Hastalık teşhisinin öğrenildiği ilk süreçlerde kişinin sakin, güçlü, dimdik durması gibi beklentiler kişileri daha fazla baskı altında hissettirebileceğini belirten Psikiytri Uzmanı Dr. Ömer Öz, İnsan acılarına yapılabilecek en iyi şey, o acılara karşı duyarlı olmak ve acıyı birlikte göğüslemek olduğunu söyledi.

Meme kanserinde ruhsal süreçler ve destek almanın önemi

Bir hastalığa yakalandığımızda aklımıza üşüşen soru işaretlerinin başında bu hastalığın bize nasıl zarar vereceği, hayatımızı ne ölçüde etkileyeceği, tedavisinin olup olmadığı vardır Medicana Bursa Hastanesi Psikiytri Uzmanı Dr. Ömer Öz, “Çoğu insan çevresinden duyduğu, geçmişte edindiği bilgiler neticesinde başına gelen bu hastalık durumunu yorumlar ve ona göre tepkilerini belirler. İşte bu açıdan ‘kanser’ adı toplumda etiket olarak ‘ızdıraplı ve umutsuz bir yol’ çağrışımlarını içerir. Çoğu insanın ilk duyduğu andan itibaren gelecek planlarını bir rafa kaldırıp hemen tedaviye adapte olması zordur. Çünkü insan mevcut huzurlu durumunu korumak, şimdiki halinden daha kötü olmamak için kontrol mekanizmalarını devreye sokmak ister ve bir hastalık durumunu yok sayar. Tedavi sürecinin nasıl olacağı, geleceğinin nasıl şekilleneceği, diğer insanlarla ilişkilerinin ne yönde gideceği gibi soru işaretlerini düşünmeye vakit ayırmak yani bu duruma adapte olmak belli bir süre alır. Hastalık teşhisinin öğrenildiği ilk süreçlerde kişinin sakin, güçlü, dimdik durması gibi beklentiler kişileri daha fazla baskı altında hissettirebilir. Çünkü zorlayıcı durumlarda insan olarak endişe, üzüntü, panik halinde olmak normal bir tepki olabilir” diye konuştu.
Kanser teşhisinin insana verdiği en büyük zorluklardan biri de daimi bir belirsizliğin içerisine atılmış olduğunu düşünmesinden ileri geldiğini belirten Öz, “Yapılan tetkikler, ameliyatlar, patoloji sonuçları, kemoterapi süreci, işine geri dönüp dönemeyeceği, enfeksiyon riski gibi daha önceden dikkat etmediği ve bilmediği bir sürü süreçle ilgili bilgi sahibi olmak zorunda kalınır ve bu yeni bilgiler bir sınavı geçmek ya da kültür seviyesini arttırmak için öğrenilen bilgiler değil, kişinin kendi hayatını doğrudan ilgilendiren bilgilerdir. Hastaneye gidilen her gün ayrı bir gerginlik ve endişe tetiklenmesine sebebiyet verebilir. Bu süreçte size destek olabilecek, sürecinizde bilgilendirmeleri usanmadan yapabilecek hekimlere, hemşirelere, sağlık çalışanlarına sahip olmak kafanızdaki belirsizlikleri atmanızı kolaylaştıracaktır. İnsan acılarına yapılabilecek en iyi şey, o acılara karşı duyarlı olmak ve acıyı birlikte göğüslemektir. Hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının üzerine bu kısımda oldukça büyük bir sorumluluk yükleniyor. Kafasındaki soru işaretleri insanı belirsizliğe iten, tedaviye dair umutsuzluğa neden olan etmenler olabilir, bu sebeple detaylı bilgi almak ve sürecinizi bilmek için soru sormaktan çekinmemek gerekir. Bu soruları sorarken, her insanın birbirinden farklı olduğunu ve tedavi süreçlerinin değişebileceğini unutmamak gerekir, yani diğer insanın başına gelen bir şeyin sizin başınıza da geleceğine dair şeyler bir kesinlik değil yalnızca birer tahmindir” dedi.
Kanser teşhisi aldıktan sonra insanların çoğu geçmiş hayatlarındaki bazı sebeplere karşı kızgınlık ve pişmanlık yaşadığına dikkat çeken Öz, “Kendini veya çevreyi suçlama oldukça fazla görülen şeylerdir. Evet, geçmiş yaşamda bazı şeyleri farklı yapsanız belki şimdi daha farklı durumda olabilirdiniz. Ancak hayal kurup, iyi olacağına inandığınız durumun da şimdiden daha iyi olacağına dair kurduğunuz senaryolar da sadece birer tahminden ibaret. Bunu şimdi değiştirmek mümkün değilse bundan sonra ne yapabiliriz ona bakmak, tedavimizi sahiplenmek, insan ilişkilerimizi sağlıklı tutmaya çabalamak daha uzun vadeli bir fayda sağlayacaktır. Kanser teşhisi sonrasında hayatın adil olmadığına, başınıza gelen bu durumu hak etmediğinize dair sorgulama ve hayal kırıklığı yaşanabilir. Ancak değişen hayatınızla birlikte mutlu olduğunuz, iyi hissettiğiniz şeyler de değişmeye, başkalaşmaya başlar. İçinde bulunduğumuz durumun aslında doğanın akışında başımıza gelen, üzerinde kontrol gücümüzün olmadığı bir süreç olduğunu bilmek, ona dair olan isyan ve öfkemizi biraz olsun azaltabilir. Kontrolümüzde olan tek şey kendi davranışlarımızdır ve tedaviyi sahiplenmek, hekimlerin önerilerine uymak hastalığın gidişatında bize daha güvenli hissettirecektir. Öte yandan kanser tedavisi sürecinde hasta yakınlarına düşen en önemli şey, hasta olan kişinin kararlarına saygı duymak ve onu bıkmadan dinlemeye çalışmaktır. Kimi zaman kişinin yararı için ısrarcı ve zorlayıcı tedaviler ya da davranışlar yapılması gerekse de bunu kişiye anlayabileceği seviyede anlatmak, bu isteğin ne gerekçeyle istendiğini karşı tarafa iletmek çok önemlidir. Diğer insanların bakışları, cümleleri, davranış tarzları kanser teşhisi alan bireyleri oldukça fazla etkilemektedir, bu sebeple söylediklerimizle karşı tarafa saygı duyduğumuzu, onun kararlarını önemsediğimizi iletebilmek, iki tarafa da iyi gelecektir. Bir hastalığa sahip olması, o kişinin hayatına dair verebileceği kararların yok olduğu anlamına gelmemelidir” diye konuştu.
Her geçen gün gelişen tıbbın, kanser tedavisinde milyonlarca hayatı kurtaracağı ümidiyle kanser teşhisinin ‘ümitsiz bir yol’ olarak görülmemesini gerektiğini belirten Öz, “Hastalık sürecinde psikolojik destek almanın süreci ızdırapsız geçirmeye, hastalığın zorluklarının azalmasına faydalı olabileceğini belirtmek isterim. Tedavide amacımız acıları yok etmek, insanı hastalıklarına karşı tepkisiz hale getirmek değil; hastalıkların biz istemeden başımıza gelen, acı verse de bize çok fazla şey öğretebilen bir şey olduğunu karşı tarafa anlatmaya çalışmaktır. Kanser teşhisi sebebiyle ruhsal zorluk yaşayan kişilerin bir uzmandan destek almasının, kişinin kendisi ve yakınları için yararlı olacağını bilmeliyiz” dedi.
OGÜNhaber