Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, “Türkiye Barolar Birliği olarak bizim önceliğimiz Anayasa’nın ilk 3 maddesi ve değiştirilemeyeceği ifade edilen 4. maddesi. Bu maddelerin tartışılacağı hiçbir toplantıda bizler olamayız” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı seçilmesinin ardından memleketi Gümüşhane’yi ikinci kez ziyaret eden Erinç Sağkan, Gümüşhane Baro Başkanı Metin Aslan ve baro yönetimindeki avukatlarla birlikte basın mensuplarıyla bir araya geldi. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan TBB Başkanı Sağkan, gündemde yer alan Anayasa ve af konularıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ifade eden Sağkan, Gazze’de yaşanan insanlık dramının bir an önce sona ermesi gerektiğini söyledi.
“Tüm bileşenlerin katılımıyla yapılacak Anayasa çalışmasının her daim içerisinde oluruz”
Yeni Anayasa çalışmalarının bütün bileşenlerin bir uzlaşı zemininde bir araya getirilerek yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Sağkan, “Öncelikle bir Anayasa tartışmasının içerisindeyiz. Biz hep şunu ifade ettik; Anayasa bir toplumsal uzlaşı metnidir ve en temel yasamızdır. Bütün kanunlarımız bu anayasaya uygun olarak düzenlenir ve çıkartılır. Bu anlamda geniş bir uzlaşı zemininin oluşturulması ve bu uzlaşı zemininde bütün bileşenlerin başta Türkiye Barolar Birliği olmak üzere sivil toplumun, basının, üniversitenin, kamu kurumu niteliğindeki mesleki örgütlerinin, baroların görüşlerinin alınması gerekiyor. Anayasa değişikliği ihtiyacının sebeplerinin ortaya koyularak tüm kamuoyu ile paylaşıldığı ve buna ilişkin çalışmaların yapılarak toplumun en geniş kapsamlı katılımıyla ortaya koyulması ile gerçekleştirilmesinin zaruret olduğuna inananlardanım. Bu sebeple öncelikle siyaset kurumunun Anayasa tartışmasını yürütürken bileşenlerden uzak değil, onlardan uzakta hazırlanan bir taslağın Meclis gündemine alınması yöntemiyle değil, aksine bütün bileşenleri bir masanın etrafına toplaması, iktidar muhalefet ayrımı gözetmeksizin bu masada yer almasıyla mümkün olabilir. Bu yöntemle yürütebilecek bir çalışmanın her daim içerisinde olacağını ifade etmek istiyorum. Türkiye Barolar Birliği olarak bizim önceliğimiz Anayasa’nın ilk 3 maddesi ve değiştirilemeyeceği ifade edilen 4. maddesi. Bu maddelerin tartışılacağı hiçbir toplantıda bizler olamayız. Çünkü ilk 3 madde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini ifade eder, Cumhuriyet’in temelidir ilk 3 madde. Bu konuda da siyaset kurumunun yürütülecek olan Anayasa çalışmasının ilk 3 maddesi ile herhangi bir şekilde ilgisi bulunmadığı konusunda kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapma borcu olduğu inancındayım” dedi.
“100. yıl ve cezaevlerinin doluluğu af tartışması için yeterli değil”
Af tartışmalarının toplumdan uzak yürütülmesini yanlış bulduğunu söyleyen TBB Başkanı Sağkan, “Genel af veya özel af tartışmalarının toplumdan uzak bir şekilde siyasi popülizmle yürütülmesini son derece yanlış buluyorum. Çünkü bu ülkenin yurttaşları her şeyden önce adalet karşısında kendilerini eşit hissetmek istiyorlar. Hukuka olan güvenin de son derece azaldığı hepimizin maalesef bildiği bir gerçek. Bunda en büyük paylardan birisi de infaz adı verilen, infaz düzenlemesi adı altında yapılan yasa değişiklikleri ile birlikte maalesef bir cezasızlık politikasına dönüşen Türkiye’deki ceza adalet sistemi politikası yatmakta. Bu konuda ancak ve ancak toplumsal barışa hizmet edeceği ortaya koyulmak şartıyla, ceza adalet sistemindeki yanlışlıkların ciddi anlamda mağduriyete sebebiyet verdiğinin kabul edilmesi ve ortaya koyulması kaydı ile yine büyük bir uzlaşı zemini aranarak bir af tartışması yürütülebilir. Ben bunun dışında 100’üncü yıl ya da cezaevlerinin doluluğu gibi sebeplerin bir af tartışması için ne yeterli ne de gerekli olduğuna inananlardanım” diye konuştu.
“İsrail çok ağır hak ihlallerine sebebiyet verdi”
Gazze’de çok ağır insanlık suçu işlendiğini söyleyen TBB Başkanı Sağkan, “İsrail’in bu süreçte çok ağır hak ihlallerine sebebiyet verdiğini biliyoruz. Batı’nın bazı cılız barış çabalarının dışında maalesef ki bugüne kadar Filistin’de yaşanan drama tüm dünya gözlerini kapattı, bunu kabul etmek ve her yerde de ifade etmek zorundayız. Ancak bugün gördüğümüz Gazze’nin çok ağır bir saldırı altında, elektriğinin ve suyunun kesildiği ve çok ciddi sivil katliamların yaşandığı bir ağır insanlık suçunun işlendiği bir durumdan bahsediyoruz. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki Hamas’ın da aynı şekilde İsrail’de sivillere yönelik yaptığı saldırı da bir insanlık suçu teşkil etmektedir. Bizler haksızlık kimden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun insan hakları temelinde, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli kurumlarız. Bu anlamda şu anda Gazze’de yaşanan bu insanlık dramına tüm uluslararası kamuoyunun, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyanın bir an önce el atarak Filistin ve İsrail arasında bir anlaşma, uzlaşma zemini sağlamanın borcu olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.