Türkiye'deki kayıtlı çalışanların 1,8%’si 'özel güvenlik hizmetleri' sektöründe görev yapıyor.

Özel güvenlik sektöründeki işçiler, taşeron sistemi altında eziliyor

Bu işçiler yazılı eğitim, sözlü eğitim, atış eğitimi, yazılı sınav ve uygulamalı sınavdan oluşan zorlu bir süreçten geçtikten sonra, özel güvenlik üniformasını giyerek göreve başlıyor. Ancak hem bu eğitim sürecinin niteliğinde, hem işçinin görev tanımında hem de yetkilerinde ve haklarında muğlaklık, eksikler ve suistimaller var. Bu durum da, özel güvenlik sektöründeki çoğu işçiyi mağdur ediyor. Şenel Hukuk Bürosu Avukatlarından Necip Şenel’den özel güvenlik sektöründe yaşananlarla ilgili görüş aldık.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açıklamasına göre 2002 yılında 358 bin olan taşeron işçi sayısı günümüzde 1,7 milyonu aşmış durumda. Bu sayının içinde özel güvenlik görevlileri geniş bir yüzdeyi oluşturuyor. Güvenlik gibi temel bir işlevi yerine getiren güvenlik görevlilerine dair düzenlemeler ise yetersiz.

Görevliler işe başlarken kendilerinden kıyafet parası isteniyor. Oysa yönetmeliğe göre işçilerden kıyafet parası istenmesi yasak. Böyle bir durumda işçinin bu parayı ödemeyi reddetmesi gerekiyor.
“Hukuktan kaynaklanan her türlü hakkınızı kullanın.”

Güvenlik görevlileri uzun saatler çalıştırıldığı halde fazla mesaileri ödenmiyor. Zaten düşük ücretlerle geçinmeye çalışan işçiler de, işsizlik oranlarına bakarak ürküyor ve işsizler ordusuna katılma korkusuyla işverenlerinden fazla mesai ücretlerini talep etmeye dahi çekiniyor. Şenel Hukuk Bürosu’ndan Avukat Necip Şenel, bu durumda güvenlik görevlilerinin tutanak tutmalarını, bu tutanakların işçiler tarafından açılacak alacak davalarında güçlü deliller oluşturduğunu belirtti. Şenel, “İşçi alacaklarına dayanan davalarda fazla mesaileri genelde tanıkla ispat etmek zorunda kalıyoruz. Hâlbuki tanık deliliyle ispatlanmış vakıalarda Yargıtay 20-30% hakkaniyet indirimi yaparak işçinin haklarını kırpıyor. Tutanak tutularak yazılı belgeyle ispatlanmış vakıalardaysa haklar olduğu gibi iade ediliyor ve indirim yapılmıyor.” diye konuştu. “Yeri geldiğinde asker ya da polis gibi faaliyet göstermesi beklenen güvenlik görevlilerine çoğu zaman silah teslim edilmemesi de bir sorun olarak ortaya çıkabiliyor. Güvenlik görevlilerinin maaşları da asgari ücret üzerinden ödeniyor. Aslında devletten vergi kaçırma amaçlı bu yol, işçinin emekli maaşının düşük çıkmasına neden oluyor. Bunu önlemek için de işçi tarafından, maaş çekilirken ihtirazi kayıt konulmasını tavsiye ediyoruz” diyen Avukat Necip Şenel, “Gerçek maaşım şu kadar TL olup, çektiğim bu meblağ gerçek maaşımı yansıtmamaktadır, şeklinde bir kayıt düşerek işçi hakkını ileriye dönük olarak koruma altına alabilir.” dedi.

Haklarını korumaya kalkan işçilerin uzak yerlere gönderilmek suretiyle istifaya zorlanarak, “ihale bitti” gerekçesiyle veya yaşının ilerlediği gerekçesiyle işten çıkarıldığını, bunun da diğer işçilere ibret-i âlem vesikası yapılmaya çalışıldığını, böylece diğer işçilere aslında “ayağınızı denk alın,” mesajı verildiğini söyleyen Avukat Şenel, taşeron şirketleri için çalışan güvenlik görevlilerine şu hatırlatmayı yaptı: “Korkmayın. Türkiye’de hukuk sistemi, aşınmış olsa bile hala işliyor. Haklarınız ve bu haklarınızı kullanmanız için makbul araçlar ve yollar var. Hukuktan kaynaklanan her türlü hakkınızı kullanın. Haklarınızı danışmak, yeri geldiğinde kullanmak için bir avukattan yardım isteyin.”
OGÜNhaber