İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cahit Suluk'un kaleme aldığı "Hukukçu Olmayanlar İçin Telif Hakları-Markalar-Patentler" kitabı İstanbul Ticaret Odasınca (İTO) yayımlandı.

Hukukçu olmayanlar fikri mülkiyet hakkını bu kitapla öğrenebilecek

İSTANBUL (AA) - Fatih'teki İTO Merkez Binası'nda gerçekleştirilen etkinlikte kitabın tanıtımı yapıldı.

Şirketlerin fikri mülkiyet stratejilerinden telif haklarına, marka tescil stratejilerinden sınai haklara kadar geniş bir bilgi birikiminin sunulduğu kitap, iş insanı, yönetici, ekonomist, işletmeci, marka-patent vekili, AR-GE personeli, tasarımcı, mimar ve mühendis gibi hukukçu olmayanların iş yaşamlarındaki ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyor.

Marka, patent, faydalı model ve tasarımlara özel olarak yer ayrılan eserde, işletmelerin kendine özgü fikri mülkiyet politikası belirlemesinin önemi ve stratejilerin "doğru bilgiyle doğru şekilde" hayata geçirilmesi vurgulanıyor.

Ana tema: Fikri mülkiyet hakkı

Kitabın ana temasını oluşturan fikri mülkiyet hakkına ilişkin AA muhabirine konuşan Doç. Dr. Suluk, Türk halkının kapitalist bir ekonomik düzende yaşadığını, bu düzende esas olanın serbest rekabet olduğunu, serbest rekabette de dileyen kişinin dilediği ürünü, hizmeti üretip istediği kişiye sattığını anlattı.

Fikri mülkiyet hakkının, bir denizin ortasında sahiplenilmiş adalara benzediğini belirten Suluk, "Çok sayıda adalar var. Patentler, markalar, telif hakları, tasarımlar, faydalı modeller, say say bitmez. Öyle olunca insanlar daha çok para kazanabilmek için adalara sahip olmak istiyorlar. Yani serbest rekabetten muaf olabilmek için fikri mülkiyet tekeli elde etmek istiyorlar. Bu da bizi fikri ürün geliştirmeye, buluş, özgün tasarım, markalaşmaya götürüyor." dedi.

Yasa koyucunun amacının entelektüel sermayeyi korumak olduğunu, konunun sadece bir mobilya, masa veya sandalye olmadığını aynı zamanda insanın entelektüel bilgi birikimine de ihtiyaç duyduğunu dile getiren Suluk, bunların teşvik edildiğini ve yapanlara özel korumalar verildiğini, bunun da fikri mülkiyetin tanımı olduğunu dile getirdi.

Ticareti bir engelli koşuya ya da mayın tarlasında yürümeye benzettiğini ifade eden Suluk, "Eğer siz dikkat etmezseniz mayın tarlasında bir takım mayınlar patlar, elinizi, kolunuzu kaybedersiniz. Bu çok riskli şey, 2-3 hata yaptığınızda firmanız bile batabilir, ana markalarınız elinizden gidebilir. Fikri mülkiyet tekeli, fikri mülkiyet koruması budur." diye konuştu.

"Hukukçu olmayanlar bu lisanı, dili kullanamıyorlar"

Türkiye'nin ilk fikri mülkiyet doçenti, konunun da ülke açısından çok yeni olduğunu kaydeden Suluk, fikri mülkiyetle ilgili çok kitap yazıldığını ancak bunların tamamının hukukçular için kaleme alındığını belirterek, şöyle konuştu:

"TÜRKPATENT'in başvuru kılavuzları var, onun haricinde bütün çalışmalar hukukçulara hitap ediyor. Bu benim 16. kitabım, geriye dönüp baktığımda 15 kitabı ben hukukçulara dönük olarak yazmışım ama bir baktım hukukçu olmayanlar bu lisanı, dili kullanamıyorlar. Alıyor eline, 3-5 sayfa okuduktan sonra bizim kitaplar o kişiyi dışarıya atıyor. Bir gazeteci, muhabir, foto muhabiri, sanatçı, müzisyen, mimar, buluşçu, tasarımcı yani o kadar çok insan var ki bu insanlar aslında buluş yapıyor, tasarım geliştiriyor ve eser meydana getiriyor ama bir türlü hakkını, hukukunu anlayamıyor. Öyle olunca yurt dışına baktığımda hukukçu olmayanlar için fikri mülkiyet hakları, hukukçu olmayanlar için telif hakları şeklinde kitaplar var. Onları da esas alarak, İTO'da bir fikri mülkiyet komisyonumuz var, orada gündeme geldi. Mehmet Develioğlu İTO Başkan Yardımcımız fikir babası biraz da odur. Oradan yola çıkarak bu kitabı hazırladım."

Telif hakları, markalar, patentler başta olmak üzere konuları sadeleştirmenin kolay olmadığına dikkati çeken Suluk, basit yazmanın zor olduğunu, fikri mülkiyet konusunda 3 yazarlı bir ders kitabını 2 yılda ancak yazabildiklerini ve kendisinin 2001'den beri fikri mülkiyet avukatlığı ve marka patent vekilliği yaptığı için şanslı olduğunu söyledi.

Hem sahada hem de üniversitede pek çok olaya şahit olduğunu, çok sayıda müvekkilinin bulunduğunu, meslektaşlarının kendisine mütalaa getirdiklerini, dilekçe sorduklarını ve bunların hepsinin kendisini beslediğini belirten Suluk, "Sahadaki sorunları görmek çok önemli. Çünkü kitapta yazdığı gibi gelmiyor sorunlar. Size çok ters geliyor. Bunlara hazırlıklıydım. İkincisi de 15 yıl neredeyse kitabı demlemeye bıraktık. Çok sayıda kişiye okuttum ve bunların çoğu hukukçu olmayanlar. Çünkü ben onlara hitap ediyorum." ifadelerini kullandı.

"Karar süreçlerine ciddi şekilde destek verecek"

Suluk, söz konusu konuları asıl hukukçu olmayanların bilmesi gerektiğini, bunun da iki nedeni olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Birincisi, hukukçusuyla ve marka patent vekiliyle konuşurken aynı dili konuşuyor olması. Bir soru sorabilmek için bile o işi bir miktar bilmeniz gerekiyor. 'Bir soruyu iyi sormak o işin yarısını bilmek anlamına gelir.' diye bir ifade vardır. Burada da aynı şey geçerli. Siz 'Şöyle bir marka başvurusu yapmak istiyorum, yap bunu.' diyorsunuz, o da gidiyor postacılık yapıp kayda alıyor bunu, ardından bir sürü sorun. Hiç öyle olmaması gerekiyor. Mutlaka bir ön araştırma yapılacak. Bunun marka olabilirliği, daha önce bir marka var mı, Türkiye'deki durum ne, yurt dışı projeleri var mı, bütün bunların sorgulanması ve size aktarılması gerekiyor. Bu böyle olmuyor ne yazık ki sahada. 'Arabanızı kaskolayalım' gibi bir mantıkla bu işler yürütülüyor. Oysa size sorulması lazım. Kitap, okuduğunuzda marka vekilinizle avukatınızla aynı dili konuşmayı sağlayacak size. Bundan daha önemli ikincisi ise karar süreçlerinize ciddi şekilde destek verecek ama şunu vurgulamak istiyorum, bu kitap katiyen avukat ve marka patent vekili yerine geçmez. Önleyici sağlıkla ilgili bir kitap okudunuz, 'Kötü beslenmeyin, spor yapın, açık havaya çıkın' gibi birtakım tavsiyeler var ama bu doktora gitmeyeceğiniz ve doktora danışmayacağınız anlamına gelmez. Bu kitabın da fonksiyonu bu aslında."

Şubat ayında İTO'da "İşletmelerin Fikri Mülkiyet Stratejileri" başlıklı bir seminer düzenleyeceklerini ve o seminere ilgilenen herkesi davet ettiklerini dile getiren Doç. Dr. Suluk, günümüzde fikri mülkiyetle teması olmayan neredeyse hiçbir işletme kalmadığını, artık bilgi çağında yaşanıldığını, ekonominin bilgiye kaydığını ve yapay zeka çağına girildiğini söyledi.

Fikri mülkiyetin tüm işletmeleri ilgilendirdiğini, bunun da iki başlıkta ele alınabileceğini kaydeden Suluk, "Bir, sizin bir fikri ürününüz varsa bunun nimetlerinden yararlanmak, iki, bir başkasının fikri ürününe basmamak. Biri aktif ticaret, diğeri defansif ticaret. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler daha ziyade defansif ticareti tercih ederler." diye konuştu.

İşletmeleri marka, telif ve teknoloji odaklı şeklinde üçe ayırdığını aktaran Suluk, şunları kaydetti:

"Marka odaklıysanız, bir markalama haritası yapmanız gerekiyor. Marka seçimi o kadar basit duruyor ama 20 sene acı çeken işletmeler var. İkincisi telif, siz bir yayıneviyseniz ya da bir yayıncıysanız, yazılım şirketiyseniz her adımda telif karşınıza çıkacak. Telif temizliği, telif sözleşmesi... Pek çoğu çürük, geçersiz hükümler. Lastik patladığında bunu fark ediyorsunuz ama sizin o telif sözleşmeleri tapularınız. Üçüncüsü de teknoloji odaklı şirketler. Eğer siz teknolojik bir ürün üretiyorsanız ve bunu satıyorsanız bu sefer de mutlaka bir patent vekiliyle çalışıp, faaliyet serbestisi raporu dediğimiz, her bir ürün için 'Faaliyet Özgürlüğü (Freedom to Operate-FTO)' çalışmaları yaparak ürünlerinizi sahaya çıkarmanız gerekiyor. Değilse mayın tarlasındasınız, birine basmıyorsanız diğerine basacaksınız ve risk gerçekleştiğinde bunun sonuçları çok ağır oluyor."


Muhabir: Hamdi Dindirek

OGÜNhaber