MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Nasıl ki Cumhuriyet'ten dönüş yoksa hatırlatırım ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden de dönüş veya sapış olmayacaktır. Millet, kararını kesinkes vermiştir." dedi.

Bahçeli: Hatırlatırım ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden dönüş veya sapış olmayacaktır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kurulan ile yıkılan Türk devletlerinin ayrı ayrı kaynaklardan değil aynı milli kültürün göz kamaştıran ufkundan doğduğunu; Türk tarihinde kopukluk veya kesintinin hiç olmadığını ve oluşmadığını vurguladı.

Bütüncül zaman telakkisinin Türklüğün devlet ve millet anlayışını tarih boyunca kuşattığının altını çizen Bahçeli, kurulan her Türk devletinin bir öncekinin temelleri üzerinde yükseldiği ve çağına mühür vurduğunu söyledi. Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti ağaç kovuğundan çıkmamış, tesadüfen bulunmamış, telkin ve tembihle kurulmamıştır." dedi.

Türk milletinin imparatorluk müktesebatının ikmal ve ilhamıyla donanmasını bildiğini, yıkılan imparatorluğun kalıntıları arasında sıkışıp kalan varoluş cevherini ferasetiyle keşfetmeyi başardığını belirten Bahçeli, "Bu suretle Cumhuriyet'i tercih ederek ruh köküyle buluşturmuştu. Türkiye Cumhuriyeti, olağanüstü şartlarda, olağanüstü mücadeleyle, olağanüstü azim ve dirayetin rehberliğinde tarih sahnesindeki yerini almıştır." diye konuştu.

Bahçeli, 1923 yılının 29 Ekim'inde Cumhuriyet'in 158 mebusun oyuyla kabul ve ilan edildiğini anımsatarak, dönemin mebuslarının "Yaşasın Cumhuriyet" sesleriyle adeta yeri göğü inlettiğini belirtti. Bahçeli, "Nitekim Milli Mücadele Cumhuriyetle taçlanmıştı. Izdırab, isyan, işgal ve ihanetlerle çembere alınmış zorlu seneler çok şükür geride kalmış, millet tam bağımsızlıktan başka diğer tüm zillet seçeneklere kapalı olduğunu beyan etmiş, Cumhuriyet'in müşahitliğiyle geçmiş geleceğin taze ümitleriyle kenetlenmiştir." ifadelerini kullandı.

"Ay yıldızlı al bayrak ne kadar bizimse üç hilal de o kadar bizimdir"
Bahçeli, Cumhuriyet'in ilan edildiği gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildiği ve bu şerefli görevine hemen başladığını hatırlattı. Atatürk'ün bu vesileyle yaptığı teşekkür konuşmasında, "Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak, hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır" ifadesini anımsatan Bahçeli, Milli Mücadele'yi başaran kahramanlar kuşağının Osmanlı İmparatorluğu'nun rahleitedrisinden geçtiklerinin altını çizdi.

Bahçeli, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğu'nun ötesi, ötekisi, reddiyesi, karşı cephesi, antitezi değil tamı tamamına aynı kaynaktan beslenip, birbirini tamamlayan iki Türk devletidir. Bu hakikat anlaşılmadan tarihi kucaklaşma biliniz ki hayaldir. Fes giyip mukadderat ve mukaddesat savunması yapanlarla kalpak giyip Milli Mücadele’yi gerçekleştirenler hiç şüpheniz olmasın ki bir ve aynıdır. Kutuplaşmayı tarihimize teşmil etme arayış ve amacında olanlar, Türk milletine yapılabilecek en vahim kötülüğü reva gören muhteris ve münafık güruhtur. Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı İmparatorluğu arasına çomak sokmak, duvar örmek, bariyer dikmek için fırsat kollayanlar unutmayınız ki içimize yuvalanmış gavur tortularıdır. Biz bu tortuları Allah'ın izniyle yeni yüzyılın sunduğu imkanlar dahilinde birer birer söküp atacağız. Ay yıldızlı al bayrak ne kadar bizimse üç hilal de o kadar bizimdir, kıyamete kadar da bu gerçek asla değişmeyecek, değiştirmeye de hiç kimsenin gücü yetmeyecektir."

"29 Ekim 1923'te rejimin adı konulmuştur"
Bu hafta sonu Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünün coşkuyla, hak edilmiş bir iftiharla, bir asrın birikim ve hatıralarıyla, milletçe beraber kutlanacağını belirten Bahçeli, "Cumhuriyet demek, cumhurun bizatihi kaderine ve geleceğine egemen vasfıyla sahip çıkması demektir." değerlendirmesinde bulundu.

Atatürk'ün 14 Ekim 1925'te İzmir'deki konuşmasında, "Cumhuriyet'in ilanı sayesinde hükümet ile millet arasında ayrılık kalmadığını" dile getirdiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile aziz Atatürk'ün bu tarihi değerlendirmesi pekişmekle kalmamış, asıl mana ve muhtevasını bulmuştur. 29 Ekim 1923'ün ilke ve esaslarıyla, müteyakkız ruh ve felsefesi cumhur ile Cumhuriyeti ayrılmamak üzere kucaklaştıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yol haritasını çizmiş, ana fikrini teşkil etmiştir. Cumhuriyet, devletin şekil ve biçimi olduğu kadar uygulanan siyasi rejimin de adıdır. Buradan hareketle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile rejimin değiştiğini iddia ve ifade edenler şayet cehaletlerinin kurbanı değillerse kesinlikle su katılmamış yalancılar korosu ve müfteriler koalisyonudur. Hükümet sistemi başka rejim başkadır. 29 Ekim 1923 tarihinde rejimin adı konulmuş ve mevzu bir daha açılmamak üzere kapatılmıştır."

Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetim hayatındaki boşluğun dolduğunu, cumhurun müdahalesi sonucunda önce hasar tespiti sonra kalıcı bir reform yapılarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü evresiyle birlikte oluşan demokratik pistten kalkışa geçtiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin inşa ve ihyasının da hürriyet ve bağımsızlık sevdalısı cumhurun marifetiyle sağlandığını belirten Bahçeli, "Nasıl ki Cumhuriyet'ten dönüş yoksa hatırlatırım ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden de dönüş veya sapış olmayacaktır. Millet kararını kesinkes vermiştir. Milletin üstünde dünyevi bir güç veya kudret yoktur. Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen gedikli bozguncuların, yeri geldi mi halkçılık kisvesine bürünen tescilli halk kaçkınlarının milletimizin tercih ve seçimine tahammülsüzlük göstermeleri en hafif tabirle maskeli despotluktur. Cumhuriyet, hürriyet ve bağımsızlığın teminatıdır. Hürriyet ve bağımsızlık aynı şekilde aziz Atatürk'ün de karakteridir, Milli Mücadele'yi muvaffakiyetle sonuçlandıran Türk milletinin can damarıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
Bahçeli, Cumhuriyet'in, halkın hükümeti ve demokrasinin köklü bir tecellisi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bu gerçeği kavrayarak Cumhuriyet'in emanetlerini çok güçlü biçimde güncellediği ve geleceğin Türk ve Türkiye Yüzyılı'na taşıyacak stratejik ve siyasi fırsatları sunduğunu vurgulayan Bahçeli, "Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı, devletimizin geçirdiği badireleri dikkate alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yılmaz ve yıkılmaz bir müdafaacısı olurdu." diye konuştu.

Cumhuriyet'i ilan eden kurucu kahramanların her zaman, her şart altında milletin hakimiyet ve iradesine bağlı kaldıklarını ifade eden Bahçeli, "Onlar çeteci değildi. Onlar hukuk tanımaz değildi. Onlar plansız, programsız ve strateji yoksunu hiç değildi." dedi.

"Cumhuriyet" fikrinin bir anda, gelişigüzel, keyfekeder ortaya çıkmadığını kaydeden Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk milli kültürü üzerinden yükseldiğine işaret etti. Bahçeli, "Türk milli kültürünü dış mihraklar karşısında bir varlık olarak ortaya çıkarmak ve geliştirmek demek evvela halka yönelmek ve halkın dünden bugüne intikal eden kültür mirasına sahip çıkmak demektir." diye konuştu.

Milliyetçiliğin her şeyden önce bir halkçılık meselesi olduğunu belirten Bahçeli, halkın yönetimi olan Cumhuriyet'in koruyucu zırhı Türk milliyetçiliği olmakla birlikte aynı zamanda kardeşliğin, milli birlik ve dayanışma hissiyatının mahsulü olan Türk asırlarının fazilet ve feyzi olduğunu ifade etti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ülkü arkadaşlarının, kongre süreçlerini takiben ilk iş olarak meşruiyet zemini oluşturabilmek için 23 Nisan 1920'de Millet Meclisini kurduklarını hatırlatan Bahçeli, böyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk harcını kardıklarına dikkati çekti.

Devlet Bahçeli, "1923'ün geleceği ta 1910'lu yıllardan bellidir. Atatürk'ün, ağyarını mani efradını cami şekilde söylediği üzere 'Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.' Türkiye Cumhuriyeti 100'üncü yıl dönümünde çok daha güçlü, çok daha muktedir, çok daha gelişmiştir." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin nüfus, istihdam, emekli sayısı, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, kişi başına düşen gelir ile ihracat verilerinin 1923 ve 2023 yıllarındaki durumunu anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu mukayeseleri elbette uzatmak mümkün ve muhtemeldir. Fakat var oluş yok oluş mesabesinde bir Kurtuluş Savaşı'nı kazanan, canını dişine takan, kuru ekmekle öğün geçiren o dönemin aziz millet varlığı ve Milli Mücadele kahramanları sayesinde bugünkü gelişmişlik mertebesine vasıl olunmuştur. Dün olmasaydı bugün hiç olmazdı. Samsun'a çıkılmasaydı, Ankara'da tutunamazdık. Düşman kovulmasaydı vatan topraklarında yaşayamazdık. Nefes alıyorsak bunun şeref payesi; şehitlerimizin, gazilerimizin, Milli Mücadele kahramanlarının ve büyük Türk milletinindir. Aziz Atatürk ve arkadaşları ayağa kalkmasaydı, ezan sesi yerine çan sesleri duyulur; Mehmet, Ahmet, Hasan, Ayşe isimlerinin yerine John, Hans ve Elizabeth isimleri bu coğrafyaya pranga vururdu. Cenabıallah istiklalimizin koçbaşlarından bir değil, bin defa razı olsun. Ne desek az, ne söylesek nafiledir. Nice 100 yıllara tam bağımsız şekilde ulaşmak niyazımdır."

"Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümü hayırlı uğurlu olsun"
MHP lideri Bahçeli, geri dönmeyi düşünmeyen Milli Mücadele kahramanlarının aziz hatıraları önünde tazimle eğildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Sınırsız bağlılık, vazgeçilmez yemin, hiç bitmeyecek azimle büyük Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı'nı bugünden kutluyorum. Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümü hayırlı uğurlu olsun diyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklalimizin onurunu yedi düvelin alnına kanlarıyla kazıyan şehitlerimize, Milli Mücadele'nin tüm neferlerine, muhterem ecdadımıza Allah'tan rahmetler diliyorum. Huzurlu millet, güçlü devlet, onurlu gelecek mutlaka cumhurla gerçekleşecek, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayıp yaşatılacaktır. Cumhursuz Cumhuriyet, Türksüz millet, parçalı devlet düşleyenlerin, şahadet pınarından kana kana içmeye hazır bir şuur karşısında mahvı perişan olmaktan başka da şansları olmayacaktır. Yaşasın Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti."

Devlet Bahçeli, günübirlik düşünmenin, devlet aklını köreltmenin, hamasetle günü kurtarmanın, hadiselerin akışına göre politika değiştirmenin, bölgesel tehdit ve tehlikeleri eninde sonunda vatan topraklarına taşıyacağına dikkati çekti.

13 Kasım 2009'da TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmayı anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Hiç kimsenin tereddüdü olmasın ki 14 yıl evvelinden ne söylemişsem arkasındayım ve altındaki imzama da sahip çıkacak ahlaki tutarlılığı sonuna kadar gösteririm. Atını keçeyle nallayan ahmaklar bizim duruşumuzu elbet anlayamaz. Böyle bir beklenti içinde olmadığımızı da paylaşmak isterim. Devlet aklı günlük meşgaleyle değil önümüzdeki yüzyılı okuyan stratejik basiretle tezahür etmektedir. Kısır çekişmelerin, bayağı ezberlerin, söz ve siyasi cepheleşmelerin devlet yönetimine yön vermesi diye bir şey olamaz. Ufuk ötesindeki ufku görebildiğimiz sürece, tehlikelerin ardında yeşeren nevzuhur tehlikeleri tarih şuuruyla okuyabildiğimiz taktirde milli güç kaynaklarını ülkemizin ve milletimizin bekası için devamlı tetikte ve zinde tutabiliriz."

Milli Mücadele kahramanlarının askeri, siyasi ve diplomatik mücadelelerinin merkezinde Misak-ı Milli'nin zamanlar üstü hükümlerinin bulunduğuna dikkati çeken Bahçeli, Misak-ı Milli'nin ihlal edilemez bir egemenlik beyanı olduğunu ve zaman aşımına tabi olmadığını ifade etti.

"Ecdadımızın mirası"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, vatanı korumanın, devleti müdafaa etmenin ve milli varlığı savunmanın, Anadolu topraklarına saplanıp kalarak yapılamayacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer böyle olursa kademe kademe vatanımızı kaybederiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu şuur ve siyasetle ülkemize yönelmiş tehditleri kaynağında bertaraf etmek için muazzam bir mücadelenin içindedir ve kesinlikle yalnız değildir. Kudüs güvende değilse, Gazze güvende değilse, Halep güvende değilse, Kerkük güvende değilse, soydaşlarımız ve din kardeşlerimiz güvende değilse, altını çizerek belirtiyorum ki Ankara'nın güvenliğinden hiçbir akıl ve vicdan sahibi bahsedemeyecektir."

Bugün Gazze'de yaşanan felaketlerin bir insanlık suçu olduğunu belirten Bahçeli, "Kadim devlet aklımız ve irademizle devrede olmazsak, siyasi ve diplomatik temaslarımızı askeri caydırıcılıkla desteklemezsek, günü geldiğinde Gazze’deki dramların bir benzerine, Allah muhafaza ama Anadolu’da da mahkum olmamız kaçınılmazdır. Bu düşüncemin muhatapları zeka özürlüsü iş birlikçiler değildir. Bu düşüncemin muhatapları iç ihanet ve işgal cephesinde birleşen ciğeri beş para etmez soysuzlar hiç değildir." ifadelerini kullandı.

MHP lideri Devlet Bahçeli, 21 Ekim 2023 akşamı sosyal medyadan yaptığı paylaşımın, milletine, devletine, insanlık onuruna ve gelecek nesillere duyduğu tartışılmaz sorumluluğun tanımı ve tavzihi olduğunu dile getirerek, o günden bugüne destek mesajları kadar haksız eleştirileri de takip ettiğini anlattı.

Paylaşımını aktaran Bahçeli, "Gazze'yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır." sözlerine yer verdiğini de hatırlattı.

Bazılarının şahsına yönelik "Önden siz buyurun." şeklinde alaycı bir üslupla karalama kampanyasına alet olduklarını belirten Bahçeli, "Hiç merak buyurmasınlar, bizim anlayış ve anılarımızda kimin arkadan geleceğine bakmadan önden gider şehit ön kuzular. Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze'deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevzisine girmek için yola revan olmazsam namerdim." şeklinde konuştu.

Bahçeli, yöneltilen bazı eleştirileri aktararak, şunları kaydetti:

"Bu ifade sahiplerinin hepsi birden vicdanen ve kalben yanmış ve küle dönmüş bir avuç çapulcudur. Gazze'deki toplu katliamı ve soykırıma varan İsrail şiddetini idrak etmek için Filistinli olmaya gerek yoktur, birilerinin iddia ettiği gibi Arap olmaya gerek yoktur, hatta Müslüman olmaya da gerek yoktur; sadece insan olmak, insani değerleri savunmak kafidir. Hastaneler bombalanıyor, okullar, camiler, kiliseler vuruluyor. Ey vicdansız dünya, çocuklar Kelimeişehadet getirerek can veriyor. Ey suskun insanlık, hayatta kalan Filistinli çocuklar, sırayla kefenlenmiş cansız bedenler arasında anne ve babalarını ağlayarak arıyor ve araştırıyor. Mazlumların ahı yüreklerimizi yakıyor."

"Zulüm karşısında tarafsızlık namussuzluktur"
MHP lideri Bahçeli, Gazzelilerin Sina Yarımadası'na, Batı Şeria'da yaşayanların da Ürdün'e sürülmesi için hazırlık yapıldığını ifade ederek, "Bugün Filistin, yarın tüm bölge ve nihayet Türkiye'nin kuşatılması amaçlanıyor. Zulüm karşısında tarafsızlık namussuzluktur. Biz çok şükür namussuz değiliz, tarafız, haklının, masumun, insan onurunun, tarih ve inanç bağlarımız olan kardeşlerimizin tarafıyız. 24 saat dolmuştur. Türkiye Cumhuriyeti insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek, garantörlük mekanizmasını kurmak adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır." değerlendirmelerinde bulundu.

Geri adım atmayacaklarını vurgulayan Bahçeli, "24 saati Amerika'nın saatiyle özdeşleştirip 'Neredeydin 24 saat?' diye soran Amerikan uşakları. Biden saat kaçta dinlenme ofisine gitti?" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"BM etkisizdir. BM Genel Sekreteri Refah Sınır Kapısı'nda boy göstermekten başka bir şey yapamamıştır. İslam İşbirliği Teşkilatından umut yoktur. Gazze için Kahire Barış Zirvesi'nden bir sonuç çıkmamıştır. İslam ülkeleri atıl ve aciz şekilde Gazze'nin bombalanmasını izlemektedir. O halde Gazze'yi koruma ve kollama misyonu Türk milletinin üzerindedir. Ya kalıcı barış ortamı sağlanarak iki devletli çözüm için taraflar masaya oturur ya da Gazze'nin imhasına Türkiye Cumhuriyeti her ihtimali dikkate alarak tepkisini üst düzeyde, en seri ve sert şekilde gösterir. Bizim tavrımız, tutumumuz ve duruşumuz budur. Gazze'ye gitmek gerekirse de hiç kimse meraklanmasın, Mescid-i Aksa'nın manevi ihtişamıyla, Allah'ın inayetiyle aranılan ve beklenilen her yerde şafak sökmeden olmasını da gayet iyi biliriz."

Devlet Bahçeli, çocuklar, bebekler ve kadınların ölmemesi; zalimlerin mahvolması; huzur, barış ve istikrarın derhal ve ön şartsız çatışma bölgesine hakim olması temennisinde de bulundu.

Bu arada Bahçeli'nin Cumhuriyet'in 100. yılı nedeniyle üzerinde Türk bayrağı ve 1923-2023 yazılı yüzük taktığı dikkat çekti.
OGÜNhaber