Uzmanlar soğuk havanın genel vücut sağlığına olumsuz etkileri kadar kalp sağlığı için de birçok risk faktörüne sebep olabileceğini belirtiyor. Peki soğuk kalbi nasıl etkiliyor? Kimler daha çok risk altında? Çabuk üşüyenler korunmak için ne gibi önlemler almalı?

Siz de çabuk üşüyorsanız bu habere dikkat

Özellikle kalp krizi, felç geçirmiş veya buna yatkın olduğu bilinenlerin, soğuk hava şartlarına karşı mutlaka bazı önlemler almaları gerektiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Uzm. Dr. Sinan Coşkun Turan, soğuk havanın kalbe etkileri hakkında şunları söyledi:

"Soğuk hava, kalp ve dolaşım sisteminin vücudu ısıtması ve enerji ihtiyacını karşılaması için daha fazla çalışmasına neden olur. Ayrıca rüzgar, kar ve yağmur gibi durumlar da vücut sıcaklığını azaltan diğer faktörlerdir. Özellikle hipertansiyon ilaçları sayesinde yaz dönemi normal seyrinde olan tansiyon, kışa girerken tekrar bozulma eğilimi gösterebilir. Yine soğukla beraber harekete geçen bazı mekanizmalar kanın pıhtılaşmasına ve özellikle krize yatkın kişilerde kalp krizi ve felç riskindeki artışı da beraberinde getirebilir. Diğer yandan, soğuk havayla beraber gelişip yayılan üst solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle kalp yetersizliği hastalarındaki bozulma da sıklıkla gözlemlenen bir durumdur. Bunların haricinde daha önceden kalp hastalığı olduğunu bilmeyen kişilerde dahi göğüs ağrıları olabilir. Tüm bu ağrılar soğuk havanın spazm etkisinden kaynaklanır."

SAĞLIKLI KİŞİLER DE DİKKAT ETMELİ Kalp sağlığı için alınması gereken önlemlerin sağlıklı kişiler için de geçerli olduğunu aktaran Turan, özellikle düzenli egzersiz ve fiziksel hareketlere alışık olanların bu faaliyetleri kış şartlarında da sürdürmelerini tavsiye etti. Turan, kış aylarında yapılacak egzersiz ile ilgili şöyle konuştu: "Düzenli olarak yapılan egzersizlerin kalp, akciğer, eklem sağlığı ve ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca bu hareketler bağışıklığı artırarak kış enfeksiyonlarına karşı vücudun direncini de yükseltir.

YAŞLILAR VE GENÇ KALP HASTALARI RİSK GRUBUNDA Kalp sağlığı ile ilgili bu durumların yaşlılarda ve kalp hastalığı bulunan genç insanlarda özellikle önem kazandığına dikkat çeken Dr. Turan, bilhassa kalp krizi, felç geçirmiş veya buna yatkın olduğu bilinen kişilere şu uyarılarda bulundu: "Bu gruptakilerin soğuk havada mümkün olduğunca dışarı çıkmaması gerekir. Eğer çıkılması gerekiyorsa da kalın tek bir kıyafet yerine birkaç ince kıyafet üst üste giyilmelidir. Evin sıcaklığının ise 22-23 dereceden aşağı olmayacak şekilde iyi ayarlandığından emin olunmalıdır. Ayrıca soğuk havaya karşı sıcak gıda ve içeceklerle vücut sıcaklığının desteklenmesi gerekir. Kalp sağlığında beslenmenin çok önemli bir yeri olduğundan beslenme hatalarından kaçınılması ve daha özenli davranılması şarttır."

GRİBE KARŞI MASKE KULLANILMALI Özellikle grip hastalarıyla temastan özenle kaçınılması gerektiğini belirten Turan, "Eğer aynı yerde bulunmak ya da çalışmak durumundalar ise ağız-burun maskesi alıp kullanmaları gerekir. Bu, hem hasta kişilerin hem de yaşlı veya kalp hastası bireylerinde uyması gereken bir kuraldır. Bunların haricinde soğuk havada özellikle çok karlı zeminde yürümek veya birikmiş karları küremek gibi zorlayıcı bedensel işlerin, riski yüksek kişilerde kalp krizini tetikleyebildiği de bilinmektedir" dedi.

ÇABUK ÜŞÜYENLER ÖNLEM ALMALI Egzersiz sırasında özellikle el ve ayakların, baş, boyun ve göğüs bölgesinin üşümesi, ağızdan soğuk havanın solunması gibi risk faktörleri taşıyan bireylerin daha dikkatli olmaları şarttır. Çünkü çok çabuk üşüyen ve soğuk alan kişilerin kalp damarlarında büzülme ve pıhtılaşma olabilir. Bu durum da kalp krizi riskini tetikleyebilir. Bu sebeple soğuk alan bölgelerin soğuktan korunması ve ağzın kapatılması önem taşır. Kış sporları yapmak isteyenlerin ise yüksek irtifada en az 1-2 gün geçirip vücutları ortama alıştıktan sonra bu sporlarla uğraşmaları güvenli olur."

KIŞIN YAPILAN EGZERSİZDE TEMPO ÖNEMLİ Sağlıklı bireylerin egzersiz konusunda alışkın oldukları yüksek tempoya soğuk havalarda bir anda çıkmamaları gerekir. Kışın yapılan egzersizlerde temponun vücut ısındıkça yavaşça artırılmasına özen gösterilmelidir. Tok karnına egzersiz asla yapılmamalıdır. Yemekten sonra en az 2 saat geçmiş olmalıdır. Ayrıca midedeki tokluk-dolgunluk hissinin kaybolmuş olmasına da dikkat edilmelidir. Toplumumuzda genellikle mide doluyken yapılan egzersizlerin yenilen besinleri erittiği gibi yanlış bir düşünce hakimdir. Oysaki bu durum hem kalbi hem de mideyi gereğinden fazla yorar.
OGÜNhaber