Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu,

MHP'li Tanrıkulu'ndan 'Para çıkışı' değerlendirmesi

son zamanlarda uluslararası gelişmelerle birlikte Türkiye'den ciddi para çıkışları gerçekleştiğini ileri sürdü.

Türkiye'nin yalan ve mesnetsiz haberlere sığınılarak yönetildiğini iddia eden Tanrıkulu, "Bu yönetim anlayışının sonucunda, ülkemizde siyasi istikrarsızlık ve yönetememe durumu alenen ortaya çıkmıştır. Bu durum ekonomimize de sirayet etmiş ve ülkemizden ciddi para çıkışları gerçekleşmiştir" dedi.

Tanrıkulu, şöyle konuştu: "Ülkede bugün gelinen noktada, çekileceği iddia edilen teröristler tam tersine terörist faaliyetlerini devam ettirmiştir. Bir siyasi parti üzerinden kamuoyuna duyurdukları talepleriyle de ülkemizdeki kamu yönetimi zafiyetinin hangi boyutlara geldiği gözler önüne serilmiştir. Diğer yandan 'akil insan' adı altında kamuoyuna lanse edilen grupların tespit ettiği sözde sonuçlar da, ülkemizin vermesi gereken tavizleri ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlardan bize göre anlaşılan, akil grupların milletimizin bu sürece karşı protestolarının ve karşı duruşlarının hiç dikkate alınmadığıdır."

"YABANCI YATIRIMCININ TERCİHİ; SİYASİ VE EKONOMİK İSTİKRARIN OLDUĞU ÜLKELER"
Yabancı yatırımcıların tercihini, siyasi ve ekonomik istikrarın olduğu ülkelerden yana kullandığını belirten Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Ülkemizde ekonomi yönetimi ortadan kaybolmuş, umutlarını tamamen Merkez Bankası politikalarına bağlamıştır. Ülkemizin dün açıklanan 2013 yılı 1. çeyrek dış borç rakamları ve dış ticaret Mayıs ayı sonuçları ekonomimizin makyajının döküldüğünü ve artık gerçeklerin konuşulmasının zamanının geldiğini göstermiştir. Bu açıdan açıklanan rakamlara baktığımızda; brüt dış borç stoku, 2013 yılı 1. çeyreği sonu itibarıyla, 2012 yılı 1. çeyreğine göre yaklaşık yüzde 10’luk artış göstererek 349,9 milyar dolara ulaşmıştır. Özel sektörün toplam dış borcu ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16’lık rekor bir artışla 239,9 milyar dolar olmuştur. Mayıs ayı başından bu yana başarısız ülke yönetiminin sonucunda; özel sektörün toplam dış borcunun TL karşılığında 30 milyar TL artış yaşanmıştır. Özel sektörün üzerine yüklenen kurdan kaynaklanan bu yüksek rakamın hesabı iktidar tarafından verilmeyecek midir?"

"Dış ticarette devam eden istikrarsızlığa da halen bir çözüm geliştirilmiş değildir" diyen Tanrıkulu, şunları kaydetti: "İhracat rakamları yüksek olduğunda gösterişli açıklamalar yapanları Mayıs ayına geldiğimizde kamuoyunda görememekteyiz. Nihayetinde 2013 yılının ilk beş ayını değerlendirdiğimizde, ihracatın bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 2,9, ithalatın ise yüzde 8,1 oranında ciddi artış kaydettiğini görmekteyiz. Dış ticaret açığı ise aynı dönemde yaklaşık yüzde 17’lik rekor bir artışla 42 milyar dolara ulaşmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı da bir önceki yılın aynı ayındaki yüzde 60,4 seviyesinden, yüzde 57,4 düzeyine inmiştir. Ortada bir başarı söz konusu değildir. Tam tersine yönetememe, çözüm getirememe sorunu vardır."

"MERKEZ BANKASI'NIN DÖVİZ REZERVİ ÖVÜNÜLECEK ÖLÇÜDE DEĞİL"
"Önümüzdeki dönemde, TL’deki değer kaybının devam edeceği ve bu yüzden ithalat artışındaki ivmenin düşeceği varsayımına göre hareket edenlere, Türkiye'nin ithalatının fiyat esnekliğini göz önünde bulundurmalarını ve söz konusu varsayımlarının sınırlı bir düzeyde kalacağını hatırlatmak isteriz" diyerek sözlerini sürdüren Tanrıkulu, "Bu yüzden dış ticaretimizle ilgili yeni arayış ve çözümlerin bir an önce dünya şartlarına göre hayata geçirilmesini öneriyoruz. Sıcak paraya dayalı, kırılgan bir ekonomi anlayışı sürdüren iktidar; Türkiye’nin dış finansman bağımlılığı nedeniyle gelişen piyasalara yönelik yatırımların azalması ihtimali karşısında, en kırılgan ülkeler arasında yer aldığını unutmamalıdır. Bu anlamda Merkez Bankası döviz rezervlerinin övünülecek kadar olmadığı da açıkça görülecektir" şeklinde konuştu.

Ülkenin ihtiyacı olan sanayi ve üretim politikalarını iktidarın hayata geçiremediğini savunan Tanrıkulu, "Yine bizlerin defalarca; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), bankaların tüketicilerimizden aldığı masraflar konusunda müdahil olmasını istediğimizde duymazlıktan gelenlerin, yıllar sonra yeni Tüketici Yasa Tasarısı’na bu yönde bir madde koyması göstermelik bir anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçtiğimiz günlerde ayran yayığı eşliğinde duyurulan esnafa kredi faizlerinin düşürülmesi de tam bir fiyasko doğurmuştur. Bu haberlere inanan, yıllardır AVM’lere ezdirilen esnaf ve sanatkarımız kredi talebinde bulunduğunda; 20 bin TL için 3 memur kefil istenmekte, 10 bin TL için ise gayrimenkul ipoteği istenmekte olduğunu görünce bir kez daha yıkılmışlardır. Esnaf ve sanatkarımız mevcut zor şartlarını düzeltmek için krediye müracaat etmektedir, bu şartlar altında krediye ulaşmaları iktidarın söylemlerindeki gibi kolay değil, tam bir zulümden ibarettir" ifadelerini kullandı.

OGÜNhaber