Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mikdat Çakır, gıdalarda raf ömrünü artırmada kullanılan kimyasalların yerine Türkiye'de yetişen cistus (laden) bitkisinin kullanımı yönünde başarılı bir çalışma yaptıklarını belirterek, 'Kimyasallar yerine cistus bitkisi yüklediğimiz ürünlerde, ilk aşamada raf ömrünü artırıcı olarak daha iyi olma özelliği taşıdığını test ettik.' dedi.

'Cistus' bitkisi gıdaların raf ömrünü uzatıyor

ANTALYA / AA - Antalya'nın Alanya ilçesinde düzenlenen "Turkcistus: Doğal Sağlık Ürünleri Kongresi"ne katılan Dr. Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin endemik bitkiler nedeniyle dünyanın en zengin ülkesi olduğuna işaret etti. Kırsal bölgedeki ekonomik gelişimin kalkınmasına katkı sağlayacak bir endemik ve tıbbi aromatik bitki potansiyeline sahip olduklarını vurgulayan Çakır, bu bitkilerin gıda, kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılan kimyasalların yerine kullanılabileceğini belirtti. Üniversite sanayi iş birliğinde bu konuda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Çakır, üzerinde çalışma yaptıkları cistus (Laden) bitkisini gıda sanayisinde kimyasalların yerini alabilecek seviyeye getirdiklerini kaydetti.

Anadolu'da laden adıyla bilinen cistusun dünya kaynaklarının yüzde 90'ının ülke topraklarında yetiştiğine değinen Çakır, "Üniversite olarak Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle Türkiye'nin her bölgesinde bu bitkiyi topladık. Hangi bölgede hangi laden çeşidinin özelliklerinin yüksek olduğunu tespit ettik. Bunda, antioksidan özelliği yani yaşlanmayı engelleyici, insan tabiatını destekleyici, doğal ürün noktasında en verimli noktayı hedefledik ve laboratuvar çalışmalarını tamamladık" dedi.

Laboratuvar ortamından ürün çalışmalarına geçiş yaptıkları cistusun, antioksidan oranı en yüksek endemik bitkilerden biri olduğunu dile getiren Çakır, ürünün antioksidan oranı yüksek kısımlarını ayırt ettikleri bilgisini verdi. Çakır, şöyle konuştu: "Bu çalışmada elde ettiğimiz verileri, gıdalarda raf ömrünü artırmada kullanılan kimyasallar yerine monte ettik. Yani kimyasalları ayıklayarak cistusun antioksidan özelliğini ürünlere yükledik. Yüklediğimiz ürünlerde, ilk aşamada raf ömrünü artırıcı olarak, kimyasallardan daha iyi olma özelliği taşıdığını test ettik. Yani gıdanın raf ömrünü uzatan kimyasalların yarısını çıkarttık ve cistus bitkisini koymayı başardık. Cistus ile kimyasal koruyucuların yüklendiği et türevlerini, sos, salam gibi gıdaları aynı zamanda antioksidan oranı yüksek, bir nevi ilaç görevi işlevi gören, insan vücudunu onaran bir fonksiyona dönüştürmüş olacağız."

Türkiye'deki bitki türlerinde yaptıkları çalışmaların, hem sağlık hem de ekonomik olarak faydasını göreceklerinin altını çizen Çakır, kekik, defne, cistus, deve dikeni, lavanta gibi bitkileri, katma değeri yüksek olarak satmaları gerektiğini vurguladı. Bir liraya sattıkları bu ürünleri bin lira, 30 bin lira olarak geri aldıklarını dile getiren Çakır, "Özellikle kozmetik ve ilaç sektörüne harcanan paralar düşündüğünde bunun önemi ortaya çıkıyor. 3 liraya sattığımız kekiği, ilaç sanayiinde 30 bin liraya fonksiyonel bir ürün olarak alıyoruz. Bunu satın almamak bir başarı ve bunu da satabilmek ikinci bir ekonomik girdi." ifadelerinde bulundu.

"Endemik bitkileri muhafaza etmeliyiz" Uluslararası Biyolojik ve Siber Güvenlik Derneği Başkanı Zeki Aksoy ise insan vücudundaki hücrelerin dışarıdan değişik besinlerle değiştirilebileceğini ileri sürdü.

Bitkileri ekonomiye kazandırdıkları zaman kırsal alanda göçün azalacağını ve bir zenginliğin sağlanacağını belirten Çakır, insansızlaşmış toprakları tekrar insanlarla verimli hale getirmenin önemli olduğunu dile getirdi. Bitkilerin ve gıdaların artık siber güvenlik konusuna girdiğini savunarak, dünyada artık nükleer savaşların değil hücreleri tahrip eden savaşların başlayacağını ileri süren Çakır sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkenizin güvenilir gıda tedbirini almazsanız sizi, gıda üzerinden vücudunuzu kitlesel ölümlere dönüştürecek şekilde zehirleyebilirler. Ülkenizin gıda güvenliğini sağlamanın yanında güvenilir gıda haline dönüştürmek ve bunu koruyacak siber tehditleri de almanız lazım. İnsan vücudunu tahrip edecek, hücre sistemini bozacak bu siber saldırıları önleyecek şekilde, hücreleri onaracak bitkileri, vücudunuza yüklemeniz lazım." diye konuştu.

Aksoy, gıdalarla insanın düşünme ve üretme yeteneğine saldırılabileceğini dile getirerek, şunları söyledi: "Siber güvenlik bir yazılımın güvenliği olmakta ama gelecekte bu böyle olmayacak. En büyük saldırı insan beynine yapılacak saldırıdır. Bu komuta kontrol merkezini oluşturan hücrelerin yapısını değiştirdiğinizde o insanı eski sağlığına getirebilir miyiz? Getiremeyeceğimize göre beslenme ile bunu geciktirebiliriz ya da DNA yapılarını muhafaza altına alabiliriz. Gelecekte en büyük siber saldırıların insan beynine olacağını öngörmemiz lazım. Endemik bitki sahalarını korunma altına alınması gerekiyor ve neye iyi geldiğine yönelik bir veri tabanı oluşturmalıyız."

Türkiye'deki bitki türlerinde yaptıkları çalışmaların, hem sağlık hem de ekonomik olarak faydasını göreceklerinin altını çizen Çakır, kekik, defne, cistus, deve dikeni, lavanta gibi bitkileri, katma değeri yüksek olarak satmaları gerektiğini vurguladı. Bir liraya sattıkları bu ürünleri bin lira, 30 bin lira olarak geri aldıklarını dile getiren Çakır, "Özellikle kozmetik ve ilaç sektörüne harcanan paralar düşündüğünde bunun önemi ortaya çıkıyor. 3 liraya sattığımız kekiği, ilaç sanayiinde 30 bin liraya fonksiyonel bir ürün olarak alıyoruz. Bunu satın almamak bir başarı ve bunu da satabilmek ikinci bir ekonomik girdi." ifadelerinde bulundu.
OGÜNhaber