Toyota Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Okutur, 'Hibrit araçlar tüketici alışkanlığını değiştirmeden hava kirliliğini azaltmaya katkıda bulunuyor. Hibrit ve elektrikli araç talebinde artış öngörüyoruz.' dedi.
Toyota Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Selim Okutur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 salgınının insan sağlığı açısından sektörlerde olumlu gelişmelerin yaşanmasında önemli rol oynayacağını ifade etti.
Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 80'inin büyük şehirlerde yaşadığına dikkati çeken Okutur, özellikle ulaşım ve enerji sektöründe büyük oranda fosil yakıtlar kullanılması nedeniyle hava kirliğinin en önemli sorun olarak ortaya çıktığını, hibrit ve elektrikli araçların tercih edilmesinin hava kirliliğini azaltabileceğini dile getirdi.
Okutur, Kovid-19 salgınıyla mücadele sürecinde akciğer ve solunum yolu hastalıklarında hava kirliliğinin etkisinin daha net görüldüğüne işaret ederek şöyle konuştu:
"Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çeşitli araştırmalarda, dizel araçların egzozlarından çıkan azot oksit ve partiküller gibi salımların neden olduğu hava kirliliği, kanserin ana sebebi olarak değerlendiriliyor. Çin'de başlayan salgın sonrasında hava kalitesinin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Zonguldak'ın büyükşehir olmamasına rağmen sokağa çıkma kısıtlamalarına dahil edilmesinin sebebi, şehirdeki hava kirliliği nedeniyle akciğer rahatsızlığı olan vatandaşlarımızı korumak içindi. Hava kirliliğinden korunmak için daha temiz yakıtlı sistemler ve ulaşım yöntemleri kullanmak zorundayız."
"Hibrit araçlarda Avrupa öncü olacak"
Okutur, dünyada üretilen araçların yüzde 98'inin konvansiyonel içten yanmalı motorlardan oluştuğunu ve tam elektrikli araç sayısının henüz çok az olduğunu söyledi.
Dünyada 200'den fazla firmanın tam elektrikli araçlar konusunda çalıştığına dikkati çeken Okutur, bu araçların yaygınlaşması için 15-20 yıllık süreye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Okutur, Avrupa'nın hibrit araçların yaygınlaşmasında öncü olacağını belirterek şöyle devam etti:
"Refah seviyesi yüksek ülkelerde elektrikli araç sayısının artması daha kolay olacak. Sebebi, elektrikli araçlarda batarya maliyetlerinin oldukça pahalı olması. Altyapı sorunları ve şarj etme sorunları da olacak. Uzun şarj süreleri insanların bugüne kadar edindikleri kullanım alışkanlıklarına ters düşüyor. Dünyada sadece elektrikle çalışan araçların sisteme entegrasyonu zor olabilir ancak hibrit teknolojisi dediğimiz çok daha küçük bir yatırımla konvansiyonel motor ve elektrik motorunun birlikte kullanıldığı hibrit araçlara daha kolay erişilebileceğini söyleyebiliriz. İki motorlu olan bu araçlarda şehir içinde enerji ihtiyacının yüzde 50'sini elektrik enerjisiyle karşılayarak önemli ölçüde akaryakıt tasarrufu sağlıyorsunuz ve çevreyi çok daha az kirletmiş oluyorsunuz."
Okutur, hibrit teknolojisinde ilave altyapı ya da şarj istasyonu gibi yatırımlara gerek olmadığını, sadece araç alım maliyetinin biraz fazla olduğunu ifade etti.
Hibrit araçların, diğer konvansiyonel araçlara göre büyük avantaj sağladığını vurgulayan Okutur, şunları kaydetti:
"Hibrit araçları önümüzdeki yıllarda daha fazla duyacağız. Çok kısa zamanda hibrit araçlar konvansiyonel araçları geçecek. Hibrit araçlar tüketici alışkanlığını değiştirmeden hava kirliliğini azaltmaya katkıda bulunuyor. Şirket olarak yılda yaklaşık 10 milyon araç üretiyoruz. 2025'te bunun yüzde 50'sinden fazlasında hibrit motorlar veya sıfır emisyonlu teknolojiler kullanılacak. Salgın süreci bize toplu taşımadan ziyade bireysel araç sahibi olmanın avantaj olacağını gösterdi. Benzin ve motorinin kullanıldığı konvansiyonel araçlara göre, hibrit ve elektrikli araçlar talebinde artış öngörüyoruz."
"Ulaştırma sektörünün geleceği hidrojende"
Okutur, hidrojen kullanan araçların sıfır emisyonla hareket edebileceğini ve hidrojenin 2050'li yılların enerjisi olarak görüldüğünü ifade etti.
Elektrikli otomobillerde yaşanan batarya ve şarj sorunlarının hidrojenle çalışan araçları ön plana çıkardığını belirten Okutur, "Aracınızın yakıt tankını 3 dakikada hidrojenle doldurmanız mümkün olmakta ve araçların egzozundan sadece su buharı çıkmaktadır. Hidrojen ucuz olmasına rağmen, hidrojenden elektrik elde eden yakıt hücreli sistemlerin maliyetleri yüksek. Bu maliyetler düşerse hidrojen kullanımı artacaktır." diye konuştu.
Okutur, Avrupa'da birçok yerel yönetimin yüksek maliyetleri olmasına rağmen şehir içi toplu taşıma çözümlerinde elektrikli veya hidrojenle çalışan taşıtları tercih ettiğini de sözlerine ekledi.