Hayatın her alanındaki dayatma ve ezbere paydos diyerek yayın hayatına başlayan www.xlhayat.com, dayatılan hayata ve habercilik anlayışına alternatif bir haber sitesi.

Hayatta ve haberde ezbere paydos dediler www.xlhayat.com haber sitesini kurdular

“Büyük düşün, büyük yaşa, kalıpların dışına çık, bedenini sev, kendin ol!” çağrısı yapan site deneyimli gazeteciler Hülya Ünlü Mavigözlü ve Birgül Taşdemir tarafından hazırlanıyor. Hayatın her alanında bedenin ve ruhların dar kalıplara sokulmasına karşı çıkan sitede haberler bu bakış açısıyla hazırlanıyor.

Dayatılan hayata ve habercilik anlayışına alternatif bir güzergah sunmak üzere yola çıkan iki gazeteci yeni ve farklı bir haber sitesini hayata geçirdi. Deneyimli gazeteciler Hülya Ünlü Mavigözlü ve Birgül Taşdemir tarafından hazırlanan ve online mecrada hayata geçirilen www.xlhayat.com sitesi,   hayatın her alanındaki dayatma ve ezbere paydos diyor ve  “Büyük düşün, büyük yaşa, kalıpların dışına çık, bedenini sev, kendin ol!” çağrısı yapıyor.

20 yıla yaklaşan gazetecilik deneyimiyle hayata biraz daha farklı bakan bir habercilik için yola çıktıklarını söyleyen iki gazeteci, “Dayatılan hayata karşı farklı bir habercilik sergilemek amacındayız.  XL bir simge…

Hayattaki en büyük dayatmaların başında “zayıf olan güzeldir” dayatması geliyor.  Medyada da sinemada da filmlerde de bu dayatmayı ya yaratıyor ya da beslemeye devam ediyor. Oysa ki hayat kaç beden olduğunuzla ilgili değildir. Herkes “kaç bedensin?” sorusunun peşinde koşarken kimse durup  “Senin ruhun kaç beden?” diye sormuyor. Bedenler de ruhlar da “küçülürken” hiç kimse küçücük bir dünyaya sıkışıp kaldığının farkına varmıyor. Biz diyoruz ki, mutluluk ne 36 bedene hapsedilebilir, ne de başkalarının koyduğu dayatmalara ve kurallara boyun eğerek filiz verir.  Sağlıklı ve mutluysanız kimse sizi bir kalıba sığdıramaz.”

Hayata dair XL tüyolar
Hayatın her alanında bedenin ve ruhların dar kalıplara sokulmasına karşı çıkan  www.xlhayat.com sitesi haberlere de bu bakış açısıyla yaklaşıyor.  İki gazeteci konuşmalarını şöyle sürdürüyor;
“Site, bedeni ve kendisi ile barışık, mutluluğun bedeni olmadığına inanan ‘gerçek kadınlar’ için modadan alışverişe, kültür-sanattan spora kadar hayatın her alanında bir rehber olmayı amaçlıyor. Sitede zayıflama uğruna kilo vermek isterken ölümün kıyısına gelen kadınların dramlarına da yer veriliyor. Kadınlara, kendilerine her seferinde mağlubiyet duygusu yaşatan ve her biri başka bir reçete sunan diyetlerin peşinde koşarken, hayatı ıskalamayın diyen site, yaşamını salata kaselerine hapseden kadınlara, hayata dair XL tüyolar veriyor. Site, balonun kraliçesi olmak istiyorsan, hayata karşı bir duruşun olsun, kendine güven, kendini sev ve kocaman gülümse diyor. Aslına bakıldığında bunlar ezberletilen doğrular… Üzerinde düşünülmeden kabul edilen bu doğrular, pek çok insanı mutsuz ediyor. Sitemizde şişman ya da zayıf, uzun ya da kısa olun... Güzel görünmenin ilk yolu kendini ve bedenini sevmekle başlar... O yüzden öncelikle kendinize güvenin ve kocaman gülümseyin. Gülümseyen bir yüz, aydınlık bakışlar ve güvenli bir tutum sizi her zaman olduğunuzdan daha şık ve bakımlı gösterecektir” diyerek güzel görünmek isteyen büyük bedenlere XL tüyolar da veriyoruz. Elbette uzmanlardan aldığımız görüşler doğrultusunda…”

Kırışmak güzeldir!
“İnsanın yüzündeki çizgilerle, saçındaki beyazlarla yaş almasının onurlu bir şey olduğunu, yaşlanmanın bize öğretildiği gibi korkunç bir şey olmadığını düşünüyoruz” diyen iki gazeteci, “O yüzden de bu yönde davranış modeli sergileyenlerin görüşlerini sayfalarımıza taşıyoruz. Mesela Brad Pitt… Yaşlanmanın ayıp sayıldığı günümüzde öyle bir laf etti ki, yüzündeki kırışıklıkları sevdiğini söyledi.  Yüzleri bıçak izi ile dolu olan günümüz starlarına inat, yaşamın yüzünde bıraktığı izlere sahip çıktı… Bıçak izi yerine, yaşamın izleri…

Xlhayat manifestosu
www.xlhayat.com sitesi için hazırlanan manifestoda haber sitesinin hayata ve habere bakış açısı anlatılıyor. İşte o menifesto; “Ne zaman, nasıl öğrettiler bilmiyoruz. Ama öğrettiler. Zayıf olan güzeldi, zengin olan makbuldü, hile yapsa bile öne geçen akıllıydı, daima genç olmalıydın, yaşlanmak korkunç bir şeydi… Öğretilmişti bir kere, gençken mal mülk edinmezsen, yaşlanınca sürünmeye mahkumdun. Daha güzel evlerde oturmak, daha lüks otomobillere binmek olmalıydı tek hedefin… Bunun için evlenir evlenmez o lay lay lom hayatını rafa kaldıracaktın. Anahtar sayısını artırmak için bankalara borçlanıp, daha çok çalışacaktın. Mal varlığı listen kabarırken niye hala böyle huzursuzdun peki? Modern aile diye diye anneni ve babanı bile yanında barındırtmıyorlardı da, o büyük evlere niye bir türlü sığamıyordu ruhun? Artık hiçbir yere kıpırdayamaz bir şekilde borçlandıkça, gençlik hayalin olan küçük bir kıyı kasabasında iddiasız ama huzurlu bir hayat da sana nanik yaparak uzaklaşıyordu değil mi?

Daha zayıf, daha güzel olmak için diyetisyen peşinde koşarken ve birbirinin zıttı reçeteleri uygulamaya çalışırken sana her seferinde mağlubiyet duygusu yaşatan bu tatsız tutsuz şey hayat mıydı peki? Bizim bildiğimiz lahananın en fazla sarması yapılırken, ne zamandır sıkılıp suyu içiliyordu?

Kadın dergilerinde önümüze serilen 90 – 60 – 90 ölçülerindeki her biri tanrıça gibi görünen mankenlerin fotoğraflarını kesip estetik cerrahların kapısında beklerken, ıskaladığımız bir şeyler mi vardı ne? Hayat acaba, et kokan bu estetik merkezlerinin penceresinden bize dil çıkaran günün ışığında saklı olabilir miydi?

Evlendikten sonra hemen çocuk sahibi olmalıydık. Eğer olamıyorsak her yolu denemeli, gerekirse bu yolda bütün servetimizi harcamalı, sağlığımızdan olsak da bedenimizi her türlü tıbbi deneye tabii tutmalıydık. Hiçbirimizin aklına gelmiyordu yuvasız bir çocuğu evlat edinmek. Ya gerçeği öğrenir ve günün birinde gidiverirse ne olurdu sonumuz. Bütün emeğimiz uçup giderdi… Çünkü öğretilmişti bir kere, her yaptığın iyiliğin bir karşılığı olmalıydı. Karşılıksız ise sevgi bile olmazdı… Bana evlat sevgisini yaşattı ya, ne olacak istiyorsa gidebilir diyebildiğimiz gün, çocuğumuzun sevgisini gerçekten kazanacağımızı bilemedik bir türlü. Bize ait olduğunu sandığımız her şeye, onu yok etme pahasına pranga vurmayı öğretmişlerdi çünkü.

Kim, ne zaman koymuştu bu kuraları? Ya da daha da önemlisi hadi koydular diyelim, niye sorgusuz sualsiz uyuyorduk hepimiz? Eğer hayat diye önümüze konulan şey bu ise, biz almamalıydık en baştan…

Bütün bu düşünceler ne zamandır kafamızın içinde dönüp dolaşıyordu... İnternet ortamında yayın hayatına başlayan XL Hayat bu düşüncelerle şekillendi. Aslında bu isim de bir simge…
Evet biz de biliyoruz güzellik ve estetik önemlidir… Ama her gözün güzellik ve estetik ölçüsü başkadır… Güzellik bize dayatıldığı gibi 36 bedene hapsedilemez. İnsanlar sağlıklarından olma pahasına sahte bir güzelliğin peşinde koşturulamaz. Eğer sağlıklı ise hiç kimse, şişman olduğu için kendisini suçlu hissettirilemez… Biz diyoruz ki, dayatılan bu hayata karşı, öğretilen doğrulara karşı başka hayatlar da mümkün. Ana yoldan çıkmayı göze almak önemli olan… Başka güzergahlar da var çünkü...” Büyük düşün, büyük yaşa, kalıpların dışına çık, bedenini sev, kendin ol!”

www.xlfashionmagazine.com http://www.facebook.com/XLHyt

 

 

 

OGÜNhaber