Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı’na ilişkin açıklama yapan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Türkiye’nin her alanda ‘çekim merkezi olma’ özelliğini güçlendirmeye dönük adımlar üzerinde durulmuştur” dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Toplantısına ilişkin açıklama yaptı. Altun, açıklamasında, “Tersine beyin göçünün özendirilmesi için atılması gereken adımların masaya yatırıldığı toplantıda, Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin ilerleyişini sürdürmesi için her alanda olduğu gibi bilimsel ve teknolojik çalışmalarda da öncü olması gerektiğini vurgulamıştır. Toplantıda, yetişmiş insanları ülkede tutmanın yanında, yurt dışına gitmiş olanların tekrar ülkeye dönmelerinin yerli ve milli teknoloji hamlesine sağlayacağı katkılar ele alınmış, kendi bilim insanlarımızın yanı sıra dünyadan bilim çevrelerinin ülkemize çekilebilmesi hususunda geliştirilebilecek politikalar görüşülmüştür. Sadece devlet değil özel sektörün de bu konuda sunabileceği katkıların istişare edildiği toplantıda, Türkiye’nin her alanda ‘çekim merkezi olma’ özelliğini güçlendirmeye dönük adımlar üzerinde durulmuştur” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanımız, bütün dünyanın bir sorunu olan kadına yönelik şiddeti ‘bir insanlık suçu’ olarak gördüğünü ifade etmiştir”
Altun, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Toplantısında ayrıca “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin de tüm boyutlarıyla ele alındığını belirtti. Altun, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Toplantıda, Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün dünyanın bir sorunu olan kadına yönelik şiddeti ‘bir insanlık suçu’ olarak gördüğünü ifade etmiştir. Toplantıda, şiddet başta olmak üzere kadınların tüm meselelerinin çözülmesi için bugüne kadar yapılanların yanında atılabilecek adımlar hususunda öneriler sunulmuş, kadının aile ve toplum dengesinin teminatı olarak görüldüğü bir iklimin oluşturulmasına dönük çabalar dile getirilmiştir.”