Bu iki ismin Türk tiyatrosu için büyük bir öneme sahip olduğunu söylememize gerek yok. İki değerli sanatçı da tiyatro sanatı için yıllarını vermiş isimler. Ustalar bu kez, yaşamın bel kemiği olan adalet olgusunu işleyen bir oyunla karşımızdalar.
Aysa prodüksiyon tiyatrosundan..AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tiyatro severlerin birçoğunun malûmu olan bir kurum. 1985 yılından itibaren Ankara Sanat Tiyatrosu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Kent Oyuncuları, Dostlar Tiyatrosu gibi önemli tiyatroların oyunlarını Anadolu’da birçok kentin seyircisine ulaştıran, 2002 yılından bu yana da kendi bünyelerinde oyunlar yapan bir oluşum. Birbirinden değerli birçok sanatçıyı bir araya getirip büyük organizasyonlarla büyük seyirci kitlelerini çekmesi açısından tiyatromuzda özel bir yere sahip olan AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu bu defa Rutkay Aziz ve Taner Barlas isimlerini aynı oyun içerisinde bir araya getirerek seyirciyle buluşturuyor.
Sokrates’in idam edilmesi, ünlü bilim adamı Galileo’nun sırf kilise menfaati namına ömür boyu hapse mahkûm edilmesi, 1927 yılında Amerika’da, hiçbir mesnede dayandırılmadan idam edilen Sacco ve Vanzetti adlı iki göçmenin idam edilmesi… Oyun, tarihin kaydetmiş olduğu bu üç adalet faciasından yola çıkarak bizlere bir şeyleri hatırlatıyor. Çevremizde olanlara ve gündemimizde yaşatılanlara bir kez daha dikkatlice bakmamız gerektiğini salık veriyor. Aslında yaşatılan bu adaletsizliklerin yer yer devam ettiğini, “geçmiş”
gibi izlediğimiz bu olayların aslında çok da geçmediğini söylüyor. Bir bakıma ustalar da bu oyun aracılığıyla, sanatçılık vazifelerinin gereği olarak, daha doğrusu haksızlıklara dur demeyi şiar edinen bir erdemle, bizleri yüksek sesle uyarıyorlar: “Adalet sizsiniz!” diyerek…“Rutkay Aziz ve Taner Barlas gibi iki değerli sanatçının birlikte sahne aldıkları bir oyunla tiyatro severlerin karşısında olmaları tiyatromuz adına büyük bir kazanım”.
Topluma "Adalet sizsiniz!", işleyen çarka ise "Adaletsizsiniz!"Yaşanan adaletsizlikleri ve hukukî çarpıklıkları konu alan oyunların birçoğu ne yazık ki daha çok ideolojik reflekslerle ve sloganik beyinlerle yazılıyor. Bu tür oyunların yazarları, seyircisinin hangi zihniyetten olacağını daha baştan belirleyip, olayları temel değerler noktasından değil de direkt tek bir olay endeksli değerlendiriyorlar. Ve bir kitleyi aleni şekilde karşılarına alarak yazıyorlar. Oyun cümleleri ise çok didaktik oluyor. Mesaj, oyun alt metninde değil de kör göze parmak şeklinde veriliyor. Ancak yazar Ümit Denizer; içinde bulunduğumuz dönemde yaşanan kimi hukuksuzlukları olay, kitle veya grup ismi vermeksizin temel değerlerden olan “adalet duygusu”nu baz alarak işlemiş. Bu işlemeyi, tarihin kaydetmiş olduğu bilinen hukuk dışı yargılamalar üzerinden yapmış. Oyunda, felsefe dünyasının önde gelen düşünürlerinden olan, kendisinden sonra gelen birçok filozofu etkileyen, sorgulamanın ve aklın doruk noktasındaki Sokrates’in öğretilerinin, toplumu bölmek ve gençliği sapkın yollara itmek suçlamasıyla, sırf bir takım demagogların etkisiyle, Atina Halk Jürisi (500’ler Meclisi) tarafından hiçbir somut sebebe dayandırılmadan baldıran zehri içirilerek idama mahkûm edilmesi; modern bilimin babası olarak bilinen, pozitif bilimlerde birçok kuramın açıklayıcısı olan, din ile bilimin birbirine müdahale etmemesi gerektiğini
Oyunda Rutkay Aziz ilk epizotta Sokrates’i oynarken Taner Barlas kimi zaman 500’ler meclisinden bir üye, kimi zaman yargıç karakterini seyirciye aktarıyor. savunan Galileo Galilei’nin ömür boyu mahkûmiyeti; Sacco ve Vanzetti’nin 1900’lü yılların başındaki Amerika’nın girmiş olduğu göçmen avına kurban gitmeleri ve yargılama sonucunda delilsiz bir şekilde idam edilmeleri anlatılıyor. Oyunda Rutkay Aziz ilk epizotta Sokrates’i oynarken Taner Barlas kimi zaman 500’ler meclisinden bir üye, kimi zaman yargıç karakterini seyirciye aktarıyor. İkinci epizotta ise Galilei’yi Taner Barlas oynarken Rutkay Aziz kâh Galilei’nin meraklı bir çırağını kâh bir rahibi canlandırıyor. Son epizotta, Sacco’yu Rutkay Aziz oynarken Vanzetti’yi ise Taner Barlas oynuyor. Her iki usta oynadıkları karakterlerin dönemlerinde edinmiş oldukları misyonları ve savunmuş oldukları düşünceleri özümsemiş şekilde sahnedeler. Aynı zamanda bu tarihi kişiliklerin karakterlerini ve mizaçlarını da çok doğru analiz edip bedensel hareketlerini de ona göre uyarlamışlar. Oyunun sahne ve kostüm tasarımları Metin Deniz’e ait. Kullanılan kuklalardaysa Bülent İşcan imzası bulunuyor. Sahne tasarımında yer alan, oturan heykeller, iki oyuncunun haricinde aynı anda sahnede olması gereken diğer kişilerin de yerini dolduracak nitelikte pratik ve zekice hazırlanmış. Canlandırılan karakterlerin uğraşlarını da birkaç simge ile başarılı bir şekilde aktarmışlar. Oyunun kostümleri ise dönemine ve kahramanların kullanmış oldukları asli kıyafetlere sadık kalınarak tasarlanmış.
Rutkay Aziz ve Taner Barlas gibi iki değerli sanatçının birlikte sahne aldıkları bir oyunla tiyatro severlerin karşısında olmaları tiyatromuz adına büyük bir kazanımın. Gerek bu oyunla gerekse hazırlayacakları başka oyunlarla kendilerini uzunca yıllar izlemeyi temenni ediyorum.