Sağlık çalışanlarının yüzde 70'inin terk ettiği Suriye'de koronavirüs patlamasından endişe ediliyor. Günde sadece 100 kişinin test edildiği ülkede Şam yönetimi gerçekleri gizlemekle suçlanıyor.
Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs, dünyanın dört bir yanına yayılarak bir pandemi haline geldi. Çarşamba günü itibarıyla 2 milyondan fazla kişiye bulaşan virüs, Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi gelişmiş ülkelerde toplumsal ve ekonomik yaşamı durma noktasına getirdi. Koronavirüs, savaş yorgunu ülkeler için de çok büyük bir tehdit oluşturuyor.
Uzmanlar, Suriye’de hastanelerin COVID-19’la başa çıkma konusunda mevcut ihtiyaçları karşılayamadığını ve hijyen koşullarının vahim olduğu uyarısında bulunuyor. İnsani yardım kuruluşları, savaşın yıprattığı Suriye’de koronavirüs salgınının yol açabileceği ciddi hasarlar konusunda uyarıyor. Savaşın dokuz yıldır sürdüğü Suriye'de çok sayıda hastane çatışmalar nedeniyle zarar görmüş durumda.
Şam yönetimi, salgın nedeniyle sınırlarını kapamış ve vilayetler arasında ulaşımı yasaklamış bulunuyor. Okul ve restoranlar da diğer birçok ülkede olduğu gibi virüsün yayılmasını önlemek amacıyla kapatıldı.
"Esad ölüm vakalarını gizliyor"
Resmi verilere göre, ülkede şu ana kadar COVID-19 nedeniyle iki kişi yaşamını yitirirken, kayıt altına alınan koronavirüs vaka sayısı sadece 19. Ancak yarısı başkent Şam’da olmak üzere ülkede her gün yalnızca 100 test yapıldığı için salgının gerçek boyutunu kestirebilmek mümkün değil.
Bazı uzmanlarsa, Şam yönetiminin koronavirüs kaynaklı ölüm sayılarını siyasi nedenlerle gizlediğini savunuyor. Çalışmalarını Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’ta sürdüren Zaki Mehchy, "Tıbbi personel Suriye’de virüs semptomlarıyla ölen çok sayıda insan olduğuna inanıyor. Ancak (Şam’a bağlı) güvenlik makamları bundan basına bahsetmemelerini istiyor veya susmalarını emrediyor“ diye konuşuyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, 2019 yılı sonu itibarıyla ülkedeki hastanelerin yalnızca üçte ikisinden azı faal. Sağlık çalışanlarının yüzde 70'i ise savaş başladığından bu yana ülkeyi terk etmiş durumda.
İdlib’de tek test cihazı var
Suriye’de muhaliflerin son kalesi olarak nitelendirilen İdlib’de, tek bir koronavirüs test cihazı bulunuyor.
Makki Epidemiyoloji Gözlem Laboratuvarı, Suriye’de Şam kontrolü dışında bulunan bölgelerdeki tek PCR testine sahip olma özelliği taşıyor. Dolayısıyla İdlib’de koronavirüsün tespit edilebilmesi, yalnızca tek bir cihaza bağlı. Doktor Muhammed Şahim Makki, laboratuvardaki cihazın "İdlib’teki tüm insanlara hizmet vermek için yetersiz olduğunu“ söylüyor.
Şu ana kadar yapılan 120 testin tamamı negatif sonuç vermiş olsa da, doktorlar ve yardım kuruluşları, İdlib’de patlak verecek bir koronavirüs salgınının büyük bir felakete yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Muhaliflerin kontrolü altında bulunan bölgelerde faaliyet gösteren ABD merkezli tıbbi insani yardım kuruluşu UOSSM’dan Ahmed El Dbis, "Korona kuzeybatıda yayıldığı takdirde felaket olur. Ölüm sayıları da enfeksiyonlar da çok yüksek olur, yüz binlerle ölçülür" diyor.
"Felaket geliyorum diyor"
Londra merkezli Uluslararası Strateji Çalışmaları Enstitüsü'nden (IISS) Ortadoğu Analisti Emile Hokayem de durumu "Felaket geliyorum diyor" diye özetliyor. Koronavirüs salgını nedeniyle insani yardımlarda bulunan ülkelerin de kendi durumlarına odaklandığına dikkat çeken Hokayem, dışarıdan insani yardımların azalmasının büyük olumsuz etkilerinin olacağı uyarısında bulunuyor.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ise, İdlib’de savaş nedeniyle yerinden edilenlerin kaldığı kamplarda fiziksel mesafe kurallarının uygulanmasının imkansız olduğuna vurgu yapıyor.
Uluslararası Kurtarma Komitesi’ni (IRC) temsil eden Misty Buswell, "Gıda ve temiz su eksikliği ve soğuk hava koşulları, halihazırda yüz binlerce kişinin sağlık durumunun kötüleşmesine yol açarak onları daha da savunmasız hale getirdi“ değerlendirmesini yapıyor. Buswell, salgın patladığı takdirde İdlib’deki yıkımın "tahayyül edilemez" derecede olacağını söylüyor. IRC'ye göre, İdlib’deki 105 yoğun bakım yatağı ve 30 yetişkin solunum cihazının tümü şu anda kullanımda.
DSÖ İdlib’de testlerin Nisan ayı sonunda başlamasının planlandığını açıkladı. Ancak Londra Ekonomi ve Siyaset Okulu’ndan (LSE) Mazen Gharibah’a göre, bu noktada Şam’dan yardım beklemek yersiz. Gharibah, "Bundan üç hafta önce sistematik biçimde hastaneleri hedef alan rejimin gelecek hafta aynı hastanelere tıbbi malzeme yardımı yapmasını beklemek imkansız“ diyor.
IRC’ye göre, pandeminin yaratacağı siyaset ve güvenlik boşluğu, IŞİD dahil olmak üzere Suriye savaşında yer alan çeşitli aktörler tarafından kendi çıkarları için kullanılacak. LSE’den Gharibah, pandeminin Şam tarafından politize edilmesinin ise bir felakete yol açabileceği görüşünde. Gharibah, Şam yönetimini, "pandemiyi siyasi çıkarları için kullanmak" ve "milyonlarca insanın hayatıyla kumar oynamak" ile suçluyor.
Lyon 2 Üniversitesi'nde doçent ve araştırma direktörü olarak görev yapan Fabrice Balanche'a göreyse, koronavirüs Şam yönetimi için bir fırsat. Balanche, "Bu pandemi ile Şam, Suriye devletinin etkin olduğunu ve bu çerçevede tüm bölgelerin kendisinin kontrolüne geçmesi gerektiğini kanıtlayabilir“ diyor.