Pierre Loti kimdir?

1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu.

17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.

1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion d’Honneur nişanını aldı. İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.

TÜRK DOSTU PİERRE LOTİ
Birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak geldi. Loti, Osmanlı yaşam biçiminden etkilendi ve pek çok eserinde bu etkiyi gösterdi. Aziyadé adlı romanına adını veren kadınla burda tanıştı. İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşadı. İstanbul'a hayran olan Pierre Loti, kendisini her zaman Türk dostu olarak nitelendirdi.

1913 yılında yazdığı La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye) kitabıyla Batı politikalarını eleştiren Loti aynı yıl devlet konuğu olarak Türkiye'ye geldiği zaman, Tophane Rıhtımı'nda büyük bir törenle karşılanarak Sultan Reşat tarafından sarayda ağırlandı. Balkan Savaşları'da, I. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Anadolu işgalinde Avrupa'ya karşı hep Türkler'i savundu. Millî Mücadele döneminde Anadolu'daki direnişe destek vermesi ve kendi ülkesi olan işgalci Fransa'yı ağır bir dille eleştirmesiyle Loti, Türk halkının da sempatisini kazandı. Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921' de Pierre Loti' ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı. Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edildi ve onun adını taşıyan bir de cemiyet kuruldu. Daha sonraları İstanbul'da Divanyolu'nda bir caddeye "Pierre Loti Caddesi" ve Eyüp'te bir kahvehaneye de "Pierre Loti kahvesi" adı verildi. Günümüzde bu kahvehanenin olduğu tepe de Pierre Loti Tepesi olarak anılmaktadır. Ayrıca bu tepeye ulaşmak içinde insa edilen Eyüp-Piyerloti teleferiği'de isminde Loti anmaktadır.

Ancak tüm bunlara rağmen Loti, Türk aydınlarını ikiye böldü. Kimi aydınlar onun gerçekten bir Türk dostu olduğuna inanırken, kimileri de onun aslında Osmanlı'nın zayıf ve geri kalmış hâlini acıyarak sevdiğini savunuyorlardı.

1925 yılında Nazım Hikmet yazdığı Şarlatan Piyer Loti şiirinde kendisinden şöyle bahsediyordu:
Hatta sen
sen Pier Loti!
Sarı muşamba derilerimizden
birbirimize
geçen
tifüsün biti
senden daha yakındır bize
Fransız zabiti!


Nazım Hikmet ilerleyen mısralarında da ağır bir şekilde Loti'yi eleştirerek, onu "Çürük Fransız kumaşlarını yüzde beş yüz ihtikârla şarka satan" bir burjuva olarak tanımlıyordu.

Diğer yandan yazar Abdülhak Şinasi Hisar, İstanbul ve Pierre Loti adlı kitabında Loti' ye övgüler yağdırıyor ve Loti'nin yazılarının bazı Türklerin yazdıklarından daha millî bir his ve zevk taşıdığını söyleyerek, onun Türkiye ile ilgili bütün eserlerinin Türkçeye çevrilmesini diliyordu.

BAZI ESERLERİ
Aziyadé (1879, Aziyade)
Le Roman d'un Spahi (1881, Bir Sipahinin Romanı)
Pécheur d'Islande (1886, İzlanda Balıkçısı)
Madame Chrysanthème (1887, Madam Krizantem)
Le Roman d'un Enfant (1890, Bir Çocuğun Romanı)
Le Livre de la Pitié et de la Mort (1891, Acıma ve Ölümün Kitabı)
Ramuntcho (1897)
Reflets de la Sombre Route (1899, Karanlık Yol Üzerindeki Yansımalar)
Les Désenchantées (1906, Mutsuz Kadınlar)
La Turquie Agonisante (1913, Can Çekişen Türkiye)
Prime Jeunesse (1919, İlk Gençlik)
Un Jeune Officier Pauvre (1923, Zavallı Genç Bir Subay)


MEZARLIKTA SAKLI AŞK HİKÂYESİ
Eski Topkapı Mezarlığı'nda, büyük mezar taşlarının arasına sıkışmış, başında ve ayak ucundaki yıllanmış ağaçların gölgesine saklanmış küçük bir mezar var. Bu mezarda buruk bir aşk hikayesi saklı duruyor. Yeşil gözlü güzel Çerkes kızı Hatice'yle Selanik'te tanışan ardından yıllar sonra İstanbul'da karşılaşan ünlü Fransız yazar Pierre Loti büyük bir aşka düştü. Sevdiği kadın bir başka adamın üçüncü eşi olsa da gizli aşkları sürdü ve bu aşk, yazarın Aziyade romanının konusu oldu. Ülkesine dönse de Hatice'yi unutamayan Loti aşk acısına dayanamadı ve İstanbul'a geri geldi. Ancak Hatice'sinin ölüm haberini alıp yıkıldı. İstanbul'da karış karış sevgilisinin mezarını arayan Loti sonunda Hatice'yi Topkapı Mezarlığı'nda buldu, mezarına süslü bir mezar taşı yaptırdı. Türkiye'ye her geldiğinde mezarı ziyaret eden Loti'nin acısını bir nebze azaltması için Türk dostları yazarın isteği üzerine mezar taşının bir örneğini ülkesindeki evine gönderdi. Bugün bir kopyası Rochefort'taki Pierre Loti Müzesi'nde bulunan Hatice Hanım'ın Osmanlıca yazılmış gerçek mezar taşı en son 1979'da Orhan Bayrak'ın kitabında fotoğrafıyla yer aldı ancak daha sonra kayboldu. Yıllarca kimsesiz bir mezar olarak kalan Hatice Hanım'ın kabri Topkapı Mezarlığı Eski Baş Korucusu İsmail Hakkı Altuntaş ortaya çıkardı. 2004'te mezara "Burada kıymetli bir zat yatıyor, kaybolup giderse günah olur" diyerek kendi imkanlarıyla bir mezar taşı yaptıran Altuntaş "İstanbul'da bir çok tarihi şahsiyetin kayıp mezarını ortaya çıkartıp bakımını yaptım" dedi. Altuntaş "Bu Müslümanlık görevimdir, ne yaptıysam Allah Rızası için yaptım. Yeni nesil de bu önemli zatın yerini bilsin, ziyaret etsin, bir duayı eksik etmesin" diye konuştu. Mezarlık görevlileri ise "Geleni gideni pek yoktur. Gelenler de genelde yabancı turistler oluyor. Fotoğraf çekip gidiyorlar" diyor.
OGÜNhaber