Kendine özgü koku, renk ve sesleriyle dört mevsim cazibesini koruyan Mısır Çarşısı her gün yarım milyona yakın insanı ağırlıyor. İşte dört asırlık geçmişe sahip bu muhteşem çarşıyı tanımak için pratik bir gezi kılavuzu.

İstanbul’un renk ambarı: Mısır Çarşısı

Mısır Çarşısı’nın Balıkpazarı girişinden içeri girmek çok keyifli. Tarihi yapının tonozlu tavanındaki küçük pencerelerden sızan ışık huzmeleri hemen dikkat çekiyor. Vitrin aydınlatmalarının loşluğu, keskin bir baharat ve kahve kokusu da öyle… Yaklaşık 350 yıllık geçmişe sahip çarşı, Sultan Dördüncü Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından Yeni Camii Külliyesi’nin parçası olarak yaptırılmış. Osmanlı döneminde Afrika, Hindistan ve Ortadoğu’dan getirilen gemiler dolusu baharat, dokuma ve ipek, bu çarşıda alıcıya sunulurmuş. Satılan malların çoğu Mısır üzerinden getirildiği için, buraya Mısır Çarşısı denmiş. Klasik Osmanlı üslubunda, kubbeli, birbirini izleyen kesme taş ve tuğla sıraları ile inşa edilen çarşının, halen kullanılan ikisi büyük altı kapısı bulunuyor. L biçimli çarşının iki kolunun kesiştiği yerdeki küçük balkonda bir zamanlar vaiz, çarşı esnafına açılış duası yaptırırmış. Balkonun altındaki alan ise dua meydanı olarak anılıyor. Çarşının ana giriş kapıları üzerindeki iki katlı yapılar ise alışveriş anlaşmazlıklarının çözümlendiği bir ticaret mahkemesi işlevi görmüş.



ZENGİN ÇEŞİTLİLİK

Mısır Çarşısı’nın denize bakan kapısından girip hemen sol taraftaki daracık merdivenlerden ikinci kata çıktığınızda Pandeli Restoran’la tanışacaksınız. 80 yıldır geleneksel İstanbul mutfağının yaşatıldığı bu özgün lokantanın müdavimleri arasında kimler yok ki: Mustafa Kemal Atatürk, Ahmet Hamdi Tanpınar, Robert De Niro, Tony Curtis, Audrey Hepburn, Burt Lancaster ve daha pek çokları… Lokanta, Rum asıllı Pandeli Çobanoğlu tarafından kurulmuş. Pandeli Bey, yaşadığı sürece çarşı esnafı ve müşterileri tarafından çok sevilirmiş. Mısır Çarşısı’nın kuytu köşelerinden birine saklanmış lokantanın duvarları çinilerle süslü, masa örtüleri ve garsonların ceketleri ise bembeyaz ve ütülü. Servis titizlikle yapılıyor. Tercihinize göre, ister çarşının içine, ister denize bakan pencerelerin önündeki masalara oturabilirsiniz. Pandeli’nin en sevilen spesiyalleri ise kağıtta levrek, piliç dolması, sebzeli kuzu incik, patlıcan böreği, karides salatası, siyah havyar ve bademli Pandeli tatlısı.



RENK RENK VİTRİNLER

Yüzyıllardır İstanbul’un kent kimliğinde önemli bir yere sahip olmuş Mısır Çarşısı’nda bugün yaklaşık yüz civarında dükkân bulunuyor. İlgi odağı ise elbette baharatçılar. Osmanlı döneminde Mısır Çarşısı’ndaki baharatçılar bir çeşit halk hekimliği de yaparlarmış. Günümüzdeki baharatçıları gezdiğinizde ise adını ilk kez duyacağınız bir şeylere mutlaka rastlayacaksınız: Safran, zencefil, kudret narı, portakal çayı, bamya çiçeği, domates kurusu, doğal salep, beyaz toz biber, yayla çayı, menekşe yaprağı, afrodizyak macunlar ve daha neler neler... Hasırcılar kapısı bitişiğinde yaklaşık 60 yıldır hizmet veren Malatya Pazarı, çeşitlilik bakımından oldukça zengin. Sadece bu dükkanda 400’den fazla baharat çeşidi bulunuyor; ancak bazı ürünlerin fiyatlar daha pahalı. Malatya Pazarı’nın çifte kavrulmuş Antep fıstıklı lokumu gerçekten nefis. Buradan kayısı kurusu, pekmezi veya pestili dışında Malatya Kardağı’ndan gelen karakovan balı alınabilir; ayrıca yeşil çay son günlerde hayli revaçta. Çarşının müdavimlerinden Arifoğlu ise şifalı bitkiler bölümü ile dikkat çekiyor. Çay çeşitleri, bitkisel yağlar, doğal güzellik maskeleri, zayıflama ve gençlik iksirlerinin yanı sıra afrodizyak baharat karışımları ile kuvvet macunlar bulunuyor.



HEDİYELİK CENNETİ

Mısır Çarşısı’nı gezerken dükkânlarda sergilenen reçel kavanozlarını, köy peynirlerini, şarküteri ürünlerini, bal peteklerini ve meze çeşitlerini de göz ardı etmemenizi öneriyoruz. Çarşının gözde yiyeceklerinden biri de havyar. Azerbaycan, İran ve Rusya’dan gelen havyarlar çarşıdaki pek çok dükkânda satılıyor. Biraz ileride bulunan esans dükkânındaki çeşitlilik şaşırtıcı. Rengârenk şişelerde belki de hiçbir yerde bulamayacağınız esanslar, kokular, yağlar ve miskler saklı. Örneğin, bir litre saf gülyağı elde edebilmek için altı ton gül yaprağı kullanmak gerektiğini burada öğreniyoruz.
OGÜNhaber