İSTANBUL (AA) - Suriye'de 15 Mart 2011'de başlayan ve 8 Aralık'ta rejimin çöküşüyle sonuçlanan direniş, milyonlarca kişide derin yaralar açtı; Beşşar Esed rejiminin kadın, erkek, yaşlı ve çocuk demeden herkesi hedef aldığı 13 yıllık süreç, özellikle çocuklarda onarılamaz travmalar yarattı.
Bu süreçte çocuklar, yaşlarından büyük sorumluluklar üstlenerek devrimin dönüm noktalarını belirleyen simgeler haline geldi.
AA muhabiri, Suriye'de Esed rejiminin yıkılışının sembolü haline gelen ve yaşadıklarıyla insanlığın vicdanını sarsan çocukların hikayelerini derledi.
- Direnişin ilk kıvılcımını yakan Hamza el-Hatib
Dera'da henüz 13 yaşındayken rejim askerleri tarafından gözaltına alınan Hamza el-Hatib, Esed karşıtı protestoların fitilini ateşleyen isim oldu.
Bir okulun duvarına 29 Nisan 2011'de "Sıra sende ey doktor" yazdığı gerekçesiyle gözaltına alınan Hamza, haftalarca süren işkenceler sonrası hayatını kaybetti.
Ailesine 25 Mayıs 2011'de teslim edilen Hamza'nın naaşındaki işkence izleri, tüm dünyayı dehşete düşürdü. Bu vahşet görüntüleri, Suriye genelinde rejim karşıtı protestoların büyümesine neden oldu.
- Kameraya teslim olan çocuk Hüda
Protestoların ülke geneline yayılmasının ardından Esed rejimi, gösterilerin yapıldığı bölgelere şiddetli saldırılar düzenlemeye başladı.
Bu saldırılar, binlerce sivili hayattan koparırken milyonlarcasını da evsiz bıraktı.
Yerleşim yerlerine yönelik bombardımanlar sonucu evlerini kaybeden siviller, "güvenli bölge" olarak adlandırılan kamplara sığındı.
Suriye'de iç savaştan kaçanların Türkiye sınırı yakınında kurduğu Atme Kampı'nda kalan 4 yaşındaki Hüda, 2012'de yaşadığı travmayı unutulmayacak bir kareyle dünyaya gösterdi.
Fotoğraf makinesini silah zannedip ellerini havaya kaldırarak teslim olan Hüda, Suriye'de çocukların maruz kaldığı korkunun sembolü oldu.
- Umuda yolculuğun acı simgesi Aylan Kurdi
Suriye'nin Halep iline bağlı Ayn el Arap bölgesinde 2012'de dünyaya gelen Aylan Kurdi'nin ailesi, rejimin 2015'te artan saldırılarından kaçarak yeni bir hayat inşa edebilmek için Avrupa'ya göç etme kararı aldı.
Aylan'ın ailesi, Ege üzerinden Yunanistan'a ulaşmayı planladı ancak Ege Denizi'nde şiddetli dalgalar nedeniyle tekneleri alabora oldu. İnsan kaçakçısı kaptan, dalgaların yükselmeye başlamasıyla botu terk edip Aylan'ı ve ailesini ölüme bıraktı.
Umuda yolculuk eden Aylan bebeğin bulunduğu tekne, 2 Eylül 2015'te Ege açıklarında alabora oldu. Aylan bebek, annesi ve kardeşi ile boğularak can verdi.
Aylan'ın minik bedeninin sahile vurmuş hali savaşın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkisini tüm dünyaya gösterdi. Aylan bebek, göç yolundaki trajedilerin unutulmaz simgesi haline geldi.
Aylan bebek için her yıl 2 Eylül'de dünyanın farklı bölgelerinde anma programları düzenleniyor.
- Boş bakışlarla hafızalara kazınan Ümran Daknes
Rusya ve Esed rejimine bağlı savaş uçakları, Ağustos 2016'da Halep'i yoğun bombardıman altına aldı. Her geçen gün artan saldırılar, kenti harabeye çevirdi.
Bu saldırılardan biri, El Katerji Mahallesi'ndeki sivil yerleşim yerlerini hedef aldı. Binalar moloz yığınına dönüşürken arama kurtarma ekipleri, enkaz altından 5 yaşındaki Ümran Daknes'i yaralı halde çıkardı.
Sivil savunma ekiplerince ambulansa bindirilen Ümran, sahra hastanesine götürülmek üzere beklerken kanlar içindeki yüzü, tozla kaplanmış bedeni ve travmanın yansıması olan boş bakışlarıyla hafızalara kazındı.
Hastanede Ümran'a müdahale eden doktor, küçük çocuğun sakinliği karşısında şaşkınlık ve endişe duyduklarını dile getirdi. Doktor, Ümran'ın yaşadığı travmayı, "Tam bir şok halindeydi. Olanların şaşkınlığını yaşıyordu. Alnındaki yaradan dolayı yüzü kana bulanmıştı, vücudu toz içindeydi. Kan ve toz birbirine karışmıştı. Evinde güvende oturuyordu, belki de uyuyordu. Sonra birden evi başına yıkıldı. Biz, onu tedavi ederken çığlık atmıyordu, ağlamıyordu. Sadece şoktaydı." ifadeleriyle aktardı.
- Halep'ten dünyaya barış çağrısı yapan Bana Alabed
Halep'e yönelik saldırılar, 2016 yılının sonlarında şiddetini artırırken rejim güçleri, sivil yerleşim yerlerini hedef almaya devam etti.
Halep'teki saldırılar sırasında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla dikkati çeken 7 yaşındaki Bana Alabed, "Barışa ihtiyacım var." ifadesiyle milyonlara ulaştı.
Dünyaca ünlü isimlerin de desteğini kazanan Bana'nın paylaşımları, Halep'ten tahliye edilene kadar sürdü.
Aralık ayında küçük kızın sosyal medya hesabı aniden ortadan kayboldu. Bu durum, Bana ve ailesinin rejim tarafından yakalandığı endişesini doğurdu. Sosyal medyada "Bana nerede?" etiketiyle kampanyalar başlatıldı.
Kısa süre sonra uluslararası basında Bana ve ailesinin Halep'ten tahliye edilerek güvenli bölgeye götürüldüğü öne sürüldü. Bu haberleri doğrulayan Bana, sosyal medya hesabından "Doğu Halep'ten kaçtım" paylaşımını yaptı.
Türkiye'nin girişimleriyle güvenli bölgeye getirildiği anlaşılan Bana ve ailesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlandı. Bu buluşmada küçük kız, Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti.
Bugün 14 yaşında olan Bana Alabed, 8 Aralık'ta Esed rejiminin çöküşü sonrası sosyal medya hesabından bir video paylaştı. "Rüya gerçek oldu. Suriye nihayet özgür." ifadelerini kullanan Bana, mutluluğunu ve teşekkürlerini tüm dünyayla paylaştı.