Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Orçun Yalav, mide kanserinin dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde 4., ülkemizde 5. sırada yer aldığını söyledi.

Doç. Dr. Yalav: “Mide kanseri erken evrede belirti göstermiyor”

Mide kanseri erken evrede belirti vermediği için erken teşhisi de zor oluyor. Konuyla ilgili Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Orçun Yalav, açıklamalarda bulunup hastalığın ilk belirtilerinin karın ağrısı, mide yanması, dışkıda kan, yorgunluk ve halsizlik olduğunu söyledi.
Mide kanserinin erken aşamalarda fazla belirti göstermediğine, bu nedenle de geç teşhis konulduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yalav, “Kanserin başlıca belirtileri karın ağrısı, mide yanması, hazımsızlık gibi sindirim sorunları, iştahsızlık ve kilo kaybı. Bunların yanı sıra dışkının siyah veya katran renginde olmasına neden olan kanamalar, yorgunluk, halsizlik gibi demir eksikliği göstergeleri, ileri evrede ise yutma güçlüğü, bulantı ve kusma, karın içinde su sıvı toplanması anlamına gelen karın çevresinde genişleme gibi belirtilere dikkat edilmeli” dedi.

“Beslenme çok önemli”
Mide kanserinin kesin nedeni bilinmediğini hatırlatan Doç. Dr. Yalav, “Bir dizi risk faktörü bu hastalığın gelişimine katkıda bulunabilir. Bu faktörler genetik ve çevresel faktörler olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Genetik faktörleri değiştirmek mümkün değildir ancak çevresel faktörlerden bazı yaşam tarzı değişiklikleri yaparak bu hastalığın riskini en aza indirebilirsiniz” diye konuştu.

“Sigara ve alkolü tamamen bırakın”
Risklere değinen Doç. Dr. Yalav, mide bakterisi olan “Helicobacter pylori”nin mide mukozasında uzun süreli enfeksiyona neden olarak risk artıracağını belirtti. Mide kanseri riskini tetikleyecek yiyecekler hakkında bilgiler veren Yalav, “Turşu gibi çok fazla tuzlu yiyecekler ve sucuk, salam gibi işlenmiş etler yemenin ayrıca sebze ve meyve bakımından yetersiz beslenmenin, sigara ve alkol kullanmanın mide kanseri riskini arttırabilir. Bu risk faktörlerini azaltmak için tuzlu ve işlenmiş gıdalardan kaçının. Bunların yerine taze sebze, meyve, bol lif içeren tam tahılları da alarak dengeli ve sağlıklı beslenin. Sigara ve alkolü sınırlayın ya da tamamen bırakın. Özellikle ailede mide kanseri öyküsü varsa, erken teşhis konulabilmesi için düzenli doktor kontrolleri ve tarama testleri yaptırın. Düzenli egzersiz yapın, uykunuzu yeterli alın ve stresi azaltmaya çalışın” ifadelerini kullandı.

“Şikayetler başladığında hastalık ileri evrededir”
Mide kanserinin erken teşhisinin zor olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yalav, “Teşhis etmek genellikle zordur, çünkü çoğu hasta semptomları fark edene kadar hekime başvurmaz, şikayetler başlayınca ise hastalık aslında ileri evrededir. Tanı koymak için ihtiyaç duyduğumuz tetkiklerin başında mide iç yüzeyinin doğrudan görüntülenmesini sağlayarak, anormal bölgelerin biyopsi ile incelenmesini mümkün kılan endoskopi geliyor. Burada alınan örnekler biyopsi ile patolojik açıdan incelenir ve kanser teşhisinde kesin sonuç sağlar. Ayrıca bilgisayarlı tomografi (BT), PET_BT ve erken evre olgularda endoskopik ultrason gibi yöntemler, kanserin yayılımını ve evresini belirlemeye yardımcı olur” dedi.

“Kapalı ameliyat daha hızlı iyileşme sağlıyor”
Tedavinin, hastalığın evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer bireysel faktörlere bağlı olarak değiştiğinden bahseden Doç. Dr. Yalav, erken evre mide kanserinin temel tedavisinin cerrahi olduğunu, hastanın öncelikle ameliyat edildiğini söyledi. Son yıllarda klasik açık cerrahi yerine laparoskopik yani kapalı yöntemin tercih edildiğinden belirten Doç. Dr. Yalav, “Laparoskopik yöntem daha küçük kesiler ile daha az ağrıya yol açar. Daha hızlı iyileşme süreci ve buna bağlı olarak daha kısa hastane kalma süresi sunar. Daha estetik görünür. Daha az doku hasarı ve komplikasyon getirir. Hastalar günlük hayatına daha hızlı döner. Ancak, her cerrahi prosedür gibi burada da bazı riskler bulunmaktadır. Bu nedenle hangi cerrahi tekniğin en uygun olduğunu mutlaka doktorunuzla görüşün” şeklinde konuştu.

“Son yıllarda moleküler hedefli tedavi yaygınlaşıyor”
Doç. Dr. Yalav kanser hücrelerinin büyümesini ve kanın içinde dolaşan kanser hücrelerini durdurmaya yönelik ilaç tedavisi kemoterapiye dair, “Eskiden genellikle cerrahi sonrası veya ileri evre hastalıklarda kullanılırdı ancak günümüzde kanserli dokunun midenin 2. tabakasını geçtiği tüm hastalarda kemoterapi tedavisi ameliyattan önce verilmektedir. Böylelikle hastalarımızda daha uzun yaşam ömürlerine ulaşılmaktadır” dedi.
Mide kanserinden korunmak için bu önlemleri almanın, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve düzenli sağlık kontrolleri yapmanın önemini vurgulayan Doç. Dr. Yalav ailesinde mide kanseri olan kişilerin, şikayetleri olmasa dahi 50 yaşından itibaren düzenli endoskopi taraması yaptırmasını tavsiye etti.
OGÜNhaber