Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman ile Adalet Bakanlığı Teknoloji Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Öztürk Tutuklu ve Hükümlülere uygulanması tartışılan elektronik izleme sistemini tanıttı.

Elektronik kelepçeler Sapanca'da tanıtıldı








SAKARYA - Çeşitli dünya ülkelerinde uygulanan ve Sakarya'nın Sapanca İlçesinde gerçekleştirilen Çalıştayda masaya yatırılan elektronik izleme sisteminde kullanılan teknojik malzemeleri gazetecilere tanıtan Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman sistemin uygulamaya geçmesiyle birlikte hükümlü ve tutukluların yanı sıra mağdurların da korunmasını amaçladıklarını kaydetti. Kalaman, "Cezaevlerinde takip edilmesi gereken hükümlü ve tutukluların ve aynı zamanda mağdurların da korunmasını sağlayacak bir sistem. Bu sistemle tutuklu ve hükümlüler toplum içerisinde rahatça dolaşabilecektir. Bu sistem sayesinde tutuklu ve hükümlü belli yerlere yaklaşmakta ve belli yerlere giderken, belli alanların da dışına çıkamamaktadır. Bunun çalışmasını yapıyoruz. Bu izleme aletleri ile bunu gerçekleştirme imkanına sahip olacağız" dedi.

Kalaman sistem öncesinde mevzuat çalışmasına başladıklarını Çalıştay sonunda hazırlanan raporun Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e verildikten sonra sistemin uygulamaya geçmeden önce kanunlaşmasının bekleneceğini söyledi.

Kalaman, sistemin hangi suç türlerine uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna ise "Şimdi kimlere uygulanacak derken, belli bir suç tiplerini söylememiz mümkün değil. Şu anda zaten mevzuatımızda 2 yıl ve 6 yıla ulaşan hapis cezalarında sadece süre olarak söylüyorum. Suç tipi olarak değil, zaten. 2 yıl ve altındaki bütün hapis cezalarında bu sistemi uygulama imkanımız var. Ancak 2 yıl çok az bir süre olduğu için, 2 yıllık hapis cezası zaten paraya çevrilip tecil edilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi tedbirlerle telafi edildiğinden denetim serbestlik kapsamında elektronik hizmet ve elektronik izlemeye de imkan kalmıyor. Biz diyoruz ki, bu kapsamı biraz daha genişletelim. Bu tabi meclisin takdirinde. Bizim önerdiğimiz bazı süreler var. Bunun kapsamını biraz daha genişletirsek hükümlüler cezaevlerinde kaldıkları süre içerisinde 2,5 yılını cezaevinde geçirdikten sonra kalan 2,5 yılını bunun kararını verecek olan gene hakimler, biz karar vermiyoruz" diye cevap verdi.

Kalaman, sistemin tutuklu ve hükümlü açısından getireceği avantajlara değinerek, "İyi halde topluma kazandırılması gereken kader mahkumu dediğimiz öyle diyoruz ya, insanların 5 yılın altındaki mesela örnek veriyorum 2,5 yılını cezaevinde geçirdikten sonra kalan 2,5 yılını ailesiyle birlikte işine de gidip gelerek günde hatta 2 saat kamu hizmetinde bedava çalışmak suretiyle tamamlama imkanına kavuşabilir. Biz de tabi en önemli olan tedbirler ve önerilerimiz de var ama tutuklama tedbiri yerine tutuklu oranı Türkiye'de çok yüksek. Tutuklama tedbiri yerine insanları elektronik izleme ile birlikte yine ailesinin içerisinde işine gidip gelebilecek imkan sağlamak suretiyle kontrol altında tutarak böyle bir sistemi geliştirmemiz mümkün. Yani cezaevlerinde insanları tutukladıktan sonra onların toplumda ailelerinden ve çocuklarından ne tür sıkıntıları yarattığını bilmemiz gerekiyor. Bunu her hükümlü ve tutukluya uygulayalım demiyorum. Bunların hep değerlendirilmesini mahkemeler yapacak. Denetim serbestlik görevlileri uzmanlardan bu konularda raporlar alacak. Bunların ailesiyle, kişiliğiyle, toplumla, iletişimiyle ilgili raporları aldıktan sonra mahkemelere ulaştırılarak değerlendirmeleri mahkemeler yapacak. Yani bu insanın tutuklama yerine ailesinin içinde kalarak toplum içerisinde denetleyerek gözaltında bulundurma imkanımız var diye biz o imkanları getirmeye çalışıyoruz" dedi.

Kalaman, sistemin uygulanma sürecinin ise şu şekilde olacağını söyledi; "Biz arkadaşlar suç tiplerine göre bir sınırlama getirmiyoruz. Şu şu suçlar demiyoruz. Kamuoyu bu tür şeylere daha çok dikkat çekiyor ama, biz diyoruz ki 5 yılın altında ceza almış olanlar şu şu,suçlar demiyoruz. Herhangi bir suçtan da ceza almış olanlar da hangisi olursa olsun veya 4 yıl bunun süresini biz belirleyemeyeceğiz. Biz öneride bulunacağız meclis değerlendirecek tartışacak. Onun sonucunda 5 yıl mı yapar 10 yıl mı yapar onu bilemeyiz. Ama adli kontrolle ilgili tedbirlerde şu anda bizim kanunumuzda 3 yıl ve altındakilere adli kontrol tedbirleri uygulayabiliyoruz. Daha doğrusu 3 yıl derken alması muhtemele cezanın üst sınırı 3 yıl olanlar. Şimdi bunun uygulama alanı çok dar."

Kalaman sistemin uzun yıllardır dünya ülkelerinde uygulandığını ifade ederek, "Halbuki Avrupa'daki uygulamasında Amerika'da da öyle üst sınır uygulaması yok hakim takdirine bırakılmış. Bizim kanun taslağımızda da bu şekilde ön görülmüş ama meclisteki değerlendirmelerde bunu 3 ile biz sınırlandıralım. Uygulamayı bir görelim. Biz şimdi uygulamayı değerlendiriyoruz. Kanunu hazırlayan hocalarımız da burada bunları birlikte değerlendireceğiz. Bu süre 3 yıllık bir süre 10 yıla hatta 20 yıla çıkarılabilir süresiz yapılabilir Avrupa ve Amerika'da süresiz" dedi.

Kalaman, "Şu anda uygulamada siz de görüyorsunuz ömür boyu hapis ile yargılanan insanların hakim kararıyla serbest bırakıldığını uygulamada görüyoruz. Bırakabilir hakim karar verdikten sonra biz de diyoruz ki serbest bırakırken bir tedbir uygulayalım bunun yanında. Serbest bırakmayalım peşinden de tedbir gelsin evde gözaltında bulunsun kelepçe takalım işine gücüne gitsin gelsin kamu hizmetinde çalışsın gözetim altında bulunsun. Kapsamı genişletelim istiyoruz. Kontrolsüz bırakmayalım. Yeni mağdurlar yaratmayalım. Bunu da amaçlarken sadece cezaevlerinde doluluğu azaltmak değil böyle bir düşüncemiz yok bizim. Ondan önce çalışmaya başladık zaten. Dışarıda tekrar suç işleminin önlenmesi insanların topluma yeniden kazandırılması, yeni mağdurlar yaratılmaması bizim denetim serbestlik hizmetleri dediğimiz sistem yardım hizmetlerini içeriyor. Aynı zamanda biz mağdurlara da yardım hizmetleri geliştiriyoruz. Tekrar mağdur yaratmayacak bir sistemi koymamız lazım. Tekrar o insanların suç işlemesini önlememiz lazım sistemin asıl amacı bu onları yeniden topluma kazandırarak yeniden suç işlemelerini önlemek" diye konuştu.

Adalet Bakanlığı Teknoloji Danışmanı San Diego Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Yusuf Öztürk'te sistemi tanıtarak, "Bu gördüğünüz elektronik kelepçe GPRS sistemi ile çalışmaktadır. Bu bir bağımsız izleme ünitesidir. Cihazdan aldığı sinyaller ile yer belirlemesini yaparak GPRS üzerinden de bu yer bilgisini izleme merkezine ileten bir cihaz. Bu cihazlar çoğaltılabilir. Bu cihaz hem GPRS aracılığıyla izlenen kişinin yerini belirleyebilir, hem de bu cihazın bizim kişinin üzerinde olduğunu belirleyebilir. Başka bir cihaz türü ise bir ares ünitesi bir ev ünitesinin eşleşmesinden oluşuyor. Bu cihazla daha çok ev hapsi uygulamaları, sınırlı hareket kabiliyeti sağlama gibi uygulamalarda kullanılabilir. Bunlarla kişinin belirli gün ve saatler içerisinde evinde veya işyerinde olup olmadığını denetleyebiliriz" dedi.

Sistemin açıkları olabilir mi sorusuna Öztürk, "Her sistemin açığı handikapı olacaktır. Ama bu açıklar zaman içerisinde sistemler öğrenildikçe suçlular bizimle mütala ettikçe biz de onlara sistemimiz uyarlayarak tedbirleri alacağız. Siz ne kadar uğraşsanız da sonuçta bir kişi bunu tasarlayıp ideal hale getirmeye çalışıyor. Bunu bir kişi yaparken Bin 500 kişi bunu bozmaya çalışacaktır. Ama bu son 20 yıldır dünyanın her ülkesinde her yerinde oldukça yaygın bir şekilde kullanılan bir sistem. Bunu Amerika'da GPRS gibi bir sistemle izlenen sayısı 100 Binin üzerinde 120 bin civarında yine ares tabanlı sistemlerle izlenen kişi sayısı da 100 bin civarında. Şimdi ne kadar kişiye takılıp ne kadar kişiye kaçtı diye şey oldu diye bakıldığında bu rakamların minimum seviyede olduğunu göreceksiniz. Yani bu oldukça uzun zamandır 20 yılı aşkındır çalışılan ve denenen bir sistem. İnsan faktörünü işin içine kattığınızda teknolojinin getirdiği açıklar kapanacaktır" diye konuştu.





OGÜNhaber