Elazığ’ın doğu illeri arasında bir yıldız gibi parlayacak kapasiteye sahip olduğunu belirten Mis Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Demirbağ, şehrin gelişimini yavaşlatan unsurun ise Elazığ’da yerleşmiş bulunan yanlış kültürel alışkanlıklar olduğunu söyledi.
Elazığ’ın ot bitmeyen taş ocaklarını alarak, şehre değer katan Misland kompleksini ortaya çıkartan Demirbağ; “Burada Misland gibi büyük bir eseri yaparken sadece yeşillendirmek için 3 bin kamyon toprak taşıdık; Bingöl’den de 100 kamyon doğal gübre getirdik. O gün ot bitmeyen bu taş ocaklarında bugün tam bir yeşillik hakim. Demek ki çalışınca dağlar bağ oluyormuş. Çeşitli türlerden 7.000 adet ağaç diktik, sebze –meyve yetiştiriyoruz.
Doğayla, kaya ile mücadele ederek bu büyük eseri ortaya koyduk. Ne var ki, doğayla mücadele etmek bir yerde kolay; ancak yerleşmiş olan yanlış kültürel alışkanlıkları değiştirmek, insanlara din değiştiriyormuşçasına zor geliyor” dedi.
Elazığ’ın akılcı çalışıldığı takdirde doğası ve imkânlarıyla Türkiye ortalamasının üzerinde bir şehir olduğuna dikkat çeken Demirbağ, “Elazığ’daki bolluğun yüzyıllardır burada yaşayanlara yettiğinin en önemli kanıtı, 5000 yıllık tarihi ile marka olmuş Harput’tan gelip geçmiş binlerce insan, onlarca nesildir.
Elazığ’ı sıkıntıya sokan, insanlar arasındaki rekabet, haset duyguları ve çekişmedir. Ermeni, Kürt, Alevi ve Türkler’in yıllarca yan yana kardeşçe yaşadığı bu şehirde, bölgecilik, adam kayırma gibi yaklaşımlar zaman içerisinde bir kısım insanlarda kıskançlık ve haset duygusuna dönüşüp, yerleşik kültür halini almış.
Böyle yanlış yerleşik kültür ve örfler yerine göre dokunulmazlıklar halini alıyor. Bu tür alışılmış yanlışlardan insanları çevirmek, dinlerini değiştirtmek kadar zordur. Doğa ile mücadeleden bile zordur. Türkiye de Elazığ da bolluk içindedir. Yeter ki bu şehri geliştirmek için el ele verelim, ayrımcılıktan, hasetten ve kıtlık düşüncesinden uzak duralım. Bu ülke de bu şehir de nüfusunun birkaç katını besler ve barındırır” dedi.