TRT tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen, senaryo geliştirme ve ortak yapım platformu "TRT 12 Punto" kapsamında Hollywood'un ünlü oyuncularından Ghassan Massoud, sinemaseverlerle bir araya geldi.

Hollywood oyuncusu Ghassan Massoud İstanbul'da sinemaseverlerle buluştu

İSTANBUL (AA) - Aslen Suriyeli olan 65 yaşındaki usta oyuncu, Mısırlı film eleştirmeni, programcı ve Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonunun (FIPRESCI) başkanı Ahmed Shawky moderatörlüğündeki söyleşide oyunculuk sanatını anlattı.

Sinema Feriye'de gerçekleştirilen programda Massoud, oyunculuğun bir meslek olarak yapılmamasını temenni ettiğini, hayallerin sanat yoluyla mesleki olmadan daha rahat anlatılabileceğini söyledi.

Massoud, oyunculuk yaparken kendini daha özgür hissettiğini ifade ederek, "'Oyunculuk yapabilir miyim' diye şüphelerim vardı. Ben kırsal kesimde yetişmiş biriyim. Dolayısıyla ortam oyunculuğa müsait değildi. Kırsalda yaşayan aileler, öncelikle çocuklarının çalışmalarını isterler. Kırsalda yaşayan kişiler ile şehirlerde yaşayanların hedefleri farklıdır. Bazı aileler de dini açıdan oyunculuğu kabul etmez. Bu benim için de bir zorluktu. Ama babam bu konulara vakıftı ve beni anlayışla karşıladı." dedi.

"Hayalimin peşinde koştum"

Öncelikle Arapça'yı çok iyi öğrenmeye çalıştığını anlatan Massoud, "Babam fıkıh alanında çalışmamı istiyordu. Onun bu isteğini de yerine getirdim ama daha sonra kendi hayalimin peşinde koştum." diye konuştu.

Usta oyuncu, bir sanatçının aynı zamanda akademisyen olmasının gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Akademiden mezun değil, dolayısıyla sanatçı olamaz gibi bir şey yok. Tabii akademisyen olunca sanatçılık farklı bir hal alır. Yetenek de önemli ama yetenek tek başına yetmez. Yetenekle birlikte oyuncunun akademiye de yönelmesi, yani oyunculuğun teknik yönlerini de bilmesi gerekiyor. Yani oyuncunun siyaset, politika, kültürel olsun her alanda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Ben de bu şekilde düşünerek oyunculuğu okudum. Tarihi de yeterince okumak istedim. Bilgi de çok önemli. Hz. Ebubekir'in neler yaptığını bildim, Selahaddin Eyyubi'nin neler yaptığını bildim. Eğer onları bilmeseydim, oyunculukta kullanamazdım."

Genç oyunculara da tavsiyelerde bulunan Ghassan Massoud, "Çok ama çok çalışmak gerekir. Başaramam kaygısıyla yaşamayın. Her zaman hedefinizi göz önünde bulundurun. Kendinize odaklanın. Aynı zamanda oyunculuk ve sanatın da tarihini okumanızı tavsiye ederim. Gece gündüz mutlaka okumanız gerekiyor. Tarih de çok önemli. Böylece eskiyi ve şimdiki farklı görmüş olursunuz." ifadelerini kullandı.

"Biraz ego olacak ama Hollywood'da olacağımı hissederdim"

Massoud, televizyon ve tiyatronun farklarına da değinerek, şunları kaydetti:

"Tiyatro için 'tam bir sanatçılık' derdim. Bazıları bana kızardı. Televizyon için de 'tiyatronun dörtte biridir, sanatın tamamı tiyatroda vardır' derdim. Bunun sebebi şudur; tiyatroda sesinizi nasıl kullanacağınızı, nasıl hareket edeceğinizi öğrenirsiniz, size oyunculuk yaparken birçok şey kazandırır. Ama televizyonda sadece sizin belli bir konuşma alanınız vardır ve yüzü alırlar, konuşursunuz. Televizyon sizden birçok şeyi ister, 'şöyle böyle yapmalısınız' diye. Dolayısıyla istemediğiniz şeyi de size yaptırabilir. Fakat bu tiyatroda olmaz. Oyuncu içindeki bütün yeteneklerini sahnede ortaya çıkarır. Sinemada ise durum tamamen farklıdır. Belli bir süre içinde yeteneklerinizi sergilemeniz gerekir. Yönetmen iyiyse kısa sürede yeteneğinizi ortaya çıkarmayı sağlayabilir."

Suriye'de başlayan oyunculuk serüveninin Hollywood'a kadar uzanmasına ilişkin de Massoud, "Sahabeden önemli şahsiyetleri canlandırdım. Londra'da FOX stüdyolarında çalışan bir kadın vardı. Kendisinden bu karakterleri oynayacak birini aramalarını istemişler, o da beni aradı. 1500 aday arasında beni de denemek istiyorlardı. Benim çok ümidim yoktu. Çünkü 1500 aday çok fazlaydı. Bir ay boyunca ısrar ettiler ve sonunda gittim. İngilizce olarak 2 satır okudum. Daha sonra 'işte bu adamımı seçmemiz gerekiyor' dediler. Benim için bu kadar kolay oldu. Böyle başladı, daha sonra İspanya'ya gittim. Belki biraz ego olacak ama Hollywood'da olacağımı hissederdim." diye konuştu.

"İnancıma karşı olduğu için terörist rolleri reddettim"

Massoud, Hollywood'da yaklaşık 15 filmde terörist rolü oynaması için teklif aldığını, fakat hiçbirini kabul etmediğini söyleyerek, şunları anlattı:

"Birçok filmde Müslüman ama terörist rolü oynamam istendi. Ben bunların hiçbirisini kabul etmedim. Daha sonra Selahaddin Eyyubi rolünü oynadım. Yaklaşık 20 filmde oynadım. Hiçbir zaman güzel olmayan rollerde oynamak istemedim. 'Kurtlar Vadisi Irak'ta oynamıştım. Kadiri tarikatının bir şeyhi olarak rol aldım. Gaziantep'te çekim oldu, benim için güzel bir roldü. Dolayısıyla bu rolden sonra bir terörist rolü oynayamazdım. Bana ve bir Müslüman'a da yakışmazdı. İnancıma karşı olduğu için birçok rolü reddettim. Bu yüzden Hollywood'da sadece 5 filmde yer aldım. Benim kırmızı çizgilerim var. Bunları kimse aşamaz. Ben belli bir toplumdan geldim ve o toplumu temsil ediyorum. Vücudumu gösteren uygunsuz rollerde de oynamak istemedim. Ben sahabe rollerini oynadım, dolayısıyla sonra deniz kenarında gidip kendimi gösterecek bir rolde oynayamazdım. Yaşlı olsam bile bunu kabul edemem."

Hollywood'a başladığında 46 yaşında olduğunu ve o güne kadar oyunculuk anlamında belli bir tecrübe kazandığını dile getiren usta oyuncu, "Bütün teknik kusurlarımızı biliyordum. Hollywood biliyorsunuz sinemanın zirvesi. Ben orada mutlu olacak şekilde oynamam gerekiyordu. Los Angeles ile Şam'ı kıyaslamamam gerekiyordu. Hollywood'da oturduğunuz sandalyeler, karavanlar bütün her şey farklı. Bütün bunlar benim için göz kamaştırıcıydı ve her şey senin hizmetine veriliyor. Ama Arap dünyasında tam tersi biz her şeye hizmet ediyoruz, yani biz kameramana hizmet ediyorduk. Çekim yerlerinde kamerayı bile biz taşıyorduk." değerlendirmesini yaptı.

Massoud, oyunculuğun uluslararası bir dil olduğunu ve bir oyuncunun sanatını kendi içinde taşıdığına dikkati çekerek, oyunculuk serüvenine dair şu bilgileri verdi:

"Tiyatroyu öncelikle Şam'da üniversitede okudum. Daha sonra 5 yıl farklı farklı ülkelere gittim. 1980'li yılların sonlarında Suriye'nin Avrupa ülkeleriyle ilişkileri çok güzeldi. Almanya'da, Fransa'da oyunculuk üzerine eğitim aldım. Yüksek enstitüde aynı zamanda profesörlük yaptım. Bütün bunlar tiyatrodaki oyunculuğumla beraber devam etti. Bu zamanlarda televizyonda değildim, zamanım yoktu. Tiyatroyu çok seviyordum ve Suriye'de tiyatroda güzel işler yaptım. Farklı kültürlerin sanatını öğrendim. Arap dünyasının ve Batı'nın sanat anlayışına dair bilgiler edinerek, kendi sanatımı harmanladım. Farklı alanlarda da yer aldım. Birçok farklı rol oynadım, yönetmenlik yaptım. Yaklaşık 16 yıl tiyatro üzerine eğitim verdim. Galiba çalışmayı çok seviyordum."


Muhabir: Aişe Hümeyra Akgün

OGÜNhaber