HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, cezaevlerindeki doluluk seviyesine dikkat çekerek, ağır hasta ve yaşlı mahkûmlar için yeni bir düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi.
HÜDA PAR’ın gündem değerlendirmesini kamuoyu ile paylaşan parti sözcüsü Serkan Ramanlı, iç ve dış gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
HÜDA PAR’ın bu haftaki gündem değerlendirmesinde, mesken aboneleri için doğal gaz ve elektrik indirimine gidilmesi, havalimanlarındaki fahiş fiyat uygulamasına karşı önlem alınması, hasta ve yaşlı mahkûmlara yönelik yeni bir düzenlemenin yapılması, aile kurumunu dağıtan ve boşanmaları artıran alkole karşı tedbir alınması konularına yer verildi.
HÜDA PAR’ın dış gündem değerlendirmesinde; Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırılar kınanırken, Siyonistlerin cenin katliamı başta olmak üzere tüm katliam ve cinayetleri masaya yatırılarak, işgale karşı önlem alınması çağrısında bulunuldu.
“Sanayide uygulanan doğal gaz indirimi”
Şubat ayı itibariyle elektrik üretiminde kullanılan doğal gazın satış fiyatında yüzde 16,67, sanayi kuruluşlarında kullanılan doğal gaz fiyatlarında ise yüzde 13,30 ila yüzde 17,22 arasında bir indirime gidilecek.
HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı söz konusu indirimler hakkında önemli değerlendirmelerde bulunarak, “2022 yılı içerisinde sanayide kullanılan doğal gaza yapılan zamlar üretim maliyetlerinin artmasına yol açmış, aynı zamanda enflasyona bağlı baskıyı da artırmıştı. Artan üretim maliyetleri tüketiciye yansıtılmış, bu da fiyat artışlarını beraberinde getirmişti. Bu sebeple, alınan indirim kararı olumlu bir adım olmuştur. Elektrik fiyatlarında da benzer uygulamalar yapılmıştı. Doğal gaz için alınan indirim kararının elektrik için de uygulanması yerinde bir adım olacaktır.” İfadelerine yer verdi.
“Mesken abonelerine doğal gaz ve elektrik indirimi yapılmalı”
Yetkililerin sübvansiyon açıklamalarına rağmen hayat pahalılığına karşı oluşan toplumsal tepkilerde elektrik ve doğal gaz faturalarının, şikâyetler listesinde sürekli ön sıralarda yerini aldığını anımsatan Ramanlı, “Bu nedenle sanayide alınan doğal gaz indirim kararı elektrik indirimini de kapsayacak şekilde mesken abonelerine de uygulanmalı, kabarık faturalara imkânlar ölçüsünde çare üretilmelidir.” dedi.
“Havalimanlarındaki fahiş fiyat uygulaması”
HÜDA PAR’ın bu haftaki gündem değerlendirmesinde havalimanlarında satışa sunulan tüketim ürünlerinin fahiş fiyatlarla satışına yönelik denetimlerin yapılması gerektiğine yer verildi.
Her ay milyonlarca insanın uçakla yolculuk yaptığını belirten HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Uçuşa hazırlık için havalimanlarında geçen sürenin zaman zaman saatleri bulması sebebiyle insanlar ihtiyaçlarının bir kısmını havalimanlarında karşılamak zorunda kalmaktadır. Alternatiflerin olmadığı bu tür mekânlarda satılan yiyecek ve içecekler piyasanın çok üstünde ve fahiş bir fiyatla satışa sunulmaktadır.” dedi.
“Havalimanlarındaki işletmelerde yarım litrelik bir şişe suyun 20-30 TL aralığında satıldığı göz önüne alındığında fırsatçılığın boyutu daha iyi anlaşılacaktır.” diyen Ramanlı, “Bugüne dek bu konuda herhangi bir adımın atılmaması, bu alanlar denetimden muaf mı tutuluyor sorusunu akıllara getirmektedir. Vatandaşlarımızın alternatifine ulaşabildiği mal ve hizmetlerin fiyatlarına yönelik denetim yapılırken havaalanlarında denetimin yapılmaması kabul edilebilecek bir durum değildir.” İfadelerine yer verdi.
Vatandaşın zorunlu ihtiyaçlarını karşılarken bile maruz kaldığı bu fırsatçılığın önüne geçilmesi gerektiğini belirten Ramanlı, ”İnsanlar havalimanlarında ihtiyaçlarını uygun bir fiyata giderebilmelidir. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu bir an önce gerekli denetimleri yapıp bu konudaki mağduriyetleri gidermelidir.” çağrısında bulundu.
“Hasta mahkûmların dramı”
Geçtiğimiz günlerde 28 Şubat davasından mahkûm edilen iki emekli generalin, Cumhurbaşkanı tarafından sağlık sorunları gerekçe gösterilerek affedilmesi, cezaevindeki hasta mahkûmların durumunu tekrar gündeme getirdi.
Zor durumda olan hasta ve yaşlı mahkumlara yönelik yeni bir düzenlemenin getirilmesi gerektiğine dikkati çeken HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Bilindiği üzere cezaevleri kişilerde pek çok kronik rahatsızlığa neden olmaktadır. Tedavi imkânlarının prosedürlere ve ceza infaz sistemi bürokrasisine takılması, mahkûmların yeterli tedaviyi almalarını engellemektedir. Hele ki ağır hastalıklardan mustarip olan mahkûmlar açısından cezaevleri, ölçülü bir infaz yerinden ziyade bir eziyet sistemine dönüşmektedir.” ifadelerine yer verdi.
Cezaevlerinin, sayısı yüzbinlerle ifade edilen hükümlü ve tutuklularla birlikte tarihinin en yüksek doluluk seviyesine ulaştığını söyleyen Ramanlı, “Durum böyle olunca cezaevi şartları sağlıksız ortamlar haline gelmiş ve kendi bakımını tek başına yapamayan mahkûmların daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Geçmişten bu yana Adli Tıp Kurumu’nun kişilerin sağlık durumlarını değerlendirirken uygulanan infaz rejiminden bağımsız kararlar verememesi ve cezaevinde kalmaması gereken ağır hastalara mahkûm oldukları suç türüne göre farklı muamele etmesi, cezaevlerinde ölümlere sebep olmuştur.” şeklinde konuştu.
“Hasta ve yaşlı mahkûmlara yönelik yeni bir düzenleme yapılmalı”
Mahkûmların son günlerini yakınlarıyla geçirmelerinin bile bir hak olarak tanınmadığına dikkati çeken HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Bugün de cezaevlerinde pek çok ağır hasta mahkûm bulunmaktadır. Bunların bir kısmı tedavilerinin aksamasından mustariptir. Bir kısmı ise yaşlılıkla mücadele etmektedir. Cumhurbaşkanı affı için yapılan müracaatların özellikle Adli Tıp Kurumu’nun ideolojik bakış açısına takıldığı bu mahkûmların, durumlarının yeniden ele alınması hayati öneme sahiptir. Ağır hasta ve yaşlı mahkûmların hiç olmasa son zamanlarını aileleri ile geçirebilmeleri için gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.” dedi.
“Alkol ve şiddet”
Son yıllarda boşanma oranları artarken, kadına yönelik şiddet vakalarında da aratış yaşanıyor. Söz konusu vakaların ve cinayetlerin yaşanmasının başlıca sebepleri arasında alkol en ön sırada yer alıyor.
Kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasının birçok nedeni olmakla birlikte, en önemli nedenin alkol olduğunu belirten HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Yapılan istatistiki çalışmalarla, Dünya Sağlık Örgütü'nün Türkiye dahil 30 ülkede yaptığı araştırma sonucunda kadına yönelik şiddet olaylarının yüzde 75’inin alkol kaynaklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” dedi.
“Aileleri dağıtıp, cinayetlere sebebiyet veren alkole karşı önlem alınmalı”
Her gün gazetelerde ve TV’lerde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin haberleri verilirken, kadına yönelik şiddetin sebeplerine ise değinilmediğini anımsatan Ramanlı, “Oysaki basında ve medyada yer alan algı operasyonlarıyla kadına yönelik şiddet; aile yapısını zayıflatmanın bir gerekçesi olarak kullanılmaktadır. Hem maddi hem de manevi tahribatlara sebep olan alkol; şiddetin, kadın cinayetlerinin, boşanmaların ve yuvaların dağılmasının en büyük sebebidir. Her gün onlarca aile aynı nedenlerle zarar görmeye devam etmektedir. İnsanları toplumsal buhrana ve boşluğa iten, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin artmasına neden olan alkolün görmezden gelinmesi kabul edilemez.” ifadelerine yer verdi.
“Aile kurumuna kasteden, kadın cinayetlerinin artmasına neden olan alkol ve uyuşturucu maddelerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de rağbet gören bir pazara dönüştüğü aşikârdır.” diyen Ramanlı, “Alkol tüketiminin çocuk yaşlara inmeye başladığını esefle müşahede etmekteyiz. İnsan sağlığını, toplumun huzurunu bozan, aileleri dağıtıp şiddet ve cinayet olaylarına sebebiyet veren alkole karşı önlem alınmalı, toplumun huzuru alkole kurban edilmemelidir.” şeklinde konuştu.
“Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıları kınıyoruz”
Son günlerde Avrupa genelinde İslam’a, Kur’an-ı Kerim’e ve Müslümanlara yönelik düşmanlık ve saldırılar sistematik bir şekilde artıyor.
HÜDA PAR’ın bu haftaki dış gündem değerlendirmesinde, İslam’a Kur’an-ı Kerim’e ve Müslümanlara yapılan saldırılar kınandı.
İslam’a Kur’an-ı Kerim’e ve Müslümanlara yapılan saldırılara tepki gösteren HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Kur’an’a düşmanlık eden faşist bir sapık, Avrupa’da ülke ülke gezdirilmekte, polis gözetimi ve korumasında Kur’an’a yönelik menfur saldırılarına devam etmektedir. Bu kabul edilemez. Bu alçaklığı kınıyor ve lanetliyoruz.” İfadelerini kullandı.
“Bu rezalet, ifade ve düşünce özgürlüğü ile açıklanamaz.” diyen Ramanlı, “Kur’an’ın yakılmasını ifade özgürlüğü olarak savunan İsveç, Tevrat’ın sayfalarının yakılmasına ise izin vermemiştir. Elbette hiçbir dinin kitabı yakılmamalı ve inancın kutsallarına hakaret edilmemelidir. Söz konusu İslam’ın mukaddesatı olunca ortaya konan çifte standart, sadece İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık edildiğini apaçık ortaya koymaktadır.” şeklinde konuştu.
“Son gelişmeler bir kez daha gösteriyor ki bir akıl tutulması yaşayan Avrupa ülkeleri bu rezalete dur demeyecek ve bunu tırmandırmaya devam edecektir.” diyen Ramanlı, “Müslümanlar kendi dinlerine, Kitaplarına ve kardeşlerine sahip çıkmak zorundadır. Türkiye, inisiyatif alarak İslam İşbirliği Teşkilatı’nı acil toplantıya çağırmalıdır. Bu tür saldırılara karşı ümmetin somut bir eylem planı ortaya konulmalıdır. BM ve uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde İslam düşmanlığına karşı gerekli tüm adımlar vakit kaybetmeden atılmalıdır.” çağrısında bulundu.
“İslam dünyası siyonistlere karşı ortak bir strateji belirlemeli”
Siyonist işgal rejimi, İslam ülkeleriyle sözde normalleşme adımlarından sonra, Filistin’deki işgali genişletirken, cinayet ve katliamlarını arttırdı.
Söz konusu katliamlara dikkat çeken HÜDA PAR Sözcüsü Ramanlı, “Batı Şeria’yı başka bir Gazze’ye dönüştürmekle tehdit eden siyonist işgal rejimi Cenin’de 10 Filistinliyi daha şehit etti. Dünyanın sessizliğinden cesaret alan işgalciler tarihin en büyük soykırımlarından birini insanlığın gözü önünde gerçekleştirmektedir. Sağlık merkezleri ve siviller bilinçli olarak hedef alınmakta, Filistinlilerin evleri başlarına yıkılmaktadır.” şeklinde konuştu.
Siyonist işgal rejimine karşı İslam ülkelerine ve uluslararası kamuoyuna seslenen Ramanılı, “Bölge ülkelerinin işgalcilere karşı tecrit ve yaptırımda öncü olması gerekirken tam aksine siyonistlerle iş birliği yarışına girmelerini anlamak mümkün değildir. İslam coğrafyasının ortasında gerçekleşen bu soykırım bir kara leke olarak tarihe geçecektir. Müslümanlar bu soykırımın sona ermesi için derhal harekete geçmelidir. Bölge ülkeleri işgalcilerle tüm ilişkilerini sonlandırmalı, Filistin’i fiili olarak desteklemelidir. Hiçbir yaptırıma dönüşmeyen kınama açıklamaları, işgalcileri durdurmayacak aksine daha da cesaretlendirecektir. Bu zorbalığı durduracak tek yol ise güçlü bir direniştir. Müslümanlar kamuoyu Filistin’i gündeminden düşürmemeli, İslam dünyasının ortasında büyüyen bu virüse karşı ortak bir strateji belirlemelidir.” çağırısında bulundu.