Akbaş'ın o zamanki şartlarda bu coğrafyaya bakıldığında asla mücadeleden vazgeçmeyen, yılmayan, yılgınlık göstermeyen, belirlediği hedeflere azimle kararlılıkla giden bir yiğidin adı olduğunu ifade ederek,"Hüseyin Akbaş ikinci olarak bana şunu ifade ediyor. Sayısız dünya şampiyonlukları almış, milletimizin göğsümüzü kabartmış, bağımsızlığımızın sembolü İstiklal Marşımızı sayısız yabancı ülkelerde dinletmiş, ulusal onurumuz, haklı gururumuz olmuştur. Bir millete, bir sporcuya verebileceği bundan daha büyük bir onur, bir gurur olabilir mi? Ne yapmış İstiklal Marşımızı söyletmiş. Haklı onurumuz, gururumuz olmuş. Ama sadece İstiklal Marşımızı söyletmemiş, ya da bağımsızlığımızın özgürlüğümüzün sembolü Türk Bayrağımızı göndere çektirmemiş. Bir milletin zekasını, gücünü, karakterini, ahlakını, yetenek ve yetilerini milletler arası arenada göstermiş. Böylece Türk milletinin zekasını, kudretini, çalışkanlığını, çevikliğini bütün dünya milletlerine göstermiş. Bize yaşattığı ikinci bir gurur. Hüseyin Akbaş başka ne yapmış? Memleketin meselesini dert etmiş. Madalyalar kazanmış, Dünya,Olimpiyat ve Avrupa şampiyonlukları kazanmış. Aktif sporu bıraktıktan sonra da doğduğu, büyüdüğü, ekmeğini yediği, suyunu içtiği, havasını teneffüs ettiği, hayatını ve yaşamı beraber paylaştığı insanları terk etmemiş. Onların derdini dert edinmiş, problemlerini yüreğinde hissetmiş, milletin derdiyle hemhal olmanın, onların dertlerini yürekte hissedip çözmenin ne demek olduğunu milletine anlatmış, hayırlı hizmetler yapmış. Bu yüzden de anlamlı ve önemli. Hüseyin Akbaş aynı zamanda centilmen. Küçük yerlerden çıkmış dünya çapında madalyalar kazanmış, Türk milletinin centilmenliğini, nezaketini yansıtmış. Bize bir sürü güzel örnek bırakmış. Hepsinin yanın da gelecek kuşaklara umut bırakmış. Heyecan, hedef bırakmış. Bu kadar güzellikleri bırakan rahmetli Hüseyin Akbaş'ın anne ve babasını, yetişmesinde, başarısında emeği geçen, katkı sağlayan herkesi rahmet anıyorum, kalanlara sağlık diliyorum."diye konuştu.