Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanı Gürkan, İnsan Hakları Eylem Planı'nda kadına yönelik şiddet faillerini caydırıcı cezaların hedeflendiğini, bunların etkili koruma tedbirlerini beraberinde getireceğini söyledi.
Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Dairesi Başkanı Ramazan Gürkan, AA muhabirine, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında Adalet Bakanlığının yaptığı çalışmaları, bu doğrultuda İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan hedefleri ve yapılması planlanan çalışmaları anlattı.
Kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edebilmek için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşlarıyla eş güdümlü hareket ettiklerine işaret eden Gürkan, 2019'dan bu yana Adalet Bakanlığının bu konuda ciddi adımlar attığını belirtti.
Gürkan, Bakanlığın 2019'da kadına yönelik şiddetle mücadeleyi daha etkin yürütülebilmek amacıyla bir genelge yayımladığını ve sadece belirli savcıların bu konuyu takip etmesi yönünde adım atıldığına değinerek, bu şekilde tekrarlanan şiddet vakalarının önüne geçilmesinin amaçlandığını ifade etti.
Hakimler ve Savcılar Kurulu koordinesinde, bir yıldan bu yana Türkiye'deki kadına yönelik şiddet vakalarının ve kadını koruyucu tedbir kararlarının sadece belirli hakimlikler tarafından verilmesinin sağlandığına değinen Gürkan, bu yolla o hakimlerin uzmanlık kazandığını bildirdi.
"Elektronik kelepçe uygulama kapasitesinin haziranda 1000'e ulaşmasını bekliyoruz"
Gürkan, İçişleri Bakanlığı ile eş güdümlü adımlar atıldığına, tedbir kararlarının kolluk aracılığıyla doğrudan kişiye ulaştırılabildiğine değindi.
Bunun yanı sıra, geçen yıla kadar 15 ilde bulunan elektronik kelepçe uygulamasının artık tüm il ve ilçelerde kullanılabildiğine işaret eden Gürkan, 400 olan elektronik kelepçe uygulama kapasitesinin İçişleri Bakanlığı koordinesinde haziran ayı itibarıyla 1000'e ulaşmasını beklediklerini vurguladı.
Bazı failler için öfke kontrol tedbirleri uygulandığının veya o kişinin rehabilite olabilmesi için de çaba harcandığının da altını çizen Gürkan, şöyle konuştu: "Tabii ki çok nitelikli veya tekrarlanan şiddet faillerinin tutuklanması, adli kontrol tedbirleriyle karşı karşıya kalması bir seçenek ama bir diğer seçenek de bu kişilerin, en azından bazılarının, rehabilite tedbirleriyle karşı karşıya kalması. Çıkardığımız genelgeler uyarınca da hakim ve savcılarımıza bu yönde tedbir talep etmeleri yönünde bazı düzenlemeler hayata geçiriliyor."
Şiddet uygulayan kişilerin tutuklandığında cezaevlerinde öfke kontrol programlarıyla karşı karşıya kaldığına ve bu şekilde rehabilite edilmeye çalışıldığına da değinen Gürkan, böylece kişinin cezaevinden çıktıktan sonra tekrar şiddet sarmalına girmesinin engellenmeye çalışıldığını aktardı.
İnsan Hakları Eylem Planı'ndaki hedefler
Ramazan Gürkan, Adalet Bakanlığı olarak faillerin caydırıcı cezalarla karşı karşıya kalmaları için gayret ettiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda da bu yönde hedefler olduğunu ifade eden Gürkan, şu değerlendirmede bulundu: "Özellikle boşanan eşlerin de evlilik sürecindeki eş korunmasından faydalanması noktasında bazı düzenlemeler yapılması öngörülüyor. Şiddet vakalarına baktığımızda, bu şiddet sarmalının yaklaşık yüzde 53'ünün boşanma sürecine tekabül ettiğini görüyoruz. Bu, azımsanamayacak bir rakam."
Boşanma sürecinin iyi yönetilmesinin önemli bir mesele olduğuna ve bu doğrultuda İnsan Hakları Eylem Planı'nda ortaya konan hedefin çok anlamlı olduğuna dikkati çeken Gürkan, şöyle devam etti: "Örneğin kasten yaralama, kasten öldürme, eziyet gibi suçların eşe karşı işlenmesi cezayı artırıcı bir unsur teşkil ediyordu. Artık bunun, boşanmış eşe karşı işlenmesinin de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından cezaları artırıcı unsur haline getirilmesiyle, etkili koruma tedbirleri de beraberinde gelecektir. Tutuklama, adli kontrol gibi, düne kadar uygulayamadığımız tedbirleri daha nitelikli hale gelen bu suçlar bağlamında kullanabilme kabiliyeti kazanılmış olacak."
"Israrlı takip fiillerine niyetlenen kişilerin iki kere düşünmesi gerekecek"
İnsan Hakları Eylem Planı'ndaki bir diğer başlığın da ısrarlı takip mağdurları ile ilgili olduğuna işaret eden Gürkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Israrlı takip eylemlerine, bugüne kadar Türk Ceza Kanunu uyarınca 'huzur ve sükunu bozma' suçu kapsamında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülüyordu. Yani bizim Türk Ceza Kanunu sistematiğinde cezasını düşük olarak değerlendirdiğimiz bir eylem tipi... Ama bu, rahatsız etmenin ötesinde, kişiye yaşamı bir anlamda dar ediyorsunuz. Her gün rahatsız ediyorsunuz ama sosyal medyada, ama peşine takılarak, ama kitapçıda, ama çiçekçide... Bir yerde devamlı peşinde birisi var ve kişinin hayatını dayanılmaz hale getiriyor. Israrlı takip eyleminin ayrıca cezalandırılması ve bu kişilerin nitelikli bir cezayla karşı karşıya bırakılması noktasında İnsan Hakları Eylem Planı'nda bir hedef söz konusu. Bu sayede, özellikle ısrarlı takip fiillerine niyetlenen kişilerin iki kere düşünmesi gerekecek. En azından caydırıcı bir cezayla karşı karşıya kalma durumunda olduğunu idrak edecek."
"Beş pilot ilde kadın destek birimleri oluşturulması yönünde çalışma yürütüyoruz"
Sağlık Bakanlığı ile istismar mağduru çocukların adli süreçte ikincil örselenmesinin önüne geçilebilmesi amacıyla çocuk izlem merkezleri kurulduğunu belirten Gürkan, bunun bir benzerini de kadına yönelik cinsel şiddet vakalarında kurgulamayı amaçladıklarını ifade etti. Gürkan, şunları kaydetti: "Sağlık Bakanlığımız ile koordineli şekilde İnsan Hakları Eylem Planı'nın açıklanmasının hemen akabinde beş pilot ilde kadın destek birimleri oluşturulması yönünde bir çalışma yürütüyoruz. Bu, en azından cinsel suça maruz kalan bir kadının, artık poliklinik poliklinik gezmesi, farklı yerlerde muayene edilip her seferinde tekrar tekrar acıtıcı sorulara muhatap olmasının önüne geçilmesi amacı güdülen bir uygulama. Artık tek poliklinikte, gerekirse doktorlar oraya gelerek tek seferde bu sürecin bitirilmesi ve kadının ifadesinin de adli görüşme odalarımızda online görüntü aktarımı yoluyla, Cumhuriyet savcımıza kendisini ifade ederek bu sürecin tek seferde bitirilebilmesi mümkün olacak."
Ramazan Gürkan, dün yayımlanan "Adli Görüşme Odaları" konulu genelgede de kadına yönelik şiddetle ilgili bazı hükümlerin yer aldığını hatırlattı.
Adli görüşme odalarının bugüne kadar daha çok çocukların ikincil örselenmesinin önüne geçilmesi noktasında kullanıldığını ancak artık sadece çocukların değil, faille yüz yüze gelmemesi gerektiği değerlendirilen her vakada bu odalardan istifa edilebileceğinin altını çizen Gürkan, adli görüşme odalarının mağdur odaklı hazırlanmış özel ortamlar olduğuna vurgu yaptı.
Gürkan, "Bu odalarımızın sayısı bugün itibarıyla 95'e ulaştı. İnşallah bir aya kadar 100'ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Nihai hedefimiz ise 2021 ve 2022 yılı başı itibarıyla 150 adliyede yani özellikle ağır ceza merkezlerimizin bulunduğu adliyelerde bu adli görüşme odalarını hayata geçirmeye hedefliyoruz." dedi.