2011'deki mali borç krizi, 2015'teki düzensiz göç krizi ve son olarak yeni tip koronavirüs salgını, Avrupa'da kuzey ile güney arasında kampları belirginleştirdi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının merkez üssü olan eski kıtada, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında salgına yönelik ekonomik destekler üzerinde anlaşmaya varılamaması kuzey-güney aksındaki ayrımı derinleştirdi.
AA muhabirleri, özellikle Kovid-19’un en çok etkilediği İtalya ve İspanya’dan gelen salgına yönelik farklı ekonomik destek taleplerine; Almanya, Hollanda, Avusturya, Finlandiya'nın karşı durmasıyla derinleşen fikir ayrılığında öne çıkan gelişme ve açıklamaları derledi.
2011'deki mali borç krizi ve 2015'teki düzensiz göç krizinin ardından AB, Kovid-19'la kendi içindeki dayanışmasını sorgulamaya başladı.
AB ülkelerinin dayanışmasının sorgulatan tartışmanın temelinde iki nokta öne çıkıyor. Bunlardan ilki, salgının ilk zamanında Kovid-19'a yönelik üye ülkelerin birbirine tıbbi yardım sağlamada gecikmesi ve son olarak ise salgının ekonomik etkisiyle mücadele etmede ortak tahvil (korona tahvil) çıkarılarak yeniden borçlanmaya gidilmesi önerisi yatıyor.
Söz konusu öneriyle borcu yüksek ve bütçesi kısıtlı olan ülkelerin daha kolay borçlanabilmesi için gündeme getirilen "korona tahvil", Almanya karşı çıktığı için uygulamaya geçmiyor.
Almanya, 2011 ve 2012'de Yunanistan'ın yaşadığı mali borç krizinde olduğu gibi, kamu borcu zaten yüksek olan İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerin daha fazla borçlanmaması için bu öneriye karşı çıkıyor.
İtalya ve İspanya'nın ise Kovid-19'un ekonomideki etkisini frenlemek için özellikle istediği "korona tahvil", ülke liderlerinin açıklamalarına da yansırken, Birlik içindeki görüş ayrılıklarını da ortaya koydu.
Birlik içinde derinleşen krizi ortaya koydu
"Avrupa’nın eşi benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya olduğu" tezini savunan İtalya ve İspanya, geçen haftaki AB Liderler Zirvesi öncesinde İrlanda, Fransa, Yunanistan, Portekiz, Belçika, Lüksemburg ve Slovenya’yı yanlarına alarak; 25 Mart’ta AB Konseyi Başkanı Charles Michel’e "Kovid-19’a karşı uygulanan politikaların finansmanı için ortak borçlanma" çağrısında bulunan bir mektup gönderdi.
Liderler, ertesi gün telekonferans yöntemiyle yapılan AB Liderler Zirvesi’nde, Kovid-19'a karşı ortak bir ekonomi politikasında anlaşamadı. Zirve sonrasındaki açıklamalar ise Birlik içinde derinleşen krizi ortaya koydu.
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, zirveden sonuç çıkmamasını eleştirirken; Avrupa'dan "korona tahvil" başta olmak üzere ekonomi tedbirleri konusunda sadakat beklediklerini dile getirdi.
Bunun üstünden çok geçmeden AB Komisyonunun Alman başkanı Ursula von der Leyen’den, "Bu sadece bir slogan. Böyle bir çalışmamız yok." çıkışı geldi.
Von der Leyen’in çıkışına, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, tepki göstererek; "AB'nin bu hususta tarihle bir randevusu var ve tarih beklemez. Yeni tip koronavirüs acil durumuna yanıt; kuvvetli, sağlam ve uyumlu olmalıdır. Terimin son damlasına kadar İtalya için mücadele edeceğim." ifadelerini kullandı.
Ekonomi Bakanı Roberto Gualtieri de von der Leyen'in sözleri için, "Bu sözler yanlış, üzgünüm. AB’nin ve Başkanı'nın üst düzey bir seviyesi olmalı." dedi.
İtalya’dan gelen tepkiler sonrası von der Leyen, "Antlaşmalar tarafından belirlenen sınırlar içinde hiçbir seçeneğin dışlanmadığı" yanıtı geldi.
Öte yandan son 5 haftadır Kovid-19 acil durumundan en çok etkilenen İtalya'nın hem tıbbi hem ekonomik destek taleplerine, AB'nin hep geç kalması Twitter'da da "Ci salviamo da soli" (Kendi kendimizi kurtarıyoruz) etiketiyle paylaşımlar yapılmasına yol açtı.
Söz konusu paylaşımlar altında, bazı İtalyan kullanıcıların AB bayraklarını ateşe vermesi dikkati çekti.
Macron, İtalyan gazetelerine günah çıkardı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da hafta sonu İtalyan La Repubblica, La Stampa ve Corriere della Sera gazetelerine verdiği demeçte, "AB Konseyi Başkanı Michel'e güçlü bir Avrupa dayanışması olmadan bu krizin aşılamayacağı mesajını vermek istedik. Avrupa, önceki krizlere nazaran, bu krizde aynı seviyede dayanışmayı gösteremedi. Kabul ediyorum. Fransa’nın da sorumluluğunu üstleniyorum. Fransa, İtalya'nın yanında." ifadelerini kullandı.
İspanya Başbakanı Sanchez de uyardı
Kovid-19'a karşı ortak mücadele ve yardım konusunda AB'nin henüz anlaşamaması üzerine İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Twitter'dan "Neslimizin en kötü kriziyle karşı karşıyayız. Avrupa projesinin geleceği tehlikede. Koordinasyonlu ve sağlam bir AB ile bireyselcilik arasında seçim yapıyoruz. Biz, derinden Avrupacıyız. Bu acil duruma karşı ortak cevap talep ediyoruz, adil bir toparlanma garanti ediyoruz." paylaşımında bulundu.
İspanya Hükümet Sözcüsü Maria Jesus Montero, "Başbakan Sanchez, AB toplantısında liderlere, AB'nin geçmişteki hatalarından ders almasını, bir kez daha vatandaşlarını hayal kırıklığına uğratmaması gerektiğini söyledi. Bu kriz, her ülke kendi başına hareket ederse çözülemez." açıklamasında bulundu.
Ülkenin en büyük işçi sendikalarından, İşçi Sendikaları Konfederasyonu (CCOO) Genel Sekreteri Unai Sordo da konuya ilişkin "AB, somut bir cevap verme kabiliyeti gösteremezse; geri dönüşü olmayacak şekilde sosyal olarak meşruluğunu kaybedecektir." dedi.
İspanya ve Portekiz’den, Hollanda’ya tepki
Kovid-19 nedeniyle Avrupa'nın güney ülkelerinin ekonomik yardım taleplerine karşı çıkan Hollanda'nın Maliye Bakanı Wopke Hoekstra'nın "Brüksel, İspanya gibi yeni tip koronavirüsü durduracak bütçe kapasitesine sahip olmayan ülkeleri araştırmalı. Euro bölgesi, art arda 7 yıldır büyüdüğü için tasarruf edemedi." şeklindeki sözleri de İspanya ve Portekiz'den büyük tepki aldı.
İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya, Hoekstra'nın açıklamalarına karşı Twitter'dan "Avrupa gemisinde hepimiz birlikteyiz. Bir buzdağına çarptık. Şimdi hepimiz aynı riski taşıyoruz. 1. veya 2. sınıf yolcular üzerine tartışacak vakit yok. Vatandaşlarımızı hayal kırıklığına uğratma zamanı değil." değerlendirmesinde bulundu.
Portekiz Başbakanı Antonio Costa da "Eğer, AB hayatta kalmak istiyorsa hiçbir ülkenin, siyasetçinin şu anda yaşadığımız türden bir salgına bu türden bir cevap vermesi kabul edilemez. Herhangi bir AB ülkesi, virüs sorununu diğer ülkeleri yalnız bırakarak çözmeyi düşünüyorsa çok yanılır. Yeni tip koronavirüsün sınırları yoktur. Ortak bir meydan okumaya birlikte cevap verme kabiliyetine sahip değilsek; bunu anlamadıysak, birbirimize saygımız yoksa hiç kimse AB'nin ne olduğu üzerine hiçbir şey anlamamış demektir." ifadesini kullandı.