Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan DEAŞ, Boko Haram, FETÖ gibi yapılar, yanlış bir din ve peygamber tasavvurunun neticesidir." dedi.

Bozgunculuk yapanlar yanlış din tasavvurunun neticesi

Diyanet dergisinin bu ayki sayısında, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ile Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla yapılan röportaja yer verildi.

Röportajında, Veladet-i Nebinin, Müslümanlar için bir tefekkür ve muhasebe iklimi olduğunu kaydeden Erbaş, "Sözler, fiiller, idealler ve sorumluluklar dairesinde bütün bir hayatın, rahmet peygamberinin hayatı ve sünneti ekseninde muhasebeye tabi tutulmasıdır. Gönüllerdeki peygamber aşkını, hayata peygamber ahlakı olarak taşımaktır." ifadelerini kullandı. 

"Rehberliği, günümüz problemlerine ışık tutuyor"

Bilgiyle, şuurla Hazreti Peygamber'i anmaya, anlamaya, tebliğ ettiği mesajları, ahlakını, ahkamını hayata yansıtmaya ve en uygun yöntemle çağa taşımaya muhtaç olunduğunu kaydeden Erbaş, "Zira onun örnek ahlakı ve rehberliği, günümüz problemlerinin çözümünde de bizlere ışık tutmaya devam etmektedir." dedi. 

"İslam tasavvuru konusunda ciddi sıkıntılarımız var"

Doğru ve sahih bilgi zemini kaybedildiğinde, bilgiyi üretmek ve geliştirmek ihmal edildiğinde; sağlıklı düşünme, sorunları tespit etme ve çözüm üretme imkanının da kaybedildiğine dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti:
"Bugün Müslümanlar nezdinde peygamber sevgisinin azaldığını söyleyemeyiz. Ancak peygamber algısı ve İslam tasavvuru konusunda çok ciddi sıkıntılarımızın olduğu muhakkaktır. Herkesin yaşama özgürlüğünü en mukaddes ve dokunulmaz hak olarak ilan eden İslam'ın muazzez kavramlarının, masum insanların hayatlarına kasteden terör örgütleri tarafından istismar edilmesi, söz konusu örgütlerin din anlayışının ne kadar sorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan DEAŞ, Boko Haram, FETÖ gibi yapılar, sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği üstün ahlak ilkelerinden uzaklaşmanın, yanlış bir din ve peygamber tasavvurunun neticesidir."

Hazreti Peygamber'in hayatı ve ahlakı ile Müslümanların davranışları arasında mesafe açıldıkça, yaşanan buhranların daha da derinleştiğini belirten Erbaş, "Öyleyse çözüm; bütün davranışlarımızı, ideallerimizi, gayemizi, din anlayışımızı onun örnek ufkuyla bütünleştirmektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Yeni neslin dünyasına dokunamazsak..."

Hayatın boşluk kabul etmediğine vurgu yapan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim dokunamadığımız nesillerin zihin ve gönülleri başkaları tarafından doldurulduğunda, bu durum ne yazık ki birtakım istenmeyen neticeler ortaya koyacaktır. Dahası eğer bir inancı, meseleyi ve davayı doğru olarak neslimize tanıtamazsak, o nesli ve değerleri birileri istismar edecek, hatta yakın zamanda yaşadığımız gibi, Allah korusun, vatanına, milletine karşı bir enstrüman olarak kullanacaktır. Hal böyle olunca gözümüzün nuru, istikbalimiz ve hayallerimiz ihanet sarmalına kurban gidecektir. Eğer yeni neslin hissiyatına ve dünyasına dokunamazsak, yarın başka felaketler yaşamamayı garanti edemeyiz."

"Bu ülkenin bütün gençleri bizimdir"

Bir neslin kaderini bir önceki neslin tayin edeceğine dikkati çeken Erbaş, röportajda, "Bu ülkenin bütün gençleri bizimdir. Kıyafeti, düşüncesi, hayat tarzı ne olursa olsun, tek bir gencimizi dahi ihmal edemeyiz. Bütün gençlerimiz bizim için aynı derecede değerli ve önemlidir. Çalışma ve planlarımızı bütün bir nesli kuşatacak şekilde genişletmek durumundayız." ifadelerine yer verdi.

Erbaş, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla haz ve hız çağı sarmalında kuşatılan gençlerimizi, kendi medeniyet değerleriyle, inancıyla ve mevlidini idrak ettiğimiz Hazreti Peygamber ile tanıştırmak bizim sorumluluğumuzdur. Biz, İslam'ın aydınlık mesajını ve peygamberimizin örnek ahlakını gençlere güzel şekilde taşıyabilirsek, onların bu inancı ve değerleri daha çok sahiplenecekleri muhakkaktır.
OGÜNhaber