğitimlerimizde en fazla üzerinde durduğumuz konulardan birisi budur. Çalışmalarımız devam ediyor. Bundan sonra nasıl yol izleyeceğiz? Hem FETÖ ya da FETÖ’ye benzer bir takım gruplar, dini görünümlü oluşumlar bunlar üzerinde komisyonlarımız çalışıyor. İyiyi iyi olmayandan, faydalıyı faydalı olmayandan ayırarak hassas bir şekilde çalışmalar devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Din İşleri Yüksek Kuruluna sorulan soru ve cevapların zaman zaman gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine Erbaş, kurula sorulan her soruya anında cevap verilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Erbaş, “Zaman zaman verilen cevapları ya anlayamadığından ya da art niyetli olarak farklı dönüştürme şekilleri de oluşuyor. Bu konuda soruyu sorunla cevabı veren arasındaki o irtibatın güzel bir şekilde sağlanması lazım” dedi.

“Şehircilik Bakanlığının onayı olmadan eğer bir yerde camiye ihtiyaç yoksa orada cami yapılmayacak”

Son yıllarda çok fazla cami yapıldığının hatırlatılması üzerine Erbaş, “Türkiye’de bazen nüfusu 15- 20 olan yerlerde bir cami var, bazen de 100 bin olan yerde bir cami var. Din görevlilerimizin yüzde 30’u nüfusumuzun yüzde 75’ine hizmet ediyor. Din görevlilerimizin yüzde 75’i de nüfusumuzun yüzde 25’ine hitap ediyor şu anda. Türkiye’ de yıllık 600-700 civarında cami yapılıyor. Biz istiyoruz ki ihtiyaç olan yerlere yapılsın. Bundan sonra zaten ihtiyaç olmayan yerlere cami yapılması da zorlaşacak. Bu çalışmamız sonucunda Çevre Şehircilik Bakanlığını ilgilendiren konu bu. Şehircilik Bakanlığının onayı olmadan eğer bir yerde camiye ihtiyaç yoksa orada cami yapılmayacak” açıklamasında bulundu.

"İhraç edilenlerin toplamı 2 bin 798"

15 Temmuz sonrası kurumdan kaç kişinin ilişiğinin kesildiği sorusu üzerine Erbaş, şunları kaydetti:
“6 bin 669 kişiye soruşturma açıldı. KHK ile ihraç edilen toplam 3 bin 89 kişi. 291 kişi KHK ile göreve iade edilmiş. İhraç edilenlerin toplamı 2 bin 798 şu anda.”

FETÖ’cülerin daha çok askeriye, polis, yargı gibi alanlarda yuvalandığını söyleyen Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığına çok fazla iltifat etmemişler diyebiliriz” dedi.

“FETÖ benzeri birtakım yapılanmaların önündeki en büyük engel Diyanet İşleri Başkanlığıdır”

Diyanet İşlerinin kaldırılması konusunun zaman zaman gündeme geldiğinin hatırlatılması üzerine Erbaş, FETÖ’nün ibret olması gerektiğini belirterek, “FETÖ’nün ortaya çıkışında Diyanet İşleri Başkanlığı olmamış olsaydı belki de daha erken, daha kötü bir şekilde bizi meşgul edecek bir şey olabilirdi. Bu halde olmasını Diyanet İşleri Başkanlığı belki de daha kötü olmamasını önledi diye düşüyorum. FETÖ benzeri birtakım yapılanmaların önündeki en büyük engel Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Belki görevini vaktiyle tam yapmamış, eksik kalmış olabilir. Ama milletin dini bilinçlenme noktasındaki çalışmalarımızı biz hızlandıracağız. Diyanet İşleri Başkanlığı daha ciddi çalışmalar yaptığı takdirde hem FETÖ hem de diğer bir takım dini oluşumlar hayat bulamayacaktır” diye konuştu.

Erbaş, hutbelerle ilgili eleştirilerin sorulması üzerine, “Camilerde siyaset bizim öteden beri titizlikle camilerimizde imamlarımızın, vaizlerimizin siyasetten uzak durmasını istediğimiz bir hakikattir. Ama bazen yanlış anlamalar olabiliyor. Anlattığımız şeyler bazı siyasetçiler tarafından da anlatıldığı için zannediliyor ki hocalar siyaset yapıyor” ifadelerini kullandı.

"DEAŞ, Boko Haram, FETÖ, PKK gibi örgütlerin desteklenmesinin arka planında olanlardan birisi de İslamofobi'dir"

İslamofobi konusunda ise Erbaş, şöyle konuştu:
“DEAŞ, Boko Haram, FETÖ, PKK gibi örgütlerin desteklenmesinin arka planında olanlardan birisi de İslamofobi'dir. Acaba insanlar İslam’dan nasıl uzaklaştırılabilir düşüncesi içerisinde yapılan birtakım çalışmalar var. Müslümanların bu konuda İslamofobi’nin altını besleyecek bir takım hal ve hareketlerden uzak durmaları gerekiyor. Bunun için Müslümanların daha iyi bir din eğitimine ihtiyaçları var.”

Almanya’da Diyanet İşlerine bağlı DİTİB’le ilgili soruya ise Erbaş, “DİTİB’e yönelik soruşturmalar kovuşturmaya gerek yoktur şeklinde tamamı sonuçlandı. 10 kadar imamımızla ilgili böyle bir durum söz konusuydu. Birkaçı Türkiye’ye çekilmişti ama şu anda o sorun tamamen ortadan kalktı” yanıtını verdi. 

Bir gazetenin 115 kız çocuğunun hamile kalmasına yönelik haberi hatırlatılarak, kız çocuklarıyla ilgili bir soru üzerine Erbaş, “Zannediliyor ki kız çocuklarının küçük yaşta evliliğe zorlanması ya da kızlarla ilgili olumsuz olayların arka planında din var, İslam var. Bu tamamen yanlış bir düşüncedir. İslam her zaman kız çocuklarını eğitime yönlendirmiştir. Onlara sevgiyle yaklaşmaya yönlendirmiştir. Bunun arka planında cehalet, bilgisizlik vardır. 'Cehalet kötülüklerin anasıdır' hadisinden hareket ederek insanlarımızı bilgilendirmemiz gerekiyor. Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanlığımız yaptığı en önemli işlerden birisi budur. Kız çocuklarımızı, eğitimden mahrum bırakılan çocuklarımızı daha fazla okula gönderebilmek. 81 ilimizde ve büyük ilçelerimizde 350 noktada aile irşat bürolarımız var. Orada 350 kadar vaizemiz var. Tamamen aileyi kurtarma ve kız çocuklarını bu yanlış anlayışlardan uzaklaştırarak kurtarma noktasında gayret etmektedirler” dedi.

“Biz bütün camilerimizde dualar yapıyoruz şu anda askerimize manevi destek olma noktasında”

Zeytin Dalı Operasyonu'yla ilgili Erbaş, “Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak milletimizin, devletimizin ulvi hedefleri noktasında düşünüyoruz, destek olmaya çalışıyoruz. Şu anda devletimiz büyük bir terör mücadelesi veriyor terör örgütleriyle. Bir takım devletler hemen sınırımızda bir terör devleti kurma peşinde. Biz buna engel olmazsak sanki sınırlarımızdan içeri bundan önce olduğundan belki onlarca, yüzlerce kat sızmalar olacak ve vatanımızı bölme noktasında bölücülere katkı sağlayacaklar. Artık bu görülmeyen bir şey değil. Ulu orta yapıyorlar. Vekalet savaşlarını hepimiz biliyoruz. Bizim şu anda ülke olarak topyekun ülke olarak bütün kurumlarımızla askerlerimize dua konumundayız. Çünkü vatan, bayrak söz konusu. Burada farklı düşünenler siz masum insanlara savaş açtınız tarzında bazı sesler çıkıyor. Bu düşüncelerin yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum. Bizim bütün güçlerimizle askerlerimizin silahlı kuvvetlerimizin yanında olmamız gerekiyor. Biz bütün camilerimizde dualar yapıyoruz şu anda askerimize manevi destek olma noktasında” ifadelerini kullandı.

Hac kuralarının yarın çekileceğini bildiren Erbaş, 7-8 yıl hacca gitmek için bekleyenlerin şansını arttırmak için bir çalışmanın olduğunu, neticelenince açıklayacaklarını kaydetti. Erbaş, geçen sene 59 bin olan hacı adayı kontenjanının bu sene 80 bin olduğunu ifade etti.

“Gençlerimize bu dini kavramların doğru anlamlarını anlatacağız”

“Gerek PKK, gerek DEAŞ, gerekse FETÖ dini farklı açılardan, dini kavramları farklı açılardan istismar etmektedir” diyen Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Huriye Martı da, şöyle konuştu:
“Bu istismarlar sonucunda aslında ciddi anlamda bir zihniyet bunalımı yaşanmaktadır. Bizim Başkanlık olarak bundan sonra yapacağımız husus hangi kavram ne şekilde istismar edilmiş tespit ettik. Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin sahih sünnetinde bu kavramın karşılığı nedir bununla ilgili eğitim vereceğiz gençlerimize. Bu terör yapılanmalarının gençleri yoğun bir şekilde hedef aldığını biliyoruz. Gençlerimize bu dini kavramların doğru anlamlarını anlatacağız. Ne şekilde istismar edildiğini öğreteceğiz. Zihinleri bu tarz ağlara düşümek için kullanılan bir takım yaygın kalıpların ne gibi niyetlerle kullandığını bunun aslında Kur’an-ı Kerim’deki ya da Peygamberimizin sünnetindeki doğru şeklinin ne olduğunu anlatacağız. İstismarın boyutunu fark ettikten sonra bizim atacağımız adım hem din görevlilerimizin tamamına hem imam hatip liseleri gibi ilahiyat fakülteleri gibi Kredi Yurtlar Kurumunda kalan üniversite öğrencileri gibi genç muhataplarımıza özellikle terör örgütlerinin dini kavramları ne şekilde istismar edildiği, bunun doğru kalıplarla nasıl değiştirilmesi gerektiği yönünde eğitim vermektir. Bununla ilgili ekip çalışması yapıyoruz. Eğitici eğitimleri yapacağız ve alana bununla çıkacağız.”
Toplantıya Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Huriye Martı, Osman Tıraşçı ve Selim Argun da katıldı.
OGÜNhaber