İspanya hükümeti, gayrisafi milli hasılasının yüzde 13'ünü oluşturan turizm sektöründe Kovid-19 salgını nedeniyle bu yıl önemli kayıp beklerken, çok kısıtlı da olsa turist getirmenin yollarını arıyor.

İspanya'ya göre şu anda 'yönetimi en zor konu turizm'

İspanya'daki sol koalisyon hükümetinden üst düzey bir yetkili, ülkedeki yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla ilgili gündemdeki konuları yabancı basın mensuplarına değerlendirdi.

Kovid-19 sürecinde göğüs germeleri gereken en zor sorunların başında turizmin geldiğini vurgulayan yetkili, turizm sektörünün ne zaman başlayacağına dair tarih vermenin şu an için erken olduğunu belirtti.

Hükümet yetkilisi, "Yönetimi en zor konuların başında turizm geliyor. O yüzden hiçbir ülke henüz bunu konuşmaya başlamadı. Biz, salgının kontrol altına alınıp, turistlerin güvenliğinin sağlanması halinde turizmin kademeli olarak başlatılmasından yanayız." şeklinde konuştu.

Geçen yıl 84 milyon turisti ağırlayan İspanya için turizmin çok önem arz ettiğini ancak Kovid-19'un yarattığı sağlık, ekonomik ve sosyal krizin her şeyin önüne geçtiğini kaydeden hükümet yetkilisi, "Şu an için İspanya olsun, ABD, Türkiye, İtalya, Yunanistan olsun herkes için geçerli tek şey, sağlık koşullarında turistin güvenini sağlayan yerler oluşturmaktır. Bunun için de ülkelerin birlikte çalışması gerekmektedir. İspanya, AB'deki ortaklarıyla birlikte çalışmaktadır." dedi.

İspanya'da salgından en az etkilenen bölgelerden olan Balear Adalarında evleri olan özellikle Alman vatandaşlarının, yazı burada geçirmek için yaptıkları taleplerin de değerlendirildiğini belirten hükümet temsilcisi, sınırların ancak sağlık güvenliği garanti edildikten sonra kademeli olarak açılabileceğini vurguladı.

Mevcut durumda yaklaşık 27 bin İspanyol üniversite öğrencisinin diğer ülkelerde Erasmus programına katıldığı bilgisini de paylaşan yetkili, bu öğrencilerin eylül ayında Erasmus yaptıkları ülkelere gitmelerinin sağlanması için çalıştıklarını, "AB'nin bunu yönetecek kapasiteye sahip olduğunu" söyledi.

Hükümetin açıkladığı ve 4 Mayıs'tan başlayarak en az 8 hafta sürmesi öngörülen "kademeli normalleşme takvimini" de değerlendiren yetkili, "İspanya'nın planı, Fransa ve İtalya'dan farklı çünkü süreci tarih vererek sınırlandırmak istemedik. Kademeli normallik bizim için mekanik bir süreç değil. Tarihe bağlı kalmadan, normalleşme seviyesine uygun kriterlere göre hareket etmek bizim için daha önemli. Güney Kore'nin planına daha yakın diyebiliriz." açıklamasına bulundu.

Bu arada, "ülkesindeki verileri gizleyerek salgının tüm dünyaya yayılmasına neden olduğu" gerekçesiyle Çin'e yönelik yapılan bazı suçlamaları da yorumlayan yetkili, "İspanya olarak Kovid-19 ile ilgili araştırmaların politize edilmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Elbette ki salgın geçtiğinde bunun nedenleri tüm boyutlarıyla araştırılmalıdır. Ama bunu salgının bir daha olmasını önlemek, yaşadıklarımızdan ders alıp aynı hataları yapmamak ve hazırlıklı olmak için yapmalıyız." dedi.

Türkiye-AB ilişkileri
Diğer yandan Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki mevcut ilişkileri "Çok zengin olduğu gibi bir o kadar da karışık" diye nitelendiren hükümet yetkilisi, şu ifadeleri kullandı:
"Çok zengin çünkü Avrupa Birliği, Türkiye ile diğer ülkelerle olmadığı kadar bir yakınlık içindedir. Bu anlaşmalarla da belirlenmiş, adım adım ileriye taşınmış, zaman zaman büyük adımlar atılmış, şimdilerde daha çok yerinde sayan diyebileceğimiz bir yakınlıktır. Ama aynı zamanda Suriye, Libya ve göçmenler gibi bazı sorunlar vardır. Bu sorunlar, iki komşunun diyaloğu ve karşılıklı anlayışıyla çözülmelidir. İspanya, gerek Türkiye gerek AB için tek taraflı vizyondan kaçınan bir diyalog ve anlayıştan yanadır.
OGÜNhaber