İSTANBUL (KURUMSALHABERLER) Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2007/ 35299 E. ve 2009/ 1731 K. sayılı 22.01.2009 tarihli kararında aynı zamanda açılan hizmet tespiti ve işçilik alacakları davasının bulunması halinde, işçilik alacağına ilişkin davanın, hizmet tespit talebini içeren davayı beklemesi gerektiğine ilişkin bir karar vermiştir.
İncelememize konu olan karar özellikle, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiler tarafından açılan hizmet tespiti ve alacak davalarının görülmesine ilişkin önemli bilgiler içermektedir. Uygulamada çoğunlukla iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçilerin işçilik alacakları ile birlikte sigortasız geçen hizmetlerinin tespiti için hizmet tespit davası açtıkları görülmektedir. Hizmet tespit davaları hakimin kendiliğinden delil toplaması gerektiği ve re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu, davalılarının birisi mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) olması gereken bir tespit davasıdır. İşçilik alacakları davası ise tarafların getirdiği deliller ile yürütülen, hakimin re’sen araştırması prensibinin geçerli olmadığı, davalısı tarafın işveren veya işverenler olduğu davalardır. Bu bakımdan uygulamasında farklılıklar bulunan iki ayrı talebin aynı dosya içerisinde yürütülmesi söz konusu olmamaktadır.
Bu kararda, davacı taraf kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, yıllık izin ücreti, giyim, yemek yardımı, bayram bakiyesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme tarafından davacının isteği kısmen hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından incelenen dosyada yerel mahkemenin verdiği karar tamamen bozulmuştur. Yargıtay, verdiği kararında, davacı tarafından aynı davalılar aleyhine hizmet tespit davası açıldığının dosya içeriğinden anlaşıldığını, ancak yerel mahkemenin açılan bu hizmet tespiti davasını bekletici mesele yapmadığını tespit etmiştir. Yapılan tespit neticesinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, hizmet tespit davası sonucu verilen kararın alacak davasını etkileyeceğini vurgulayarak, hizmet tespitine dair kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere hizmet tespit davaları sigorta kayıtlarında görünmeyen ancak fiili olarak iş sözleşmesi ile, 5510 sayılı yasa kapsamında geçtiği iddia edilen ve davaya konu olan çalışmaların tespitine ilişkindir. Alacak davasında hesaplanacak kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, bayram tatili alacağı ve diğer alacakların varlığı ve miktarı bu karardan etkilenecektir. İşçinin sigorta kayıtlarındaki kıdemi bir seneden az olarak gözüküyor fakat işçi o işyerinde bir seneden fazla çalıştığını iddia ediyorsa, kıdem tazminatına ve yıllık ücretli izne hak kazanması tamamen hizmet tespit davasının sonucuna bağlı hale gelmiştir.
Ayrıca birlikte hizmet tespit davalarında işçinin gerçek ücreti de mahkeme tarafından tespit edilmektedir. İşçinin aldığı ücretin işveren tarafından sigortaya bildirilen ücretten fazla olduğu iddiası işçi tarafından açılan hizmet tespiti davasında ispat edilebilmektedir. Bu konuda hiç şüphesiz işçilik alacaklarının tahsiline dair dava esas teşkil edecektir. İşçinin gerçek kıdemi kurum kayıtlarında gösterilmemiş ve kurum kayıtlarında görünen kıdemi 6 aydan az ise, bu durumda işçinin açtığı işe iade davası da hizmet tespit davasının sonuçlanmasını beklemek durumundadır.